Gençler, İş, Doğa, Hayat, Üretim…


Sabah yağmurun okşadığı toprak kokusuna uyanmak, temiz havayı içinize çekmek ne güzel. “Temiz hava bol gıda” sağlıklı olmak için birinci şart diye öğretirlerdi bize… Ancak gelin görün ki; artık ne hava temiz, ne yediğiniz gıdalar vücudunuzu sağlıklı kılmak için yeterli.

Ekonominin birincil sorunlarından biri olarak işsizliği anlatırken, gençlerin doğada ve tarımsal alanlarda çalışabilmeleri için alanlar oluşturulmalı diyorduk. Gençlerin ekolojik tarımla, tarım cenneti ülkemizde üretimi hareketlendirmeleri için bir şeyler yapılmalı.

Özellikle Tarım Bakanlığı’nın bu konuda bütün bilimsel çalışmaları harekete geçirip, üniversitelerin ülke ekonomisine katkı sağlayacak duruma getirilmesi, araştıran ve yeni projelerle gençleri iş sahibi yapılması gerekiyor. Tarım geniş bir üretim yelpazesine sahip ve bu toprağı eşeleyip ekip sökme anlamına da gelmiyor.

Tarımsal ürünlerin üretiminden hasadına, ambalajlanmasından pazarlanmasına kadar birçok alanda çalışmalarının yapılması gerekiyor. Bu geniş ürün gamının tüketim bandında değerlendirilmesi için çalışacak üretecek gençlere ihtiyaç var. Gençler neden işsiz ki?

Çünkü onları masa başında çalışmak tembelliğinden kurtaracak projeler şekillenmedi. Gençler kendilerine güvendiğiniz zaman neler yaptıklarıyla sizi belki de çok şaşırtacaklar. Onların ufkunun açılması için üretmenin ne demek olduğu ve karşılığını nasıl alacakları öğretilmiyor.

Bu konuda Konya'mızda da anlamlı adımlar atacak bu kadar üniversite, oda ve sivil toplum kuruluşları varken, maalesef başka işlerle uğraşıyoruz. Artık elinizi taşın altına koyma zamanı gelmedi mi?

Gençler iş istiyorlar. Onları doğru alanlara kanalize etmek, kapıları aralamak sizin göreviniz.

Bakın,Türkiye’de özellikle son yıllarda toplumsal muhalefet, doğa üzerinden şekillendi. Yerelde başlayan, köylerde filizlenen, yöre halkının katılımıyla, kadınların ve gençlerin önde olduğu, doğanın yok olmasına izin vermek istemeyen bu mücadele ve örgütlenmeler 21. yüzyılın başında oldukça önemli bir gösterge. İnsanlar ağaçlarına, derelerine, çaylarına, sularına, bağlarına, bahçelerine sahip çıktı.  Kadınlar, gençler, köylüler yaşam ve doğa haklarının karşısında yer alan anlayışa karşı mücadele ettiler. Yürüyüşler, eylemler yaptılar. Mahkemelik oldular, yargılandılar, ceza aldılar, vazgeçmediler. Anadolu’nun dört bir yanı, direnişin adı oldu. Bir araya geliş biçimleri, duruşları ve yaratıcılıkları aynı zamanda farklı mekanizmaların ve araçların oluşturulmasına olanak sağladı. Yeni dinamikler oluştu. Yaz boyunca orman yangınlarıyla uğraşıldı. Sebebi her ne olursa olsun çam ormanları her zaman tehlike saçmaya devam edecek.

Doğadan yana olmak; aslında adaletten yana olmak demek. Demokrasi, eşitlik, yurttaşlık ve haklar açısından değerlendirildiğinde, şiddet, korku kültürü ve savaşlar karşısında yeni bir yaşam biçimine dönüşme potansiyeli.

Doğadan yana olmak; aslında gücünü insan ve doğa sevgisinden alan yönetimler demek. İnsanların hayatlarına dokunmayan politikalara ve politikacılara, umutsuz ve mutsuz yaşamları normal hale getiren yerleşimlere ve onun kurumlarına, insanı ve doğayı yok sayan anlayışlara, hırs ve açgözlülükle kendinden başka hiçbir canlıya saygı duymayan yapılara karşı alternatif.

Doğadan yana olmak; aslında hayattan yana olmak demek. Çünkü her gün sanki uykudan uyanır gibi yeni bir hayata başlama şansı.

Doğadan yana olmak; aslında yaşadığınız gezegenden yana olmak demek. Çünkü üzerinde yaşadığımız pekte bilincinde olmadığımız bu gezegene sahip çıkmak, korumak ve onun bir parçası olduğumuzu anlamak dünya ve insan için önemli bir denge.

Doğadan yana olmak; aslına kendinizden yana olmak demek. Çünkü yaşamsal ihtiyaçlarımız hava, su, toprak, güneş,  doğa dışında başka bir yerde yok.

Doğadan yana olmak; aslında çocuklarınızdan yana olmak demek. Çünkü bizler “bugün” isek, onlar “gelecek”. Artık onlar dünyayı değiştirecek. Çünkü onlar başarısız olmak istemiyorlar. Geleceklerine sahip çıkmak için önce doğaya sahip çıkmak gerektiğini biliyorlar. Öyleyse siz kapıları açacak olanlar haydi bu gençlerin yollarına bir ışık yakın ve onları saygı duydukları doğayla buluşturup, aynı zamanda ülke ekonomisine katkı sağlamaları için ellerinden tutun…