Ömrüm, Bugünden İbaret..!!!


İş yerinin ofis odasında öğle namazını kılmış, uzun uzun dua etmişti...Tarifi zor duygular içerisinde kapandığı secde de gözyaşlarını bıraktı, beynini kemiren kaygı ve tedirginliklerin ağırlığından başını kaldıramıyordu..
Son bir umutla, bir kaç telefon görüşmesi daha yaptı. Aldığı cevaplar hep aynıydı.
Piyasada belirsizlik hakim, herkes tedirgin ve panik halinde idi.! Teslim edilen işlerin, verilen hizmetin ücretini ödemiyor , elinde nakit tutmak için ; hizmet verenin mağduriyetini hiç düşünmeyen bir zihniyet hakim olmaya başlamıştı...
Çağın Salgını her gerçek olay gibi; beraberinde kendi efsanesini yazıyordu. Efsane büyüyor büyüyor kendi gerçeğinden uzaklaşarak, farklı bir boyutta beklenenden daha yıkıcı sonuçlar doğuruyordu...!
11 Mart 2020 tarihinde başlayan panik ve korku büyüyerek yol alıyor, ay sonuna doğru piyasa durgunlaşıyor ve artık talep gelmiyordu...
Hoş... Talep olsada ; girdi maliyetlerinin artması ve malzeme tedârikinin zorlaşmış olması,  üretme kabiliyetini elinden alıyordu. 
Ayrıca dış ticaret pazarlarının kapanması, malzeme giriş ve ürün çıkışına en büyük engeldi.
...ve büyük nakit sıkıntısı yaşanıyordu.

Ömrünü bugünden ibaret say ve yapman gerekeni yap.!!! Dedi ve çıktı odasından.
Üretim bölümünde gördüğü ilk elâmanına ve diğer çalışanlara yüksek sesle;
- Toplanın Evlât...! Gidiyoruz. Kapatıyorum....
Genç elemanın iki çocuğu ve çalışmayan bir eşi vardı, dudakları titredi;
- Usta...Ekmek parası..Ekmek...!!!
Nasıl olacak...!???
Çalışanlarının yüzüne hüzünlü ve derin derin baktı..Içi acıyordu.
- Sizin yaşamanız lâzım..Olay büyüyor. Bu illet çok can yakacak. Siparişler durdu. Yeni iş alamıyorum. Yakında sokağa çıkmak bile mümkün olmayabilir.
Çocuklarınız için sizi korumak zorundayım.
Kader böyleymiş , gelin benimle deyip odasına yürüdü...
Kasasında bulunan bir miktar parayı, son kuruşuna kadar bölüştürdü. 
- Size çıkış yapmıyorum.Ben gelin diyene kadar evinizde dinlenin.Unutmayın,
MESAFE,  MASKE VE HIJYEN....

