Tabii anlayana..!


Bu sene, yani  2020 keşke gelmeseydi..

Deprem ve çığ felaketleri.. Belki de kanıksamak zorunda bırakıldığımız şehit acıları!..

Ve tüm dünyayı sarsan koronavirüs belası.

Gözle görülmeyen bir şey! Nasıl da dünyayı hizaya çekti  ama..!

Zengin fakir, ünlü ünsüz, şu bu hiç fark etmiyor.

Önce yokluyor, duruma göre de alıp götürüyor!..

Doymak bilmeyen, azan insanoğlu için bir uyarı mı acaba?

Neyse gelelim asıl mevzuya..

Bu sene ne yazık ki (şu ana kadar) Milli bayramlarımızı evde kutlamak zorunda kaldık. Hem 23 Nisan'ı hem de 19 Mayıs'ı.

23 Nisan çok farklıydı bu sene.. TBMM'nin 100'üncü kuruluş yıldönümü idi. Çok farklı kutlanmalıydı elbette ama, virüs belasından dolayı sokağa çıkma yasağı nedeniyle büyük çoğunluk o çoşkuyu evlerde, çocuklarımızın kendi çektikleri videoları televizyon ekranlarında ya da sosyal medya hesaplarından izlemekle yetindik.

Umut ediyorum ki; bizi yönetenler, evde kutlanan TBMM'nin 100'üncü yılı kutlamalarının 101. yılında acısını çıkartacak şekilde program planlarlar..!

Ve 19 Mayıs..

Yine büyük çoğunluk evlerde.

Elbette balkonlarımızı, camlarımızı, pencerelerimizi şanlı TÜRK BAYRAĞI ile donatacağız. Yine buruk bir şekilde, kutlayacağız 101 yıl önce bağımsızlığın ilk adımının atıldığı bu günü.

Varsın olsun.

Bu beladan kurtulup, daha çoşkulu kutlayacağımız günlerde gelecek elbette.

101 yıl önce bugün, yani 19 Mayıs 1919'da temeli Samsun'da atılan Cumhuriyetimizin asli unsurlarını unutmayan istiklal ve istikbalinden asla vazgeçmeyen güçlü ekonomiye sahip bir Türkiye hayali kuranların mutlaka kazanacağından şüphemiz yok.

Tabii ki bu Cumhuriyetin nasıl kurulduğunun yalan yanlış bilgilerle geçiştiren, gençlerin kafalarının karıştırılmak istendiği bir dönemde, tuzaklardan uzak durmak da çok önemlidir.

Bir gerçek vardır ki; bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Gerisi hikayedir

Elbette sonrasında gelenlerin  kurulan Cumhuriyetin gelişmesi, daha çağdaş olması için çaba gösterenleri olmuştur. Gayet de doğaldır ve olması da gereklidir.

Yok görülmek istenmesi de mümkün bile değildir.

Atatürk de her canlı gibi beşerdir.

Bedeni 82 yıl önce ölen ve kalplerde yaşayan bir kişinin hala konuşuluyor olması  O'nun

 ne kadar büyük bir insan olduğunun bir göstergesidir.

Bunun da böyle bilinmesi gerekmektedir.

Geçmişini bilmeyenlerin geleceği olamaz...

Yazımızın başlığını açmak istiyorum biraz..                     

Şu anda Ramazan ayını idrak ediyoruz. Maalesef ki, yukarıda da bahsettik, virüs belasından dolayı, Camilerimizi bile kapatmak zorunda kaldık. Cuma namazları, teravih namazları vakit namazları evde kılınıyor.

Ve bugün Kadir Gecesi.

Camilerimizin minarelerinden dualar seslenecek yine. Yine buruk, yine hüzünlü.

Bir de  şu gerçek var ki, bir daha bizler yaşar mıyız bilemem.  

Ramazan ayına 23 Nisan gecesinde başladık, Ramazan ayının 26. gecesinde de yani bugün hem Kadir Gecesini idrak ediyoruz hem de 19 Mayıs'ı kutluyoruz.

Yüce Mevlam, bizlere ne kadar güzel bir an yaşatıyor.

Tabii anlayana..