Altın değerinde bir puan..


İstatistiklere bakıldığında Konyaspor'un Galatasaray karşısında bir varlık gösteremediği bir gerçek. 16 yıldır Sarı kırmızıları yenemiyoruz. İstanbul'da ise bugüne kadar hiç galip gelememişiz..

 40 bine yakın taraftarıyla, sezonun ilk maçındaki mağlubiyetin acısını çıkartmak istercesine  doldur boşalt sistemiyle Konyaspor kalesine yüklenen Galatasaray, hem defansın hem de Konya'da büyük başarılara imza atan Serkan'a takıldı. Karşılaşmanın ilk 5 dakikalık bölümünde ise Konyaspor'un bariz bir üstünlüğü vardı. 3 korner atan, Ömer Ali ile iyi bir pozisyon yakalayan, bir korner atışında da Diagne'nin koluna çarpan top penaltı tartışmalarına neden olurken, açık söylemek gerekirse, son dakikada gelen golle alınan bir puan kıymetini bilmek lazım..

Maç öncesinde Aykut hoca, yayıncı kuruluşa maç değerlendirmesinde, bu maç özelinde değil ama, sonraki haftalarda gol atamama sıkıntısı yaşamayacaklarını söylemesi açık söylemek gerekirse bana çok gerçekçi gelmedi.

Bajic, ne yazık ki, Konyaspor'dan  Udinese'ye gittiğindeki gibi güçlü ve hareketli değil. Geçtiğimiz sezonda da zaten Başakşehir'de de çok fazla forma şansı bulamamıştı.  Tek avantajı, Konya'yı Konyaspor'u bilmesi ve çok sayıdaki takım arkadaşının bulunması. Galatasaray karşısında rakip oyuncuların her temasında ne yazık ki ayakta kalamadı.  Erdon Daci'de genç yetenek ama maç oynama tecrübesi olmadığı için de ondan da ne kadar Konyaspor yararlanabilir soru işareti bence..

Orta saha ve defans genellikle iyi durumda. İyi kapanan, iyi yer tutan rakibe pozisyon vermeme konusunda zaman zaman sıkıntı yaşasa da kolay gol yiyen bir savunmamız yok. Galatasaray karşısında en geride oynayan Skubiç- Ali Turan - Anacic- Ferhat  dörtlüsü deli danalar gibi saldıran rakip karşısında yapması gerekenleri yaptılar. Onların önünde oynayan Milosevic -Jevtoviç-Jonnson da oldukça başarılıydı. Dedik ya Erdon Daci'nin maç oynadıkça daha iyi olacağından şüphemiz yok.  Ömer Ali ise Ankaragücü maçına göre daha istekli daha arzuluydu.  Gol bulmak için kendini paraladı desek yalan olmaz.

Geriye sadece Bajıc kalıyor. Aykut hoca da ona güveniyor demek ki? Ama açık söylemem gerekiyorsa Bajıc bu yükü tek başına kaldıramaz. Mutlaka takviye yapılması gerektiğine inanıyorum.

Kaleci Serkan Kırıntılı'ya ise söylenecek bir söz yok. Geldiği günden buyana her geçen gün üzerine koyarak devam ediyor. Konyaspor'da ki başarısıyla Milli Takıma kadar yükselmesi, hem kendisi hem de Konyaspor için büyük şans. Bunun semeresini de  yeşil beyazlılarla sözleşmesini 2 yıl daha uzatarak, gösterdi. Serkan, yıllanmış şarap misali, kalitesini her maçta  ortaya koyuyor.

Ligin henüz 2. haftasını tamamladık. 5'inci haftadan sonra takımların durumları daha net ortaya çıkmaya başlar. Bu hafta sonu, Antalyaspor'u ağırlayacağız. 3 puan alınması halinde 8. haftaya kadar Konyaspor iyi bir ivme kazanır ve puanları toplar diye düşünüyoruz...

Maça gelecek olursak; Aykut hoca, Galatasaray karşısında geçen sene de aynısını yapmıştı. Üzerine gelen rakibini önce durdurmayı, sonrasında da daha bilinçli ataklarla rahatsız etmeyi  planlamıştı. Pazar günkü maçta, ilk 5 dakika hariç  genel anlamda pozisyon bulmakta oldukça zorlansa da, yediği gol, futbolcuların bizde  gol atabiliriz düşüncesine sevk etti ve rakibin 10 kişi kalması Konyaspor'un işine yaradı. Uzatma dakikalarında Galatasaray'ı 18 içine sıkıştıran yeşil beyazlılar, belki de böyle bir şansın bir daha olamayacağı bir pozisyonda Jonsson ile golü bularak, altın değerinde bir puanı hanesine yazdırmasını bildi.  Bu gol, maçın 90 dakika değil, karşılaşmanın orta hakeminin son düdüğü çalmadan bitmediğini göstermesi açısından önemliydi. Ne yazık ki; İstanbul'daki gazetecilerin büyük bölümü, Konyaspor'un bu golüne şahit olamadılar. Çünkü, onlar maçın 1-0 sona erdiğine kanaat getirip uzatmaların ilk dakikasında basın toplantısının yolunu tutmuşlardı.