Siz çok değerlisiniz unutmayın...!
Kapılar kapandı...Arabasına yürürken, dönüp bakmadı, arkasına.
Zorlu bir süreç başlamıştı kendisine ve elemanlarına.
Yaptığı işten başka düzenli bir geliri yoktur. Öyle, bankalarda birikmiş parası zaten hiç olmamıştır. Neticede orta ölçekli bir Esnaftır. Kazandığı para bazen gelmeden  harcanmış oluyordu. Kredi kartları ile sürdürülen bir yaşam..!
Darda kalmış birine verilen borç paralar çoğunlukla hiç gelmez, ödeme gününden çok sonra gelenlerde başka bir ihtiyaçlıya harcanırdı...
Evde bakmakla yükümlü olduğu hane halkı gözünün önüne dizildi; sonra çalışanlarının ailesi, çocuklar, çocuklar....!
Başı dönmeye, yol uzamaya, görüntüler buğulanmaya başladı. Kulaklarında ki ses büyüyordu giderek,
- Usta ...Ekmek...Usta para ....Ekmek ...
Ekmekkkk.....
Arabayı kullanmakta güçlük çekiyordu, bastı frene durdu...! Uzun süre baktı önündeki sisli boşluğa. 
Radyodan gelen nağmeler zihnini doldururken irkildi bir mısra ile;
" GEÇTİM DÜNYA ÜZERİNDEN, ÖMÜR BİR NEFES DERİNDEN,
BAK ŞU FELEĞİN ÇEMBERİNDEN, YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR ......"
Öfkelendi, direksiyonu tüm gücüyle kavrayıp , bastı gaza....
- Yaşayacağım...
Allah'ın izni ile yaşayacağım. Beni bir umut tepesi olarak görenler için, yaşayacağım.!
Evinin bahçe kapısına bir levha hazırladı ve yazdı;
" LÜTFEN BAHÇEME DAHİ GİRMEYİNİZ.!
KÜÇÜK ÇOCUKLARIM VAR...!"
Ertesi gün bahçede hummalı bir çalışma başlar, ekilecek sebzelerin yeri ayarlanır, güllere ve ağaç diplerine bakım yapılır. Bahçenin köşesinede geleneksel bir EKMEK FIRINI oturtulur.
Ateş yanmaya, bacası tütmeye başlamıştır...
Usta yorgundur, günlerin ağırlığından....
Ve kendisinden başka herkesle kavgalıdır...Komşusu, sokakta, pazarda, markette gördüğü her kişi ile maske- mesafe- hijyen kavgası ile aylar geçer ...
Normal hayata geçiş sürecine gelindiğinde; uzayan saçları ve sakalı ile başka bir insan görüntüsü sergiler.
Dostlarla araya ve hayata garip mesafeler girmiştir.
Açar iş yerini, kapalı kapılar ardında bir çalışma başlar..
Çalan telefonda bir ses, başka bir ilde olan dostunun ödeme güçlüğü ile girdiği bunalım sonucu hayatına son verdiği haberini vermektedir...
Yığılırcasına oturur olduğu yere... Çaycı koşarak gelir,
- Usta Sanayi bölgesi çalışanların da Virüs çıkmış . Bırakır çayı gider...Bir başkası gelir, 
- Usta Çumra'nın bir köyünde taziyeye gidenlerden 22 kişi de Virüs tesbit edilmiş, köy karantinaya alınmış...
Bir başkası koşar,
- Usta, bütün hastahaneler pandemi hastahanesi ilân edilmiş.
Ve gerçeklerin efsanesi abartılarak yazılmaya başlandığında; Ustanın göz kapakları ağırlaşmaya başlar, göğsüne bir bıçak gibi saplanan ağrı ve 60 yaşın yorgunluğu ile yığılır yere.......
İç Anadolu'nun geçiş noktaları üzerinde bulunan Kent;  açık hava müzesi gibi tarihi dokusu, bereketli toprakları, bağ ve bahçeleri ile bir zamanlar huzur ve sukünetin kenti idi. Gelişen ve değişen dünyadan nasibini alan Türkiye'nin 7. Büyük Şehiridir. Teknoloji Çağının sunduğu yeniliklerle donanmış ve Üretime büyük katkı sağlayan Sanayi bölgeleri ile de Kalkınmada öncelikli İllerden birisi durumundadır.
Büyük yatırım ve kalkınma hamlelerini plânlayıp geliştiren bu Kentin demografik yapısında da, son yıllarda büyük değişiklikler olmuştur. Büyüyen Sanayi bölgeleri, açılan yeni Üniversiteler,  Kentin büyük göç almasına sebeb teşkil etmiştir.
Konya 'nın eski kültür dokusuna uymayan yeni nüfus; kendi kültürü ve alışkanlıkları ile gelmiştir. Kontrol edilemeyen alışkanlıkları ve yaşam biçimlerinin sosyal yapı içerisinde ciddi problemlere yol açtığı , bilinen bir gerçektir.
Çoğunluğu Sanayi Bölgelerinde çalışma imkânı bulan bu nüfusun;  Ülke genelinde belirlenen pandemi kurallarına ve İş koşullarının belirlediği kurallara uymada gösterdiği zaafiyet Sanayicimizi zor durumda bırakmaktadır.
Gelenek ve göreneklerinden taviz vermeyen halkın; Taziye ziyaretleri, Nişan ve Düğün hazırlıkları , 52.gecesi Mevlid okutma adetleri 1 Haziran 2020 tarihinden itibaren durmaksızın devam etmiştir.
Ayrıca; akraba ziyaretleri, alış- veriş, piknik ve gezintiler hiç kural tanımadan doğal haliyle sürüp gitmiştir....
Azınlık bir zümreye mensup bu hal ve davranış sahibi kişiler; Kent halkının sağlığını, ekonomik yapının aldığı zararı hiç düşünmeden; vazgeçemedikleri sorumsuz davranışları ile Ülke genelinde Milletimize ve Milli Ekonomiye zarar verdiklerinin farkındalar mı acaba..?!!!
Usta zihninde bu düşünce fırtınaları ile sitem ederken, gözlerini yeniden hayata açtığında bir Hastahanenin yoğun bakım odasında idi..
Süt beyaz bir ortamda bir ses yükseldi...
- Geçmiş olsun Usta... Kalp krizi geçirdiniz...
Saygılarımla...