Tüketerek değiştirmek !...
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Tüketerek değiştirmek !...

12 Kasım 2020 - 14:16

"Dünyayı değiştirmek isteyen, önce kendini değiştirsin !.." 

Sokrates

 

Değişimden ne anlıyoruz ?

İnsan ve toplum yaşamında , her zaman sürekli bir değişim vardır .

Hiç bir olay, dünün tekrarı değildir.

Analizini yapmak istediğimizde, belirli bir zaman diliminde olan tüm farklı olayların, insana ne gibi etkilerde bulunduğu ve bireyin bu etkilere nasıl bir tepki verdiğini tesbit ederiz.

Değişimde, toplumun kültürü, değer yargıları, gelir düzeyi, tüketim alışkanlıkları ve üretim seviyesi oldukça etkilidir.

Toplumun, daha önce geçirmiş olduğu değişim süreçleri iyi incelenmelidir. Bireylerin verdiği tepkiler, uyum süreci ve değişikliği kabulleniş evreleri; bugün gerçekleşecek değişime ışık tutacaktır.

Medeni insanı tanımlarken;  O'nun değişen hayat şartlarına uyum sağlama kabiliyetine bakarız .

Yapılan yeniliklere ve kurallar bütününe; insanın  ilk anda gösterdiği tepki son derece doğaldır. 

Ancak; toplum ve birey doğru bir yaklaşımla desteklendiği taktirde, değişimi kabullenmesi daha çabuk ve akılcı olacaktır.

Bugün, yeni bir dünya düzeninin sancılı doğumuna tanıklık ediyoruz. İnsanlık tarihine, bir not düşülüyor. Bu da,  

"tüketerek değiştirmek."

Teknoloji çağı ve artan dünya nüfusu bir denge arayışına girdi.

Teknolojinin sunduğu imkânlar, insan gücüne talebi azaltırken;

artan nüfus da iş ve kaynak arayışını sürdürmektedir.

İlk anda, teknolojik ürünlere tepki gösteren insan, hayatını kolaylaştırması ve özendirici desteklemelerle bir anda kendisini, o dünyanın kullanıcısı ve tüketicisi rolünde buldu.

İnsanımıza, hep daha üstününü ve kalitelisini arayıp bulma isteği  hakim oldu.Üstünlük ve yenilik arayışı, tüketici bir toplum oluşturdu.

Öyle iddia edildiği gibi; zenginleşme, kaynak ve imkânların artmasına bağlı bir durum söz konusu değildir.

Aksine; kapitalizmin şekillendirdiği dünya düzeninde rol alan, sermaye sahiplerinin pazar arayışlarına tanık oluyoruz.

Bu arayışın  

dayatması ve  estirdiği değişim rüzgârlarının önünde  sürüklenen, bir tüketici yığını var, önümüzde !...

Öyle bir korkunç düzeye ulaştı ki;

tüketim alışkanlığının ötesinde,

tüketim hastalığı baş gösterdi.

Tedaviye muhtaç bu hastalığın isteklerini yerine getirmede şu sorulara cevap bulmalıyız:

* Maddi ve manevi kaynaklarımız nedir ?

* Ne kadar üretiyoruz ?

* Ürettiğimiz ürün ve hizmetin kârlılık oranı nedir?

* Elde edilen kâr miktarını , nerede, ne zaman  ve nasıl tüketebiliriz?

* Öz sermaye ve öz değerlerimizi koruma plânımız nedir?

* Dış ülkelerden temin edilen kaynaklara ne kadar ihtiyacımız var?

Bu soruların cevabını araştırmadan; değişime ayak uydurmak, süreklenmektir...

Dünyada yaşanan , bu tüketerek değişim kampanyasından, elbette ki; her insan gibi, bizim insanımız da etkilenmiştir.

Payımıza düşen ekonomik ve her türlü değer kaybından kurtulmanın yolu; zihinleri  doğru yönde değiştirmekle mümkün olacağına inanıyorum.

Düşünmeli ve kendimizi sorgulamalıyız...

Her olumsuzluğa başka bir suçlu aramak yerine,  kendi payımıza düşen hataları araştırmalıyız.

Aksi taktirde, tüketerek değişimin adı, tüketerek çöküş olur...

Unutulmamalı ki ; birey çökerse , toplum çöker !...

Saygılarımla.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar