Amellerimizde, Beşeri Münasebetlerimizde ne kadar Samimiyiz?


Samimiyet ihlaslı olmak, dürüst olmak demektir. Rabbimize karşı kulluk vazifelerimizde O’na hiçbir şeyi ortak koşmadan, ibadetlerimizi yalnız Allah için yapmak demektir.

Beşeri münasebetlerde özü ile sözü bir olmak, içi dışı bir olmak demektir. Kişi samimi olduğu müddetçe karşısındakine güven verir. Güven ortamının hasıl olduğu yerde ise huzur vardır, bereket vardır.

Samimiyetin olmadığı yerde ise düzenbazlık vardır. İkiyüzlülük vardır. Aldatma vardır. Böyle bir ortamda kişi kime güveneceğini şaşırır. Bugün Müslümanlar arasında yaşanan problemlerin başında samimiyetin kaybolması gelmektedir.

Hz. Peygamber : ‘Din, samimiyettir.’ Buyurmuştur. (Ravi der ki:) “Biz, ‘Kime karşı’, diye sorduk. O da ‘Allah’a, Kitabına, Rasulüne, Müslümanların önderlerine ve bütün Müslümanlara karşı’, buyurdular.” (Müslim)

Dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et

Mü’min, gerek kulluk vazifelerinde gerekse beşeri münasebetlerinde samimi olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“(Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitabı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et.”(Zümer,2)

De ki: “Şüphesiz bana, dini Allah’a has kılarak O’na ibadet etmem emredildi.” (Zümer,11)

“Halbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.” (Beyyine, 5)

“Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac, 37)

“De ki: ‘İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Ali İmran, 29)

De ki: “Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (O’na) doğrultun. Dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.” (Araf, 29)

Ameller Niyete Göre Değerlenir

Samimiyete dayanmayan hiçbir güzel davranış ve amelin Allah katında bir değeri yoktur. Sosyal statüsünü, makam ve mevkiini korumak, ticari menfaat elde etmek veya güvenilir biri olduğunu ispat etmek için yapılan ibadetler ve ameller sadece kişiye dünyalık bir menfaat sağlamış olsa da ebedi alemde bunun cezasını görecektir. Yaptığı ibadetlerde kendisine bir fayda sağlamayacaktır.

Rasulullah (SAV) şöyle buyuruyor: “Allah Teâlâ sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kalplerinize bakar.” (Müslim)

Samimi olarak yapılmayan ibadetlerin hesap gününde insanı nasıl bir felakete sürüklediğini Peygamber Efendimiz ibretli bir misalle şöyle açıklamıştır:

“Kıyamet gününde aleyhinde ilk hükmedilen insanlar şunlardır:

Birincisi şehit edilen kimsedir. O Allah’ın huzuruna getirilir. Allah kendisine olan nimetlerini anlatır. O da, bunları itiraf eder. Cenâb-ı Hakk:

“- Öyleyse bunlara karşı ne yaptın?” diye sorar. Adam:

“- Ya Rabbi! Senin uğrunda şehit edildim.” der. Allah buyurur ki:

“- Yalan söyledin! Sen, yalnızca cüretli ve cesur denilsin diye harp ettin. Gerçekten öyle de denildi.” (Sonra) onun hakkında emredilir ve ateşe atılıncaya kadar yüzüstü sürüklenir.

İkincisi ilim öğrenen, başkalarına da öğreten, ayrıca Kur’an da okuyan adamdır. O huzura getirilir. Allah kendisine olan nimetlerini anlatır. O da itiraf eder. Cenâb-ı Hakk:

“- Bunlara karşı ne yaptın?” diye sorar. Adam:

“- İlim tahsil ettim. Onu başkalarına da öğrettim. Senin uğrunda Kur’an da okudum.” der. Allah buyurur ki:

“- Yalan söyledin! Sen ilim öğrendin, ancak alim denilsin diye; Kur’an okudun, ancak o karidir, kıraat ehlidir denilsin diye. Hakikat öyle de denildi.”

Sonra hakkında emrolunur ve ateşe, yâni cehenneme atılıncaya kadar yüzüstü sürüklenir.

Üçüncüsü Cenâb-ı Hakk`ın kendisini genişlettiği, malın her çeşidinden verdiği adamdır. O getirilir. Allah ona olan nimetlerini anlatır. O da bunları itiraf eder. Cenâb-ı Hakk:

“- Öyleyse bunlara karşı ne yaptın?” diye sorar. Adam:

“- Hakkında infak edilmesini emir buyurduğun hiçbir yol bırakmadım. Malımı ancak senin yolunda harcadım.” der. Cenâb-ı Hakk buyurur:

“- Yalan söyledin! Onları ancak cömerttir denilesin diye yaptın. Nitekim öyle de denildi.”

Sonra hakkında emredilir ve cehenneme atılıncaya kadar yüzüstü sürüklenir.” (Müslim)

Amellerin Allah katındaki kabul şartı ihlastır, samimiyettir. Gerek kulluk vazifelerimizi gerekse beşeri münasebetlerimizi bir kez daha gözden geçirelim. Kendimizi samimiyet sınavına tabi tutarak söz ve davranışlarımıza yeniden yön verelim.