İnsan ve Millet ...


" İyi bir insan öldüğünde , ona ağlamayın. Asıl onu kaybeden topluma ağlayın..."

Farabi

 

İnsan; düşünen-duygulanan, ağlayan-gülen, eylem ve fikirlerini yönetebilme yeteneğine sahip varlık.

Sürekli eğitim ve öğreniminde, bilgiyi sentezleyen, yeni yorum ve bilgilere ulaşan yaşamın öğretmeni...

Aşkın sevdalara ;

hayatın bağrında taşıdığı canlı, cansız tüm varlıklara duyduğu sevgi ve merhametle ulaşan, gönül konağı...

Ve, insan mücadele eden, direnen, itirâz eden, dürüstlükten , adaletten ayrılmayan, bir başkasının hakkına engin bir tevazu ile saygı duyan...

İnanan- güvenen , İnanılan ve güvenilen saygın şahsiyet, İNSAN...

İnsan, sahip olduğu yaşayan değerleri ile ölçülür/ tartılır...

Nedir bu yaşayan değerler ?

Ahlâk, din, dil, kültür, bilgi, ilim, iş gücü, yorum yeteneği , ekonomik ve fiziki varlığı, aidiyet duygusu , Milletine ve Vatanına bağlılığı ve bağımsızlığı...

Sahip olduğu bu ve benzeri değerlerden verilecek taviz, insanın çöküşüdür... 

Bütün mesele; yaşayan değerlerle bütünleşme, yerinde ve zamanında gerektiği gibi davranma hünerini göstermektir.

Günümüz insanı, sürekli değer kaybından dert yanar... Hiç de düşünmez, bu değerleri nerede, nasıl kaybettiğini !... Kazandığı değerleri, nasıl elde ettiğini de sorgulamaz !...

O değerler için, kendisinden önce yaşayan neslin; nasıl bir bedel ödediğini, yaptığı fedâkarlıkları, dökülen gözyaşı, toprağı sulayan al kan ve bağışlanan canların hâzin hikâyesini , bir masal tadında dinler, geçer...

Gönül sahibine söylenen sözün; gönül bağına fidan olacağından , kulak sahibine söylenen sözün de, dil ve kulak arasında yitip gideceğinden hiç kuşkumuz yoktur...

Günümüz insanı pek az yorar kendini, gönül bağı, gül fidanı, bülbül feryâdı gibi, şiirlerin konusuna ayırdığı mefhumlarla pek uğraşacak vakti yoktur... 

İş, güç sahibi olan ; yoğun çalışma derdinde zamanla yarışırken , daha çok para kazanma hırsında . Görmez gönlünde yetişen geven dikenlerini...

İşi hayal kurmak ve hayal satıcılığı yapanlar ise; keyfindedir fani dünyanın..Düşünce dumura uğramışdır, ebedden yana... Kör ve sağır !...

Meczuba sorarlar :

- Neden gözlerini kapatıyor, kulaklarını tıkıyorsun ? Diye...

Meczub der : - Çok daha büyük hayaller kurabilmek için, gidin başımdan...

Meczubun hayalleri kendisine göre büyük olabilir, ama, şu küçülen dünyanın imarına ve dertlerini çözmeye yetmez !...

Elbette, gerçeğe yakın hayaller kurmak güzeldir... Yarınları düşlemek, plânlamak insanın vazgeçilmezidir.

Kurulan hayal; Gözlem, deney, araştırma , bilim, çağın sunduğu imkânlar, coğrafik özellikler ve milletin taşıdığı değerler le destekleniyorsa, uygulanabilirliği olan bir hayaldir. Ve, yarınları inşâ edecek bir projedir...

Bazan da, çıkar birisi, kurar bir hayal... Kendi adına kurduğu bir hayal olsa, diyeceğiz ki; tercihinde yürüyor, sonuçlarına da katlanır, elbet...

Ama, toplum adına kurar hayali ve sürüklenir kitleler peşinden. Yolun sonu karanlık bir mağaradır, duvarlarında yansır ,debelenen insanların çığlıkları ve gölgeleri...

Kendi hatalarının mahkûmiyetinde kalmak mı, dönmek mi , ikileminde geçer zaman... Yazık olur, zamana...

İnsan bu...

 Bazan da, öğrenir hayatı deneme / yanılma yöntemi ile... 

Fakat, ne pahasına !?...

Sonuçta çok basit bir gerçekle yüzleşecektir: Metodlu ve disiplinli çalışmak. Araştırmak. Bilim ve aklın önderliğinde mütevâzi olmak...

Duygularla davranmak, denenmiş olan olayları yeniden denemek, hırs,ü lüks ve konfor peşinde koşmak insanın , kendi eliyle inşâ ettiği kirli ve karanlık bir mâbed !...

Milletleri, Millet yapan; bireylerin aidiyet duygusu , ortak taşıdıkları değerler ve yüce fikirlerdir.

Küreselleştiğini iddia eden Dünya 'da Ulus devletleri varlıklarını koruyabilmek için; Milliyetçiliği yükselen bir değer olarak teşvik edip, desteklemektedir.

Her ne kadar kapitali elinde tutan Dünya patronlarının hiç de istemediği bir durum olsa da, Milliyetçilik tırmanışını sürdürecektir.

Çağımızın yükselen değeri, Milliyetçilik ne istiyor ?

İstiyor ki; Yetişmiş insan, bilim ve teknolojiyi doğru yer ve zamanda kullanabilsin... Nitelikli bilgi üretebilsin... Hızlı erişim ve iletişimi temin edebilsin... Dünya ve Çevre korumasında uygulanabilir proje üretebilsin ki, yaşanabilir bir Dünya yeniden kurulsun. Doğal kaynakları koruyan bilinçli insan yetiştiren , farkındalık projeleri üretebilsin.

Barış ve huzur ortamının temini için,adalet, dürüstlük ve genel ahlâk ilkelerinden taviz vermeyen insanı yetiştirmek , eğitimin temel ilkesi olsun. Ve, Dünyanın neresinde yaşarsa - yaşasın eğitimli insan iş gücüne sahip çıkılsın...

Çağımız milletleri arasında sürecek bu rekâbet ortamında ;

bencillik, cahillik, tutku, hırs, nefret ve kinlerinin kölesi olmuş, ahlâkı değerleri çürümüş, liyâkat yoksunu ve kör- hayallerinin peşinde koşanların sanırım yaşama şansı olmayacak !...

Saygılarımla...