Karamollaoğlu: Seçim barajı tamamen kaldırılmalı

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Zarrab hain mi? Kahraman mı? Hayırsever bir işadamı mı? Yoksa işbirlikçi mi? Ne olduğu belli değil. Çelişkiler yumağı var karşımızda. Açık olan ise hükümet Zarrab konusunu eline yüzüne bulaştırdı.” dedi.


Karamollaoğlu: Seçim barajı tamamen kaldırılmalı

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Seçim sistemi yönetimde istikrarı, temsilde de adaleti sağlamalıdır. Artık istikrar sağlandı. Bunun için şimdi yapılması gereken temsilde adaletin sağlanmasıdır. Bunun için seçim barajının kaldırılması gerekir.” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Eğer bu dava ABD’nin emperyal çıkarları nedeni ile İran’a uyguladığı ambargonun delinmesi girişimine yönelik açılmış ise biz tamamıyla bu davanın karşısındayız. Çünkü uygulanan ambargo zorbalıktır. Fakat devletimizin yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üzerine gitmesini ve bunu araştırılmasını istiyoruz. Ancak görüyoruz ki ortada bir devlet aklı kalmamış.” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısını Balgat Eğitim Merkezi’nde Saadet Partisi ilçe Başkanlarının da katıldığı programda gerçekleştirdi. Karamollaoğlu, ülke gündeminin ana başlıkları ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

GÜNEYDOĞU RAPORUMUZU YAKINDA AÇIKLAYACAĞIZ

Konuşmasına Mevlid Kandili’nin tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını dileyerek başlayan Karamollaoğlu, önceki günlerde gerçekleştirdiği Güneydoğu ziyaretlerine değindi. Son bir ayda bölgeye ikinci kez gittiklerini belirten Aralık ayı GİK toplantısını Diyarbakır’da gerçekleştireceklerini ve burada bölgenin sorunları ile ilgili hazırladıkları raporu da kamuoyu ile paylaşacaklarını belirtti.

BÖLGENİN VE ÜLKENİN HUZUR MİLLİ GÖRÜŞ İKTİDARINDA GERÇEKLEŞECEKTİR

Bölgede yaşanan sorunlara sadece güvenlik politikaları ile yaklaşmanın çözüm getirmeyeceğini vurgulayan Karamollaoğlu, “Bölge sosyal, ekonomik ve psikolojik politikalar ile yaklaşılmalıdır. Birliği ve beraberliği güçlendirip emperyalistlerin ayrıştırma hesaplarına izin vermemeliyiz. Kardeşliğin tam anlamı ile tesis edilmesi ve başta bölgeye ve ülkemize huzurun gelmesi de sadece Milli Görüş iktidarında gerçekleşecektir.” dedi.

RÜŞVET VE YOLSUZLUK İDDİALARININ ÜZERİNE GİDİLMELİDİR

‘Rıza Zarrab’ davası ile ilgili de görüşlerini paylaşan Karamollaoğlu, dava ile ilgili sorulması gereken çok soru olduğunu ve bu dava ile Türkiye’nin ekonomik siyasal olarak kıskaca alınmak istendiğini kaydetti.

Karamollaoğlu, “Davada gördüğümüz kadarı ile dört suçlama var. Birincisi İran ambargosunun delinmesi, ikincisi bankacılık sistemine zarar verilmesi, üçüncüsü karapara aklama ve sonuncusu da rüşvet ve yolsuzluk. İlk olarak şunu söylemek istiyoruz. Eğer bu dava ABD’nin emperyal çıkarları nedeni ile İran’a uyguladığı ambargonun delinmesi girişimine yönelik açılmış ise biz tamamıyla bu davanın karşısındayız. Çünkü uygulanan ambargo zorbalıktır. Fakat devletimizin yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üzerine gitmesini ve bunu araştırılmasını istiyoruz. Ancak görüyoruz ki ortada bir devlet aklı kalmamış.” diye konuştu.

