Kur'an okuyuşumuzu sorgulayalım


Hidayet üzere olmak, dosdoğru bir inanca sahip olmak, takva üzere bir hayat yaşamak istiyorsak kitabımızı anlayarak okumalıyız. Anlamak için mutlaka Arapça bilmek gerekmez. Piyasada yazılan çok sayıda Kur’an meali ve tefsirleri var. Bunlardan en azından bir tanesini evimizde, iş yerimizde bulundurmalı okuduğumuz ayetlerin bize ne mesajlar verdiğini oralardan mütalaa etmeliyiz. Hiçbir şey yapamıyorsak haftalık olarak TV dizilerine, maç programlarına, sinema… vb. programlara ayırdığımız zaman kadar vakti Kur’an’ı anlamak için ayırmalı ve kendimize ona göre bir program yapmalıyız.  Allah Rasulü Kitabullah’ı anlamak için bir araya gelenleri Allah’ın rahmetinin kaplayacağını belirterek şöyle buyuruyor:

"Bir grup, Kitabullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce  cemaatte anar" (Ebû Dâvud, Tirmizî, Müslim, İbnu Mâce)

Allah Rasulü’nün Kur’an’ı terk ettiler şikâyetine muhatap olmamak için, Kur’an okuyuşumuzu bir kez daha gözden geçirmeliyiz. Rasulullah (SAV) şöyle buyurmuştur:

“İnsanların en şerlisine gelince o da, Allah’ın kitabını okuyup (emir ve yasaklarına) riayet etmeyen kişidir.” (Elmalı 9/20) 

“Ey Kur’an Ehli! Kur’an’ı bir kenarda bırakıp, terk etmeyin. Onu hakkıyla tilavet ederek, gece gündüz okuyun, yayın. Felah bulmanız için, içindekileri hayatınıza uygulayın.”(Nesei, kuran hidayet kitabı  s. 93) 

Ziyad bin Lebid anlatıyor; Resulullah bir şeyler anlatarak konuşmasını “Az kalsın ilim kaybolacaktı” diye bitirdi. Şaşırdım ve, “Ey Allah’ın Resulü’ Kur’an’ı okuduğumuz ve evlatlarımız da kıyamete kadar kendi evlatlarına okuttuğu halde ilim nasıl olur da kaybedilmiş olur” dedim. Resulullah şöyle buyurdu; ”Ey Lebid’in oğlu annen seni kaybetsin emi! (yani nasıl böyle bir şey düşünebilir ve sorabilirsin?) ben de seni Medinelilerin en bilgilisi görürdüm. Tevrat ve İncil Yahudiler ve Hristiyanlar elinde değil mi? Ama onlar Allah’ın emrini terk ettikleri zaman, bu kitapların ellerinde olması kendilerine bir fayda sağlamadı” (Buhari, İbn Maceden ,Kur’an ve Hayat s. 121)

Peygamber efendimiz (sav) Furkan suresi 30. ayette Cenab-ı Allah’a Kur’an’ı hayatından dışlayan kavmini şöyle şikayet ediyor:

“Peygamber, “Ey Rabbim! Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” dedi.”

Ben terk etmedim her zaman okuyorum demek bu şikayetten bizi her zaman kurtarmaz. Kur’an okuyuşumuzu yeniden sorgulayalım.

Rahleden kalktıktan sonra okuduğumuz ayetler bizi ne kadar etkilemektedir?

Amellerimizde Kur’an ne kadar etkili olmaktadır?

Kur’an’ı sadece hastalara ve ölülere mağfiret olsun diye mi okuyoruz?

Tevhit mücadelesi yapan Peygamberlerin kıssalarından dersler çıkarıyor muyuz?

Helak olan kavimlerin düştükleri hatalara düşmemek için gayret gösteriyor muyuz?

Soruları çoğaltmak mümkündür. Herkes okuyuşunu sorgulamalı, hidayet rehberimiz kitabımızı hiçbir zaman ihmal etmemeliyiz.

Kur’an okumalarımızda yüzeyinde gezmekten ziyade özüne inerek, sanki yeni nazil oluyormuş heyecanı ve merakı ile Kur’an okumalarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Kur’an ile yeniden tanışmalı ve bu tanışmayı birbirinden ayrılmayan dostluk seviyesine getirerek yüce kitabımızla dost olmalıyız.