Çıkmayan candan...


Söylenecek her şeyi, yazılması gereken her şeyi yazdık çizdik.

Konyaspor'un kötü olduğunu, Aykut Kocaman'la başlayan yanlışlıklar silsilesinin, Malatya maçındaki kırılma anı, yönetimin golcü yerine defansa adam almalarını defalarca eleştirdik.

Ama  ne yazık ki bu konuya, patron zihniyetiyle yaklaştıkları için bildiklerinden asla şaşmadılar.

Kimselere kulak asmadılar. Her şeyi çok iyi bildiklerini, her yaptıklarının doğru olduğuna inandılar.

Maalesef ki bu, yaşadığımız şehrin kaderi.

Sadece spor da değil.

Her alanda, her şeyi bilirler, her şeyden anlarlar, her işi de onlar yaparlar.

Bugün gelinen nokta ise apaçık ortada.

e- ticarette marka olan bir firmanın adı gibi...

"Gitti gidiyor... "

Ne olursa olsun, zaman zaman bizlerde kötü düşünsek de bir de "çıkmayan candan umut kesilmez" diye bir Atasözümüz var.

Daha önümüzde 5 hafta ve 15 puanın olduğu bir gerçek var.

Zor mu; zor tabii, hem de çok ama çok zor..

Beklemekten, güvenmekten, inanmaktan  başka yapabileceğimiz bir şey yok.

Teknik heyete, futbolculara güveneceğiz ve inanacağız..

İnanmak başarmanın yarısı değil mi?

Öyleyse..

Dua edip, kalan haftalarda alınabilecek en yüksek puanları alıp, bir de rakiplerinin ne yaptığına bakacağız.

Konyaspor, Türkiye Kupasını ve ardından Süper Kupayı aldıktan sonra bir türlü kendine gelemedi.  3 sezondur hep çalkantılı, zor, kabus dolu sezonlar geçirdi. Daha zorları da oldu mu elbette oldu.  Bu sezon sadece bir güven sorunu yaşanıyor.

Kim de mi?

Futbolcularda.

O güven 5 hafta da  kazanılabilir mi?

Neden olmasın.

Dedik ya, güveneceğiz, inanacağız. Bunu da tüm teknik ekibe ve futbolculara aşılayacağız.

Sonrasında da "takdir" diyeceğiz.

Biz sebebini işleyelim, tedbir alalım da...

Takdiri;  takdir edenden bekleyelim...