İş kazası mı?


Önce teknik direktör değişikliği.

Diyeceksiniz ki, neden bu kadar geç kaldın.

Bilgisayarda ki teknik arıza nedeniyle konuyu bir türlü ele alamadım.

Teknik direktör değişikliği Türk futbolunun geleneksel hastalığı.

Dahası her dönemde yönetimlerin hatasını ne yazık ki teknik adamlar görevden alınarak öderler.

Bu sezon teknik direktör değişikliğine giden takım sayısı daha 13. hafta da oldukça fazla.

Atiker Konyaspor yönetimi de buna uydu ve Rıza hoca ile yollar ayrıldı.

Neden: Fiziksel uyuşmazlık.

Kim haklı olursa olsun, ister yönetim, ister teknik adamlar bu ayrılığı karşılıklı iyi ilişkiler içerisinde sonlandırmakta yarar vardır.

Hem kulüpler yıpranmaz, hem de ekonomik olarak kulübe zarar verilmemiş olur.

Aslında sezon başına gidecek olursak, Rıza hocanın getirilmesi yanlıştı.

Ama, Aykut Kocaman kapris yaptı, kendisini naza çekti. Onun ardından yönetim Riza Çalımbay’a sarıldı.

Her neyse, artık denilecek bir şey yok.

Aykut hocanın gelmesi kötü mü oldu? Asla hayır. Teknik adam değişikliğine gidilecekse gelmesi gereken kişi Aykut hoca idi.

Umarım, hoca kaprislerinin esiri olmaz ve geçmişte olduğu gibi kazanan yine Konyaspor olur.  

***

 

Trabzon maçına gelince:

Beklenmedik, ağır bir sonuç oldu.

Trabzonspor, ikinci yarıdaki futboluyla galibiyeti hak etmiş olabilir. Ama, Atiker Konyaspor bu farklı sonucu asla hak etmedi.

Futbolun kuralıdır. Doğruları yaparsan sahadan hak ettiğiniz puanla ayrılırsınız.

Maçın ilk yarısında Atiker Konyasporlu futbolcular doğruları yaptı.

Aykut hocanın planı doğrultusunda, alan daraltan, rakibe boş alan bırakmayan, defansta iyi kapanarak rakibe pozisyon vermeyerek dış şutlara zorlayan, Trabzonspor’un kanat ataklarını önleyen, bunlara karşılık kontrataklarla gol arayan bir Konyaspor vardı sahada. Kartallar, bu oyunla 1 puanı sonuna kadar hak etmişti.

Hatta, özgüvenini henüz kazanamayan Jahoviç yakaladığı iki pozisyonda topu kaleye gönderebilseydi sonuç çok değişik olabilirdi. Ama, kendine güvenin yoksa, ayrıca yeterli becerilere sahip değilsen, topu üç direk arasından geçiremiyorsan maç kanamıyorsun, puan da alamıyorsun.

***

 

Karşılaşmanın ikinci yarısına, soyunma odasında zılgıtı yemiş olacaklar ki, Trabzonspor daha baskılı başladı.

Konyaspor teknik adamlarının ikinci 45 dakikaya Traore’yi kenara alarak, Miloseviç ile başlamasını bekledik, ama olmadı.  

Kanatları, özellikle de Abdülkadir ile sağ kanadı çok iyi kullanan ev sahibi ekibin, gol atması için kişisel becerilerinde ön plana çıkartılması gerekiyordu. Abdülkadir onu da sahaya yansıtınca, Atiker Konyasporlu futbolcular da ilk yarıdaki futboldan vaz geçince ardı ardına gelen goller ne yazık ki şok sonucu ortaya çıkarttı.

Aykut hocanın dediği gibi uydurma bir penaltı mı? tartışılır. Verilmese hiç kimse bir şey diyemezdi.

Ama, maçın hakime Mete Kalkavan ne yazık ki pozisyon yaratmak için adeta fırsat kolluyordu. Onun işini Konyasporlu futbolcular kolaylaştırdı.

Penaltıdan sonra Konyaspyor oyunu kontrol edebilseydi, ilk yarıdaki futboluna dönebilseydi. Asla böyle bir sonuç ortaya çıkmazdı.

Her neyse, yapılacak bir şey yok. Ders alınması gereken bir iş kazası denebilir.