Amellerimiz ile hesap gününe hazır mıyız?


Kıyametin Dehşeti

Beklenmedik bir zamanda ve çok süratli olarak gerçekleşecek olan kıyamet olayının dehşeti Kur’an’da şöyle tasvir edilir:

“Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.

Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutacak, her gebe kadın karnındaki çocuğu düşürecektir. Ve insanları sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi göreceksin; çünkü Allah’ın azabı (kıyametin dehşeti) çok çetindir!” (Hac 22/1-2)

“Güneş, dürüldüğü zaman, Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman, Dağlar, yürütüldüğü zaman, Gebe develer salıverildiği zaman. Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman, Denizler kaynatıldığı zaman, Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman, Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman, Amel defterleri açıldığı zaman, Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman, Cehennem alevlendirildiği zaman, Cennet yaklaştırıldığı zaman, Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.” (Tekvîr 81/1-14)

“Gök yarıldığı zaman, Yıldızlar saçıldığı zaman, Denizler kaynayıp fışkırtıldığı zaman, Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman, Herkes yaptığı ve yapmadığı şeyleri bilecek.” (İnfitâr 82/1-5)

İnsana düşen görev kıyamet alametleri ile meşgul olmak yerine o günler için hazırlık yapmaktır. Ticaret ile meşgul olanlar bilirler. Ticari faaliyetleri için yazmış olduğu çekin tarihi geldiğinde karşılığı varsa hiçbir telaşa kapılmadan hayatına devam eder ama çekin karşılığı yoksa çek ödeninceye kadar sıkıntı içinde kalır. İnsan amelleri ile hesap gününe hazır olursa kıyamet ne zaman koparsa kopsun hazır olan için fark eden bir şey olmayacaktır. 

b) Ahirette Hesabın Görülmesi

Ahirette hesabın başlaması, sûra ikinci üfleyişten sonra kabirlerdekilerin tekrar diriltilmesi ve mahşerde toplanmasıyla olacaktır. İnsanların mahşerde toplanmasıyla hesaba çekilme başlayacak ve yazıcı melekler tarafından (Kirâmen Kâtibîn) yazılan dünyadaki amellerini (söz, fiil, niyet) kapsayan kitapları ellerine verilerek hayatının kitabını okuması sağlanacaktır. Kitabı sağ taraftan verilenler kurtuluşa ererlerken arkalarından veya sol tarafından kitaplarını alanlar büyük hüsrana uğrayacaklardır. Hesap günü Kur’an da şöyle anlatılır:

“O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar. 

Davetçiye doğru koşarlarken kâfirler, “Bu zor bir gün” derler.” (Kamer 54/6-8)

“Dağları yürüteceğimiz ve senin yeryüzünü çırılçıplak göreceğin günü bir hatırla. Biz onları mahşerde toplarız da içlerinden hiçbirini bırakmayız.

Hepsi saf saf Rabbinin huzuruna çıkarılırlar. Onlara, “Andolsun, sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz. Oysa siz, sizin için hesaba çekileceğiniz bir zaman belirlemediğimizi sanmıştınız” denir. 

Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. “Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!” derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (Kehf 18/47-50)

“Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.  

“Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecektir.” (İsrâ 17/13-14), 

Kişi iman ve amel imtihanından sonra ya kazananlardan ya da kaybedenlerden olarak ebedi âlemdeki yerine gönderilecektir.

c) Ahiret Gününde Hesabın Sonucu

Hesap gününde kurtuluşa erenlerin veya hüsranda kalanların durumu Kur’ân-ı Kerîm’de, “terazilerin (tartıların) ağır yahut hafif gelmesi” şeklinde ifade edilmiştir. 

“O gün amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı ağır basarsa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Ama kimlerin sevabı da hafif gelirse işte onlar âyetlerimizehaksızlık etmiş olmaları sebebiyle kendilerini ziyana sokanlardır.” (A‘râf 7/8-9)

“Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedi kalacaklardır.” (Mü’minûn 23/102-103)

“Allah mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adncennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah'ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır.” (Tevbe 9/72)

“Şüphesiz, inkâr eden kitap ehli ile Allah'a ortak koşanlar, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler.

Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar. 

Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.” (Beyyine 98/8)

Tartısı ağır gelerek kurtuluşa erenler Allah’ın rızasını kazanarak içlerinde ebedi kalmak üzere cennet ile mükâfatlandırılacak, tartısı hafif gelenler ise hüsranda kalarak elem ve ızdırap dolu içlerinde ebedi kalmak üzere cehennem ile cezalandırılacaklardır.