Bakalım ne olacak süreci….


Yine enflasyon rakamları açıklandı ve yine rakamlar yüksek. Pazara, markete, mutfağa ateş düştü. Gelin enflasyonu bir hatırlayalım.

Neydi enflasyon? …

Enflasyonu, fiyatlar genel düzeyinde sürekli ve hızlı bir şekilde yükselme olarak tanımlamak mümkündür. Enflasyon aynı zamanda paranın değerinin sürekli bir şekilde düşmesini de ifade etmektedir.

Enflasyon ekonomide ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Enflasyon ekonominin bozulmasına ve sorunların artmasına neden olabilmektedir.

Enflasyon, ülkedeki rakamsal değerleri (para, istihdam, yatırım vs.) belirsizleştirir. Bu belirsiz ortamda üretimin verimliliği, üretilen malın gerçek değerinin yüksek mi yoksa düşük mü olduğu, fiyatların ya da maliyetlerin algılanış belirginliğini yitirir. Öyle ki en objektif göstergeler olan muhasebe kayıtları, bilançolar vs. bile gerçek durumu gösteremez hale gelir. Bu durum gerek tüketicilerin, gerekse firmaların geleceğe dair tasarruf, yatırım kararlarını ve hareketlerini engeller.

Sadece bir bekleyiş ve endişeli bir "Bakalım ne olacak?" süreci yaşanır.

Yüksek enflasyonun, yatırım malları maliyetlerini oldukça yukarı çekmesi nedeniyle girişimci, işadamı ve üreticinin yeni iş alanları aşmasını engeller. Çünkü bu ortamda bu bir risktir. Yatırımcı da parasını riski olmayan alanlara kaydırır. Enflasyon nedeniyle paraya olan yüksek talep "paranın fiyatı" olan faiz oranlarını yükseltir. Girişimci parasını yüksek faiz veren aracı kurumlara devreder çünkü bu risksiz bir getiri olanağıdır. Ayrıca rant dediğimiz arsa, bina, döviz vs gibi alanlara da yatırımlarını aktararak risksiz kazanç yolunu seçmek zorunda kalır. Bu da reel yatırımların (yani üretime yönelik girişimlerin) durması, istihdamın azalması ve ülke ekonomisinin küçülmesi sonucunu doğurur.

Dar gelirli vatandaşların harcamaları arasında ciddi yer tutan gıda enflasyonu çift haneli rakamların altına bir türlü indirilemedi. Bu durum, vatandaşın yaşam standartlarını düşürdü. Yaşam standardını korumak için mücadele eden vatandaş, ilerleyen dönemde gelirlerinin artacağı beklentisiyle borçlanma yoluna girdi. Nakit sıkıntısı yaşayan ve çarklarını borçla döndürmeye çalışan işletmeler de aynı yolu tercih etti. Gelirleri artmayan vatandaş ve işleri açılmayan esnaf borcunu ödeyemeyince alacaklı taraf icra mahkemelerinin yolunu tuttu. Hal böyle olunca da icra mahkemelerinin iş yükü arttı, sonuçlandırılamayan dosyalardan küçük dağlar oluştu.

Her zaman dile getirdiğimiz” “üreterek büyüyelim” sloganımız hiç değişmeyecek. Ancak enflasyon belirsizlikleri doğurduğu için, yatırımcı ve üretici daha risksiz alanlara kayar ve parasını o alanlarda değerlendirir. Böyle olunca da üretimin olmadığı yerde çalışma da olmayacağı için aynı zincirleme kaza olmuşçasına sorunlar yumağı büyümeye başlar.

Birinci öncelik; üretimin gerçekleşeceği alanlarda yatırımların hız kazandırılması ve buralarda genç nüfusun çalışma olanaklarına kavuşturulmalıdır.

İkincisi; yatırımcılara cazip imkânlar sunularak, yatırımın önü açılmalıdır.

Üçüncüsü; piyasada sıcak para akışını sağlayacak hareketi piyasaya kazandırmak için yatırımcıların ve küçük işletmelerinde vergi yükünü azaltılmalıdır.

Değerli okurlar, yazıyı daha da uzatmamız, konuyu daha derinine inerek yazmamız en doğrusu aslında. Ancak, tüm bunları burada maalesef dillendirmemiz mümkün görünmüyor. Bizimki sadece yüzeysel bilgilendirmeden öteye geçemiyor. Fakat siz enflasyon rakamları açıklandığı zaman neler olduğunu bilin! Bu sizi daha dikkatli davranmaya ve tedbiri elden bırakmamaya itecektir. Çünkü artık domates, patlıcan ya da sebze fiyatlarını tartışmanın çok ötesinde bir durum söz konusu.

Ekonominin canlandığı, enflasyonun hiç konuşulmadığı günleri görecek miyiz diyenleri duyar gibi oluyorum.

Ne yazık ki bu rakamlar tek haneli de olsa konuşacağımız, ekonominin olmazsa olmazlarındandır.