Her güzel konuşana aldanmamak gerekir


“İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır.

Hâkimiyeti ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.

Böylesine «Allah'tan kork!» denilince benlik ve gurur kendisini günaha sevk eder. (Ceza ve azap olarak) ona cehennem yeter. O ne kötü yerdir!

İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir.” (Bakara 204-207) 

Bu ayetler Hz. Peygamber dönemindeki belli bir veya birkaç münafık hakkında inmiş olsa bile münafıklık, riyakârlık, bozgunculuk, tahripçilik gibi kötü huy ve davranışlar konusunda bütün insanlar için bir uyarı ve caydırıcılık değeri taşımaktadır.

“Hâkimiyeti ele aldığında ise…” ayeti ikiyüzlü ve aldatıcı siyasetçilere karşı uyarı anlamı da taşımaktadır. Gerçekten, konuşmaları ve vaatleri ile işbaşına geldiklerinde insanların “ürünlerini” yani gelir kaynaklarını kurutmaya, “nesillerini” bozmaya kalkışmaktadırlar. 

Mü’mine düşen görev; Müfsitlerin her türlü fesat girişimlerine, bozgunculara karşı uyanık olmak, kimden gelirse gelsin söylenen sözlerin güzelliğine ve cazibesine değil samimiyetine bakmak, zenginliğine, makam ve mevkisine değil icraattaki uygulamalarına bakmaktır. Müfsit bozmak, talan etmek, yok etmek için çalışır. Mü’min ise Allah(cc)un kendisine verdiği halifelik görevi ile imar etmek, ıslah etmek için çalışır.