Önceki gün gündem anacımın tarhanasıydı!...
Beş yıldızlı bir otelin salonunda papyonlu garsonlar tattırdı.
Anam sağ olsaydı da anlatsaydım, ‘Hadi canım, bizim tarhana baş köşeye mi oturdu!...’ derdi.
Oysa onlar toprak ananın tüm nimetlerini içerisinde barındıran bir çorbayla büyütmüşler bizi.
Farkında olmasak da bu çorba, kültürümüzün bize bıraktığı en güzel armağanmış.
Çoğu zaman ‘yine mi!’ diye burun kıvırdığımız….
Antalya Tanıtım Vakfı ve Slow Food Antalya ‘tarhana’yı önlerine koymuşlar. Aylardır araştırıyorlarmış Toros dağının eteklerinde yaşamış Yörükler ve bu kültürün bir parçası olan bu lezzeti.
Yalnız Torosların etekleri mi?
İn aşağıya bozkır’a, Konya ovasına, Seydişehir, Beyşehir, Akşehir, Kulu, Şereflikoçhisar, Aksaray, Nevşehir’e kadar. Her mutfağın tavanından sarkan ‘tarhana torbası’. Kesenin ağzı açıldı mı mis gibi bir koku sarar ortalığı…
Antalya Tanıtım Vakfını biliyorsunuz. O ak sakallı adam, Nizamettin Şen, durur durur bir konuşur, durur durur ortaya bir proje koyar bakar kalırsınız!...
Şimdilerde hayatımıza bir de Slow Food’u koyduk.
‘Tüm insanların gezegenimiz ve gıda üreticileri için iyi olan gıdaya ulaşılabileceği ve tadını çıkarabileceği bir dünyayı amaçlayan küresel bir örgütlenme’
Öyle diyorlar tanıtımlarında.
İyi, temiz ve adil gıdayı savunuyor.
İyi, sağlıklı ve lezzetli gıdayı , temiz çevreye ve hayvanlara en az zarar verecek şekilde üretimi; adil ise gıdayı üreten, işleyen ve dağıtanın emeğine saygı duymayı işaret ediyor..
Misyonları bu!...
Bizim için üst bir çıta olsa da artık içimizdeler.
İşte Nizamettin abimiz aylardır, sessiz sessiz; Yoğurdu, buğdayı, mercimeği, nohut’u, börülceyi,yaban eriğini, salçayı, naneyi birbirine karıştırmakla haşır neşirmiş.
Nuh’un ambarına gıda seçiyorlarmış haberimiz yokmuş.
Ne var ne yok tarhanaya dair ortaya döktüler geçen gün.
Beşi bir yerde dediler.
Ben tarhana çorbasından altın çıkacak zannettim.
Meğer; Yelten, Gömbe, Ekşi, Koca ve Çerezlik olmak üzere beş çeşidi varmış Tarhana’nın…
Ben şu içerisinde ‘Yaban eriği’ olan Ekşili tarhanaya bayıldım.
Sanki anacığımın kokusu var gibiydi…
Toroslar’dan Akdeniz’e Antalya lezzetleri ile bizleri buluşturanları kutluyorum…