Müslümanın uyanış ve inkılabı için: RAMAZAN


Allah (cc) haber veriyor; “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.” Bakara 2/185 

Yaşadığımız her ay, her gün mübarektir. Günleri, ayları kısaca zamanları diğerlerinden değerli kılan onlarda meydana gelen olaylardır. Kur’an Ramazan ayında nazil olmaya başladığından ve içinde bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi bulunduğundan Ramazan on bir ayın sultanı olarak değerlendirilmektedir. 

Ramazan’ın hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayının manevi iklimi Müslümanların hayatlarında köklü değişiklikler yapmaktadır. Ramazan ile Müslüman; iman ve ameli yaşantısının yıllık değerlendirmesini yapar, ibadet ve yardımlaşmada yoğunluk yaşar, istikametinin takvaya uygun olması için gayret gösterir. Bu aya has orucunu tutar.

Oruç, yemeden içmeden ve her türlü nefsani zevklerden uzak durarak kalbin ve bütün uzuvların ibadete katılmasıyla bir anlam taşır. Orucu aç susuz kalarak yapılan bir ibadet olarak değerlendirmemek gerekir. Oruç tuttuğumuz halde yalan söylemekten, haram yemekten, haram ameller işlemekten kaçınmamışsak, salih ameller yerine seyyiat işler ile meşgul oluyorsak orucun farz olmasındaki hikmeti anlayamamışız demektir. Allah Rasulü (sav) “Yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı terk etmeyen kimsenin yemesini içmesini bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhari, Savm, 8.) buyurarak bu konunda bizleri uyarmaktadır. Orucumuzu şekli ve taklidi bir ibadet olmaktan çıkarıp Allah’ın rızasını kazanacak, takva sahibi yapacak, bilinçli olarak yapmanın gayreti içinde olmamız orucumuzu anlamlı hale getirecektir.

Ramazan hayatımızda inkılap yapmalı

Ramazan, hayatımızda köklü inkılapların yeniden filizlenmesini sağlamalıdır. İlk inen ayet ile “oku” emrini veren Rabbimiz ikinci nazil olan ayette ise “kalk ve uyar” emrini vererek eyleme davet etmiştir. Bu emri vahyin ilk muhatabı olan peygamber efendimizle sınırlı anlayıp bugünümüzü ilgilendirmiyor gibi bir yanlış anlayışa düşmemek gerekir. Kur’an okuyan Müslüman, okuduğu ayetlerde rabbimizin kendisine hitap ettiğinin idraki içinde olmalı ve yeni nazil oluyormuş gibi okumalıdır. Böyle olunca bu emirler hem okumamızı hem de okuduklarımızın kendimizde kalmayıp öğrendiklerimizle insanlığın uyanışına vesile olmak, dünyayı yeniden ıslah etmek için uyarma vazifemizin olduğu görevimizin olduğunu hatırlatır. Kendimize okuma ve uyarma görevini ne kadar yapabiliyorum diye sorarak uyanışımız ve hayatımızın inkılabını gerçekleştirmek için Ramazan ayını fırsat bilerek değerlendirelim.

Kur’an diğer kitaplar gibi okunup geçilecek bir kitap değildir. Her bir ayet okuyucusunu Kur’an eksenli bir düşünüş ve yaşayış için inşa eder. Hayatı pasif olarak köşeye çekilerek inziva hayatı yaşama yerine aktif olarak hayatın içinde yer almayı çağırır. Aksiyona davet eder. Aksiyon haline gelmeyen, eyleme dönüşmeyen bir inanç kuru bir fikir olmanın ötesine geçemez.