Reklam
  • Reklam
Elemlere kapılmış içimde ki , Akıl !...
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Elemlere kapılmış içimde ki , Akıl !...

24 Aralık 2020 - 10:20

"Yaşamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için vardır. Düşünmeye zaman ayırın, başarının bedeli budur. "

GOETHE 

 

Alman Dünya Nüfusu Vakfı'nın (DSW) verilerine göre; Dünya Nüfusu bugün , 7 milyar 837 milyon kişiye ulaşmış bulunmaktadır. Dünya kaynaklarının, sürekli artan nüfus tarafından nasıl kullanılacağı ve paylaşımı ; ulusların yüz yıllardır üzerinde düşündüğü , bu uğurda sistem teorileri ürettiği ve savaşlar verdiği bir alandır.

Kapitalizm de bu sistemlerin en önemlisi ve kurucusu olan devletler tarafından; yönetim politikalarında uygulanan bir sistemdir.

Kapitalizmi benimseyen , devletlerin dünyaya hakim olma hırsı 19.yüz yılda başlar.20.yüz yıl sistemin alt yapısını hazırlama ve uygulamaya geçme sürecidir.

Yeni Dünya düzenine geçişte de kullanılan sloganlar; küreselleşme, sınırların sanal kaldırılması, insanlara özgürlük,  serbest dolaşım, serbest ticaret, dünya ticareti, teknolojik imkânların insan faydasına sunumu,

hızlı ulaşım, hızlı iletişim v.s. gibi özendirici ve umut verici söylemlerden oluşuyordu.

Deniliyor du ki;

* İnsana saygı esasdır,  her şey insan için !

* Dinler arası diyalog ve hoşgörü ortamı oluşturulacak.

* Adil bir gelir dağılımı ve refaha kavuşmuş toplumlar.

* Yeryüzü kaynaklarının verimli kullanımı.

* Teknoloji çağının , yaşam standartlarını artırması.

* Yeni hizmet ve istihdam alanları açılması.v.s.

Felsefesi ve teorileri ustaca hazırlanmış bu sistemle çıkılan yolculuk da ;  insanlara yaşanılan zaman içerisinde , zaman üstü hayâller kurduruluyordu. Bireyin kendi aklıyla bir şey düşünmesine gerek yoktu. O'nun adına, O'nun geleceğini düşünen; yönetim politikaları üreten güvenmesi gereken yöneticileri vardı.

Gene aynı zaman içerisinde;

geçmiş zamanın olumsuzluklarını,

sunni dizayn edilmiş kötülükleri canlı tutarak, zihinlere kin ve nefret tohumları ekmek te sistemin sosyal ve siyasal boyutunu oluşturuyordu.

Millet kavramını unutturmak ,  toplumu güçsüz bırakmak , bölmek ve parçalamak güdülen ana hedef ler arasındaydı .

Özellikle gelişmekte olan ülkelere, emperyâl güçler tarafından ; sivil toplum önderleri, ajanlar gönderiliyordu.  Hedef azınlık bir kitle seçilerek ; onların eğitimi için her türlü fedakârlık yapılıyordu. 

Hayâl mahsülü, aykırı düşünce ve maddi imkânlarla beslediği bu kitle ile ülke içerisinde  bölücü terör örgütleri yaratmak da hedeflerden biriydi.

Böylelikle, aynı ülkede yaşayan , millet bilincine ulaşmış, demokrasi ve egemenliğinden taviz vermeyen, çok kültürlü toplumları bir birine düşman ederek çatışma ortamı oluşturup , rant elde etmekde başka bir hedefti.

Bunun sonucu da ; seçilen ülkenin değer yargıları değiştirilmiş, gelişip büyümesi durdurulmuş, ülke kaynaklarına el konulmuş, nitelikli insan gücü ve beyin göçü sağlanmış olacaktı.

Geriye kalan  insan yığınları ise ; sonucunu bilmediği bir senaryonun zorunlu aktörüdür... Değer verilen, dünya pazarının müşterisidir.

