Kur'an'dan Rahmet Esintileri: On ikinci Cüz (2)


Ticaret ahlâkı bozulan Şuayb (AS) kavmi Medyen halkı korkunç bir gürültü ile helak edildiler

“Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin için ondan başka tanrı yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Zira ben sizi hayır (ve bolluk) içinde görüyorum. Ve ben, gerçekten sizin için kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum.

"Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. İnsanların eşyalarını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."

Allah’ın helâlinden braktığı kâr sizin için daha hayırlıdır, eğer mü'min iseniz, mamaafih ben sizin üzerinizde gözcü değilim.

Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın."

Dedi ki: Ey kavmim! Eğer benim, Rabbim tarafından (verilmiş) apaçık bir delilim varsa ve O bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size aykırı davranmak istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam ancak Allah'ın yardımı iledir. Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na döneceğim.” (1)

Ölçü ve tartıyı yalnız bakkaldaki, manavdaki ağırlık ölçümü yapan terazi olarak görmemek gerekir. Herkes yaptığı işin mahiyetine göre bir ölçüye ve teraziye sahiptir. Müteahhidinden mühendisine, işçisinden memuruna, öğretmeninden aile reisine kadar herkes yaptığı işin mahiyetine göre bir ölçü ve tartıya sahiptir. Sahip olunan ölçü ve tartıdaki sorumluluklara riayet etmek hem ferdi hem de toplumsal huzur ve refahın yaşanmasına vesile olur. Ölçü ve tartıdaki sapmalar ise bozgunculuğa ve karışıklıklara sebep olur. Yıkımlara sebep olur.

Kur'an’da bahsedilen Medyen halkının helak olmasına vesile olan ölçü ve tartı noksanlarından dolayı yapılan uyarıya günümüzde beşeri ve sosyal münasebetlerimizde, yaptığımız işlerde ne kadar uyuyoruz?

“Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.” (2)

Emrolunduğun gibi dosdoğru ol

“(Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.” (3)

“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür.

Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz!

(Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.

(Ey Muhammed!) Sabırlı ol, çünkü Allah güzel iş yapanların mükâfatını zayi etmez.” (4)

Peygamber Efendimizin saçlarının ağardığını gören Hz. Ömer peygamberimize bunun sebebini sormuştu. Kutlu Nebi arkadaşının bu sorusuna, şöyle cevap vermişti: "Beni Hûd suresi ve kardeşleri (Vakıa, Hâkka, Mürselat, Nebe', Tekvîr, Ğâşiye) ihtiyarlattı"

Peygamberler; sıdk (Doğru olmak), emanet (güvenilir olmak), ismet (Günah işlememek, günahtan korunmuş olmak), fetanet (akıllı ve zeki olmak), tebliğ (Peygamberlerin Allah’tan aldıkları buyrukları ve yasakları ümmetlerine eksiksiz iletmeleri) sıfatlarına sahip olduklarına göre emrolunduğu gibi dosdoğru olacaklardır. Öyle ise Allah Rasulü niçin bu ayet beni ihtiyarlattı demiştir?

Çünkü, ayetin devamında peygamberin yanında bulunanların da dosdoğru olmaları ve haddi aşmamaları istenmiştir. Allah Resulü ümmetinin bu emri yerine getirmede karşılaşacakları zorluğu bildiği için imtihanı kaybetmelerinden, istikametlerini şaşırmalarından endişe etmiştir. Ayette, müminlerin her daim istikamet üzere olmaları ve hududullahı muhafaza etmeleri istenmiştir.

Emr olunduğun gibi dosdoğru ol emri ile birlikte, bu surede geçmiş kavimlerin helak edilişlerinden haber verilerek onların düştükleri hatalara düşmemeleri hatırlatılmıştır.

Fazilet sahibi kimseler bozgunculuk yapanlara engel olmalı

“Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı. Zulmedenler ise içinde şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve günahkâr kimseler oldular.

Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helâk etmez.” (5)

Kavimlerin toplu olarak helak olma hadisesi Peygamber Efendimiz ile son bulmuştur.  Ama bir takım sosyolojik gerçekler vardır. Toplumların var olması, yücelmesi ve tarih olması bir takım yasalara bağlıdır. Sosyologların bu ve benzeri ayetleri günümüz şartlarında sosyoloji metotları içerisinde yeniden yorumlamaları gerektiği kanaatindeyim.

Bu ayetlerde kötülüklerin yok olması için toplumda fazilet sahibi kimselerin çoğalması ve bunların kötülükleri önlemeye çalışmasının gereğine işaret edilmektedir. Kötülüğün yaygınlaştığı toplumlarda ahlâkî endişelere yer vermeyen çoğunluk, refahın getirdiği şımarıklıkla zevklerinin peşine düşerek günaha gömülmüşlerdi. Bunun neticesinde de kötülerle birlikte iyilerde toplu olarak helak olmaktan kurtulamamışlardı.

Unutmayalım ki, bir toplumda iyiliği tavsiye edip kötülüğü önleyecek, hak ve adaleti tesis edecek kimseler bulunduğu sürece o toplum yok olmaz. Bunlar bulunmadığı takdirde ise o toplumun yok olması mukadderdir.

“(Ey Muhammed!) Peygamberlerin haberlerinden, kendileriyle senin kalbini pekiştirdiğimiz her bir haberi sana aktarıyoruz. Bunlarda, sana hak, mü'minlere de bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir.” (6)

Kardeşlerin kıskançlıkları

Yusuf Suresi baştan sona Yusuf (AS)dan bahsetmektedir. 111 ayettir.

Kardeşlerinin kıskançlıkları, Yusuf (AS)’ın iffeti, yalan söyleyenlerin doğru söylediği zamanda sözlerine güvenilmeyeceği, güzel davrananların mükafatı bu surede anlatılmaktadır.

“Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerinde (hakikati arayıp) soranlar için ibretler vardır.” (7)

Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek temennisi ile…

  1. Hûd 84- 88
  2. Hûd 94
  3. Hûd 100
  4. Hûd 112-115
  5. Hûd 116-117
  6. Hûd 120
  7. Yusuf 7