“Ülkemizde son yıllarda yağışların azalmasıyla birlikte tarım alanlarının aşırı sulaması ve yasal su seviyelerinin korunamayışı ne yazık ki göl ve göletlerimizi kurutmaktadır. Bilinçsiz su alımları ekolojik dengeyi gün geçtikçe bozmaktadır. Bunlardan biri de Ülkemizin 3. Büyük gölü olan Beyşehir Gölümüzdür. Bilindiği gibi Beyşehir gölü ve çevresi doğal sit alanı olup, dünyada sadece Beyşehir gölünde bulunan balıklar mevcuttur. Bu balıklardan birçoğunun yanlış avlanma ve yanlış balık üreme politikaları nedeniyle nesli tükenmiş, diğer endemik balıklarda tehlike altındadır. Göl seviyesinin çok aşağı kotlara düşürülmesiyle birlikte, Beyşehir Gölünde ot ve sazlık alanlar büyük artış göstermektedir.
Ülkemizin 3. Büyük doğa harikası olan Beyşehir gölünün diğer göller gibi kurumaya başlamadan acilen önlemler alınması gerekmektedir. Bu önlemlerin başında da göl yönetimi birimi oluşturulmasıdır. Beyşehir Gölünü besleyen derelerin ve kaynakların ıslahı sağlanarak, göle su girişi ve su çıkışı dengeli olarak yapılması gerekmektedir.
Beyşehir Gölünü besleyen dere ve ırmakların tamamına köy ve mahallelerin kanalizasyonları akıtılmaktadır. Bu nedenle Beyşehir Gölü ağır bir kirlenme ile yüz yüzedir. Ayrıca gölde balık avlayanların parçalanmış ağlarında bulunan kurşunlar nedeniyle şehir merkezinde yaşayan halk, gölden kullanım suyu tüketmektedir. Beyşehir halkı, gölden su içen hayvanlar ve göl suyu ile üretilen sebze ve bitkiler de bunları tüketen halk da risk altındadır. Zaman kaybetmeden gölü besleyen kaynakların ıslahı ve göl içinde temizlik yapılması gerekmektedir.
Göldeki balık kapasitesinin artıracak tedbirler alınmalı ve endemik balıkların korunması için çalışmaların başlatılması gerekmektedir. Bu anlamda Meclis Başkanlığına verdiğim araştırma önergesinde bu zamana kadar olan ihmallerin tespit edilerek doğayı ve canlıları koruyucu önlemler alarak sağlıklı politikalar ile mevcut gölümüzü kurtarmalıyız.
YORUMLAR