Futbolumuz!...


Dünya kupası maçları sona erdi.

Büyük sürprizlerin, hayal kırıklıklarının yaşandığı dev organizasyonda Fransa şampiyon oldu.

Gönlüm, Hırvatistan ve Belçika’nın finalde kapışması ve birinin şampiyon olmasından yanaydı.

Nedeni belli; Futbola büyük yatırımlar yaptılar. İyi bir planlamayla bu konuma geldiler.

Fransa çok iyi, geniş bir kadroya sahip ama, futbol olarak eleştirilmekte. Final maçında bunu bir kez daha gördük.

Yaş ortalamasına bakıldığı zaman bu şampiyona; Belçika ve Hırvatistan’ın kadrolarındaki bir çok futbolcu için belki de son şanstı.

Hani İngiltere de finale yükselse kimse itiraz etmezdi sanırım.

Çünkü, onlarda son yıllarda doğru yatırımlar yaptılar. 2014 Dünya şampiyonasından sonra ki değerlendirme yazımda, İngiltere’nin çok iyi bir alt yapı oluşturduğunu, o tarihten sonraki şampiyonalarda kendisini gösterebileceğini dile getirmiştim. Yanılmadım, işi biraz sıkı tutsalar, kazanırız havasına girmemiş olsalardı finali görebilirlerdi. En büyük eksiklikleri tecrübe ve ruh yoksunluğu olsa gerek. İngiltere, tarihinde en genç kadro ile mücadele etti Dünya şampiyonasında.

Dünya şampiyonasını değerlendirdiğimiz zaman, başarıda yeteneklerden çok takım oyunu etken oldu.

Umarım takımlarımız, özellikle de Milli takımımız bunu örnek alırlar.

Final maçı sonrası, kupa ve madalya töreninde yaşananlar gözlerimizi yaşarttı.

Rusya’ya taraftarlarla birlikte tarifeli uçakla giden ve maçları izleyen Hırvatistan’ın bayan Cumhurbaşkanının her iki takım futbolcularını kendi çocukları gibi samimiyetle kucaklayarak kutlaması görülmeye değerdi.

Çünkü, Ülke olarak bu görüntüleri son 16 yılda çok özledik.

 

İyi planlama, doğru yatırım ile özgüven ve inancın birleşmesi halinde başarı kendiliğinden gelir.

A Milli takımımız son yıllarda yaşadığı travma sonucu 2016 Avrupa şampiyonasına erken veda etti. Rusya’da gerçekleştirilen Dünya şampiyonasına da katılamadı.

Doğru yatırım dedik ya, Türk futbolu ne yazık ki iyi yöneltilmiyor.

Kulüpler Yasasının çıkartılmaması da ayrı bir sorun.

Özellikle 14 yabancı kontenjanının serbest bırakılması, özgüven eksikliği ve paranın ön palana çıkartılması futbolumuzu acınacak duruma getirdi. Oysa Milli forma maddiyat ile ölçülmemeli.

Bu kötü gidişattan Futbol Federasyonu ile birlikte yabancı sayısının artırılmasına onay veren zamanın Milli takımlar sorumlusu Fatih Terim de sorumlu. Ama, aynı Terim milyonlarca lira tazminat almaktan kaçınmamakta.

 

A Milli takımın başına Rumen hoca Mircea Lucescu getirildi.

Bu bir kere, Türk teknik direktörlüğü için büyük bir utanç.

O dönem yazdık. Lucescu’nun kısa dönemde yararlı olamayacağını, uzun vadede Milli takıma katkı sağlayabileceğini üzerine basa basa söyledik.

Nitekim Milli takım Dünya şampiyonasına katılamadı. O kısa dönemde Lucescu’nun verebileceği bir şey yoktu. Beyin olarak bitmiş bir futbolcu grubu vardı.

Şu anda ise Milli takım için gençlerden oluşan çok iyi bir alt yapı oluşturuldu. Bu futbolcu havuzu biraz daha genişletilmeli.

Dünya üçüncüsü olan Milli takımın bir daha ki Avrupa ve Dünya şampiyonalarında yer almasını istiyorsak sabırlı olmalıyız.

Altınordu örneğinde olduğu gibi takımların futbol akademisi sayısını artırmalıyız.

İngiltere, Belçika ve Hırvatistan örnekleri önümüzde. Bu üç takım nasıl bu duruma geldi araştırmalıyız.

İyi planlama ve sağlıklı yatırım yapılmazsa başaramayız.

 

Atiker Konyaspor’da yeni sezon hazırlıkları başladı.

Sevindirici olan, kadroda fazla fire yok. İskelet aynen korunmakta.

Bana göre Eto’o, Yatabare, Moke gibi futbolcular da gönderilmeli.

Transfer çalışmaları ise yavaş olarak devam etmekte.

Yeşil-beyazlı yönetim ve transfer komitesi elini biraz çabuk tutarak yeni transferleri Avrupa kampına kadar yetiştirmelerinde yarar var.

Yeni transferlere gelince, daha şimdiden eleştirmek yanlış olur. Uğur’u tanıyoruz. Sinirlerine hakim olması ve futbol etiğine göre hareket etmesi halinde yararlı olacaktır.

Kaleci Ertuğrul, sanırım bonservis bedeli olmadığı için tercih edildi. Geçen yıl Boluspor’da fazla süre almayan, iki sezon önce Konyaspor’u tercih etmeyen Ertuğrul’un nasıl bir katkı sağlayacağını doğrusu bende merak ediyorum.

Oysa, İstanbulspor’un genç kalecisi Okan Kocuk üzerinde durulabilir, Konyaspor’da genç kaleciden ileriki bir transferde para kazanabilirdi.