Tarım ürünlerinde neden dışa muhtacız


 

                Atatürk, “Köylü milletin gerçek ve hakiki efendisidir!.” Sözünü öylesine söylememişti.  Bu günleri görebildiği için söylemişti.

                Savaş Ukrayna’da mı bizde mi belli değil. Her üründe raflar boşaldı, vatandaş da bir güvensizlik paniği başladı.

                İyi de neden?

                Türkiye bir tarım ülkesidir. Ve Tanrı’nın verdiği iklim çeşitliliği ve verimli toprak yapısıyla çeşitli ürünlerin yetiştiği bereketli bir toprağa sahiptir.

                Hem milli hem yerli lafı edip, dediğinin tam tersini yapan AKP, Türk tarım ve çiftçisini yok edip, tarım arazilerinin atıl bıraktı, hatırlıyor musunuz?

                Nijer’de, Somali’de binlerce dönüm arazi kiralanmıştı. Buralarda ne ekiliyor, hangi ürünler Türkiye’ye kazandırıldı bilen var mı?

                Muhalefetin ve konunun uzmanlarına göre, bu kiralama işi karanlıktı. Zira yurt dışına akıtılan paralar, ithalat yoluyla desteklenen yabancı çiftçiler sayesinde; Türkiye’de çiftçi sayısı son 10 yılda %53 azaldı. Ekilen tarım arazilerimiz son 10 yılda % 5 azalırken, 2001-2020 yılları aralığında %12 geriledi.

                Sormayalım mı neden diye?

                2001’de ekilen tarım alanları: 26,5 milyon hektardı. 2020 ye gelindiğinde bu rakam: 23.1 milyon hektara geriledi. Neden?

                Basit bir hesapla 3 milyon hektardan fazla alan ekimden çıkarken AKP, neden gidip Afrika’da neyin tarımını yaptı acaba?

                Bu kiralanan arazileri güya işletmek için Sudan’da bir de şirket kurulmuştu. Bunun sözde % 80’i TİGEM’e, gerisi de Sudan’a aitti.

                Araziyi işletiyor gibi görünen şirketleri açan AKP, işletmeciler ise AKP’li Oligarklardı.

                Ne oldu? Üretim yapıldı mı?

                Elbette hayır.

                Ucuz getirileceği söylenen ürünler, hayaldi.

            Arazilerin kiralanması paravan mıydı?

                Öyleyse ne oldu?

                Hayal ürünlerin yurda getirilmesi için bazı altyapıların yapılması gerekmez miydi?

                Tam da öyle oldu. AKP’li oligarkların önü açıldı. Bölgede yapılan limanların, altyapıların, taşımacılık işlemlerinin işleri kimlere verildi? Elbette AKP’li yandaşlara!..

                Afrika ’da kiralanan araziler üzerinden AKP’li yandaşlara milyarlarca dolarlık rant kapısı açılırken, asil Türk insanı da market, market ayçiçek yağı arıyor ucuza!.

                Çiftçiye yasal hakkı olan tarım desteği verilmezken aynı oyun buğdayda, mercimekte, mısırda, soya fasulyesinde, nohutta da ithalat üzerinden yaşanıyor.

                Sevgili okurlarım, değerli çiftçilerimiz! AKP’nin derdi Tarım mı?

                Derdi tarım olsaydı, önce bizim çiftçilerimizi korur, çiftçiyi tarıma küstürmez, tarım arazilerimizi atıl bıraktırmazdı.

                Tarım ürünlerini markette gören kişiler, tarım bakanı yapılarak yabancılara tavizler verilmez, Türk insanı göbeğinden dışa muhtaç edilmezdi:

                Görülüyor ki ürün kıtlığının en büyük sıkıntısını AKP ve Sn. Erdoğan çekmekte.

                Marketler kolluk güçleriyle kontrol edilmez, enflasyon aşağı çekilmez ki. Kaldı ki yaygın kanaate göre büyük marketlerin çoğu da AKP’li iken. Tohumda da durum aynı; Türk çiftçisi sertifikalı tohum bulmakta da sıkıntı çekiyor. Mazot, gübre, ilaç, sulamada kullandığı elektrik artık çiftçiyi ekemez, üretemez hale getirmiştir.

                Çiftçiye destek bu mudur?

                Son sıvı yağ sıkıntısı gösterdi ki, Türkiye gıda konusunda çok kırılgan bir noktaya gelmiş. “Gözünüzü toprak doyursun, ananı da al git, paramız var ki alıyoruz.” Azarlaması yerine, sıkıntıları dinlemek ve ona göre önlem almak gerekmez mi?

                Samimi bir yurttaş olarak önerim: Tarımda çok acil SEFERBERLİK ilan edilmeli. Kanal İstanbul, uzaya çıkma hayallerimizi erteleyerek çiftçimize ucuz gübre, mazot, ilaç,tohum, elektrik desteği yapılmalı, hububatta, yağlı tohumlarda, bakliyatta dışa bağlı olmaktan ülkemizi acilen kurtarmalıyız.

                Gıda şaka götürmez. Tanrı korusun kıtlık tehlikesi ile karşı karşıyayız. Hani bir sözümüz var ya. “Elden gelen öğün olmaz olsa da vaktinde gelmez” diye

                Kayda değer bir soru: Yetiştirdiği tarım ürünleriyle kendine yeten dünyanın 7 ülkesinden biri iken, neden Tarım ürünlerinde dışa bağlı hale geldik?

                Esen kalınız.

                NOT: Yeni Tarım ve Orman Bakanı V. Kirişçi’nin, “Afrika’da binlerce hektar atıl arazi var” sözü bir talihsizliktir. Bizim ülke de yok mu? Çiftçi toprağa küstürülmemeli. Ne ummuştuk ne bulduk. Tanrı sonumuzu hayreylesin.