ÇELİŞKİLER YUMAĞINA DÖNDÜ

Hükümetin Zarrab konusunda takındığı tavrı eleştiren Karamollaoğlu,  “Zarrab hain mi? Kahraman mı? Hayırsever bir işadamı mı? Yoksa işbirlikçi mi? Ne olduğu belli değil. Çelişkiler yumağı var karşımızda. Açık olan ise hükümet Zarrab konusunu eline yüzüne bulaştırdı.” dedi.

GEÇMİŞE DEĞİL KENDİNİZE BAKIN

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, geçmiş dönemlerdeki ekonomik rakamları dile getirip eleştirmesine değinen Karamollaoğlu, “İlk iktidara geldiğiniz dönem dolar 1,50 TL idi şimdi 4 lira sınırına dayandı. Bunun dışında altın ve faiz fiyatları aldı başını gidiyor. Bir ayda asgari ücretlinin cebinden tam 100 lira fazladan çıktı. Memurun cebinden ise 250 çıktı. Neden? Artan vergiler ve yükselen fiyatlardan dolayı. Peki, geçmişi konuşmak yerine bugün ki tablodan neden bahsetmiyorsunuz? Bunu dile getirmiyorsunuz?” diye sordu.

KAYNAK ÜRETİM İLE OLUR VATANDAŞIN CEBİ İLE DEĞİL

Ekonomide artık denizin bittiğini ve hükümetin de bundan dolayı vatandaşın cebini kaynak olarak gördüğünü belirten Karamollaoğlu, şunları kaydetti: “Bir devlet yüksek vergiler ile büyümez. Üretim ile ihracat ile büyür. Sanayi ve teknolojisi ile büyür. Eğer Türkiye’nin gerçekten kalkınmasını istiyorsanız kaynağı vatandaşın cebinde aramayın. Üretim ve yatırımda arayın.”

YATIRIMLARIN YÜKÜNÜ VATANDAŞLAR ÇEKİYOR

Ekonomimizin içinde bulunduğu sıkıntılara rağmen hükümetin israfa varan yatırımlar yapmasını da eleştiren Karamollaoğlu, “Yapılan yatırımların hiçbir mantığı ve getirisi yok. Sadece israf ediyor ve yükü vatandaşın omuzlarına yüklüyor. Gidiyor belki de Osmangazi Köprüsü’nden hiç geçmeyecek Anadolu’da yaşayan vatandaşı bu köprünün borcuna ortak ediyor. Böyle şey olmaz.

Diğer bir yatırım olan şehir hastaneleri ise tam bir komedi. Resmen hastalığı teşvik ediyorlar. Çünkü hastanelerin çalışması lazım. Çünkü hastanenin yüzde 75’i dolmaz ise gerisini devlet ödüyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok.” dedi.

TEMSİLDE ADALET SAĞLANMALIDIR

Seçim kanunları ile ilgili de konuşan Karamollaoğlu, bu konuda ittifaklar ve seçim barajlarının önemli bir yer tuttuğunu kaydetti. Nasıl bir seçim sistemi olması gerektiği ile ilgili kapsamlı bir çalışma yaptıklarını da belirten Karamollaoğlu, bu çalışmalarını yakın zamanda kamuoyu ile paylaşacaklarını söyledi. Karamollaoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Anayasa çok açıktır. Seçim sistemi yönetimde istikrarı, temsilde de adaleti sağlamalıdır. Artık istikrar sağlandı. Bunun için şimdi yapılması gereken temsilde adaletin sağlanmasıdır. Bunun için seçim barajının kaldırılması gerekir. Tabanda bir milletvekili çıkaracak bir fikir kabul görmüşse Meclis’te temsil edilmelidir. Ancak buna hiç yanaşmıyorlar.

Diğer bir konu ise hazine yardımı. Sadece Meclis’e giren partilerin yardım almasını doğru bulmuyoruz. Her parti aldığı oy oranına göre hazine yardımı almalıdır. Üçüncü konuda seçim ittifakları. Partiler seçim kuruluna birlikte oldukları partileri isimleri ile deklare ederek böylece seçimlere girebilmelidirler. Bu dünyanın birçok yerinde kabul edilmiş bir haktır.”