Dünya da ki uluslara ve bireye,             

kalkınmanın şifrelerini veren kapitalizm ; özgürlük ve refah vaad   ederken, bireyi nereye taşıdı ?

Birey;

* Zamanı ve düşünmeyi unuttu.

* Özgürlüğü , gross marketlerin raflarından, sınırsızca ürün seçmeye indirgedi.

* Teknoloji ürünlerinin kölesi oldu.

* TV karşısında, içinde bulunduğu anı sanal bir yolculuğa çevirerek; geçmişi unuttu, geleceği hayal edemedi ve bu günü yaşamadı !...

* Aynı birey, sınırlı bir gelire sahip olduğu halde; sistemin kendisine sunduğu kredi imkânını kullanarak;

lüks araba ve ev aldı.Bankaya ömür boyu borçlu hale geldi.

*Önceden, kendisinin ürettiği gıda ürünleri ile sağlıklı beslenirken, bunları terkedip, hazır gıdayı tercih etmeye başladı.

* Giysi ihtiyaçlarını el emeği ile üretilmiş sağlıklı ürünlerden  karşılarken ;

bunun yerine , hazır ve sağlıksız ürünleri ikâme etti.

* Doğa ve çevreye duyarsızlaştı.

* Yorum kabiliyetini geliştiremedi.

* Sevgi, merhamet, yetinme duyguları; yerini hırs ve tamaha bıraktı...

* Din, tarih ve dil bilinci ciddi kayıplara uğradı.

Birey aslında , öz'ünden ve yaşamı gerçek mânâda  yaşamaktan, uzaklaştırılmış oldu...

Hangi amaç uğruna yapıldı, bu 

katliam ?

Amaç belli;  dünya nüfusunun %14 'ünü oluşturan, zengin ülkelerin refah payını ve lüks yaşamını sürdürebilmek. Bu uğurda %86 lık nüfusun sömürülmesi, değişik senaryolarla yaşamına son verilmesi, sağlıksız yaşaması ve bir virüsle katledilmesinin hiç önemi yok.

Yeter ki, kapitalizm zenginleri mutlu olsun. Yarattığı dev şirketler dünya ticaretini elinde tutsun. İnsan sağlığı üzerinden, para kazanmaya devam etsin !...

Uzun bir sürecin olumsuz sonuçları 

karşısında ; Dünya ulusları , mutlaka yeni bir değerlendirme sürecine girecektir.

Kalkınmayı, para ve mal edinmek olarak algılayan toplum ;

Ülke halkının % 80' nin kullanamayacağı , üretime yönelik olmayan , lüks ve borçlanmayı gerektiren yatırımları seçen, yönetim politikasının sonucunda ; nasıl bir felâkete sürüklendiğini, elbet düşünecektir.

Bu değerlendirmeyi yapamayan bir toplumda;

* Toplum ,kendi içerisinde güven sorunu yaşar.

* Yalancılık, soygun ve talan başlar.

* Her türlü ahlâksızlık ve değer kaybının önü açılır. 

* Bireysel ve toplumsal refahtan söz edilemez.

* Ülke kalkınması ve büyümesinde gerileme yaşanır.

* Aşırı borçlanma ve ekonomik çöküntü sonucu, ülke bağımsızlığı tehlikeye girer.

Bu ve benzeri toplumsal çöküntülere fırsat vermemek için, 

birey ve toplum ; milli şuur bilincine yeniden dönmek zorundadır.

 

21.Yüz yılın ilk çeyreğinde, 21. yıla gireceğimiz bu günlerde böyle düşüncelere dalıp gitmeyi hiç istemezdim... Ancak yaşadığımız son yıl ve olayları , başka türlü düşünmeme fırsat vermedi !...

Dedim ya;  elemlere kapılmış içimdeki, Akıl!...

 

Yeni yılın , hayırlara vesile olmasını dilerim. Saygılarımla.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar