Kısa adı SADAM olan Selçuklu Akademik Düşünce ve Araştırma Merkezi yaptığı açıklamada Afrin’e yönelik başlatılan Zeytin Dalı Harekâtını; emperyalist güçlerin kanlı çıkarları için Ortadoğu’da yürüttükleri tüm vekâlet savaşlarına dur demek, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı yapılan mücadeleyi desteklerini açıkladı.
Yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"Suriye’de 2010’da başlayan iç savaş bugüne kadar çeşitli evrelerde şiddetini artırarak devam etmektedir. Yaşanan çatışma ortamı nedeniyle binlerce Suriyeli ülkesinden göç etmeye çalışırken denizlerde ve çeşitli zorluklarda kaybolmuş, milyonlarcası da komşu ülkelere geçerek mülteci konumunda yaşamlarını devam ettirme güçlüğüyle karşı karşıya kalmıştır. Bu göç dalgalarından en fazla etkilenen ülkelerden bir tanesi de Türkiye’dir. Üç milyonun üzerinde Suriyeli mülteciyi barındıran Türkiye, yıllardır bu durumun ortaya çıkardığı ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarla mücadele etme çabası içerisindedir. Diğer taraftan Suriye, ortaya çıkan otorite boşluğu nedeniyle terör örgütlerinin merkezi haline gelmiş, bilhassa en uzun sınır komşusu olan Türkiye’nin güvenliği için en büyük tehdit haline dönüşmüştür. Bölgede oraya çıkan ve ne amaçla kurulduğu tam olarak muamma olan ve hızla yayılan DAEŞ terör örgütü bölge için ayrı bir tehdit oluştururken, bununla mücadele adı altında ortaya yeni terör örgütleri çıkmaya başlamıştır.
Bunlardan en önemlisi Marksist Leninist bir düşünceye sahip olan PYD/YPG terör örgütüdür. Türkiye’nin yıllardır mücadele ettiği terör örgütü PKK’nın güneydeki uzantısı olan PYD/YPG, ABD gibi emperyalist devletlerin desteğiyle her geçen gün bölge için daha büyük tehdit halini almaya başlamıştır. Uluslararası Af Örgütünün Raporuna göre; örgüt, elde ettiği bölgelerde alan hâkimiyeti sağlamak için zorla göç ettirme, köyleri yerle bir etme, çocukları silahaltına alma, zorla nüfus kayıtlarını değiştirme, bölgenin etnik, dini ve kültürel yapısını değiştirme yoluna gitmektedir. Bu amaçla istila ettiği alanlarda yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan Türkmen, Kürt ve Arap halklarını zorla göç ettirerek bölgenin demografik yapısını değiştirmeye çabası içerisine girmiştir. Böylelikle sadece Türkiye için değil bölge halkı için de ciddi bir tehdit haline gelmiştir. Türkiye, lider kadrosunu PKK’lı teröristlerden oluşturan bu örgütün sınır güvenliğini tehdit etmesinin yanı sıra gelecekte şehirlerinde oluşabilecek yeni terör eylemlerinin önünün açılması kaygısını taşımaktadır. Bu doğrultuda, Türkiye, BMGK’nın 1624 (2005), 2170 (2014) ve 2178 (2014) sayılı kararları ve BM sözleşmesinin 51’inci maddesinde yer alan Meşru Müdafaa Hakkı kapsamında toprak bütünlüğünü savunma zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştır.
Bu sebeple, Afrin’e yönelik 20 Ocak 2018’de başlatılan Zeytin Dalı Harekâtını; emperyalist güçlerin kanlı çıkarları için Ortadoğu’da yürüttükleri tüm vekâlet savaşlarına dur demek, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütlerinin kanlı soykırımlarını engellemek, bölgenin gerçek sahipleri olan Arap, Kürt ve Türkmenlere yapılan zulmü engellemek, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını ve geleceğiyle ilgili nihai kararların Suriyeliler tarafından verilmesini sağlamak ve ülkemizin güvenliği temin etmek adına zaruri olduğunu görüyoruz. Bölgenin ve ülkemizin bekasını tehdit eden tüm terör örgütlerinin yok edilmesini, sınırlarımızın korunmasını amaçlayan bu operasyonu ülkenin sağ duyulu akademisyenleri olarak destekliyor ve tüm devletleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin meşru müdafaa hakkına saygı duymaya ve haklı davasını desteklemeye davet ediyoruz."
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
YORUMLAR