Tedirgin piyasalar tedirgin seçmenler…


Son günlerde ekonomideki gelişmeleri hepiniz anlık olarak takip ediyor ve yaşıyorsunuz. TL her geçen gün alım gücünü kaybederken, bugün aldıklarımızı yarın alamama endişesi tüm toplumu sarmış durumda.

TL artık tasarruf aracı olmaktan çıkmış durumda. TL ile ancak ve ancak anlık alışverişler yapacağız o kadar. Doların hızına son günlerde Euro da yetişemez olmuşken, kafası karışık piyasalarda yine işler değişti yarışı Euro önde götürmeye başladı. Anlayacağınız para piyasaları geçekten çok karışık.

Öte yandan esnaflara verilecek destek kredileri esnafı hiç sevindirmedi. Geçmişe dönük borçlarını henüz sonlandıramamış, kredi borcunu krediyle kapatma yanlışına düşen küçük esnaf, bu desteklerin kendileri için bir anlam ifade etmediğini dillendiriyorlar. Üstelik kredi alabilmeleri için de bir şeyleri ipotek etmeleri de onları daha da bir çıkmazda bırakıyor.

Merkez bankası %13 ile bankaları fonlarken, bankalar % 17 ile mevduat topluyor. Bir yerde yanlış olduğu doğru. Kredi faizleri de % 40 ile 55 arasında oynuyor. Buna bakarak haksızlık olduğunu söylüyorsunuz ve görüyorsunuz. Enflasyona baktığınızda gerçeğinin yüzde 80 olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Enflasyonun yüzde 80 olduğu bir yerde de yüzde 50 kredi faizi bedavadır diye düşünmez misiniz? Aslında bizim odaklanmamız gereken faiz değil enflasyon. Enflasyon düşünce faizler zaten düşecektir.

Enflasyon almış başını giderken, kiralar da ipin ucu kaçtı. Özellikle Rusya-Ukrayna krizi tüm dünyayı etkisi altına aldığı gibi ülkemizi de önemli ölçüde etkiledi. Özellikle turizm cenneti Antalya başta olmak üzere metropol şehirlerde doğudan gelen göçün yanında, kuzeyden gelen göç de etkisini zehirli sarmaşık gibi göstermeye başladı. Ülkem insanı artık şehirlerin yaşanmazlığından kaçıp köylere göç etmeye başladı bile… durum gerçekten çok sıkıntılı ve vahim. Alınan önlemler ve açıklanan rakamlar gerçeği hiçbir şekilde yansıtmıyor. Bütün bunları yakından yaşayıp görenleriniz ve hatta bu sorunun içinden çıkamayanlarınız vardır. Artık barınma krizi diye yeni bir krizimiz de var. TOKİ kanalıyla şehir merkezlerinden uzak alanlarda yapılan konutlardan yararlanmak için herkes varını yoğunu ortaya koyuyor. Toplum barınma konusunda büyük sorunlar yaşıyor ve bu krizin önüne geçilebilecek gibi de değil.

Piyasalar ve toplum bu kargaşa ve koşturmanın içerisinde hayatın arkasından yetişmeye çalışadursun. Siyasi arenada işler gerçekten çığırından çıktı. Siyasetin dili ağzından çıkanları kulağı duymayan, toplumu tedirginliğe sürükleyen, sonucunun ne olduğu belli olmayan açıklamaları yapan adamlarla iyice bozuldu. O partiden şu partiye kapı kapı dolaşanın kime ne faydası olacaksa devşirme adamlarla sayıyı çoğaltma derdine girdiler. Parti liderleri, partilerinin kapılarını herkese açtılar. Çağrılar havada uçuşuyor.

Bizim işimiz ekonomi. Ekonomi siyasilerin ağzından çıkanlardan çabuk etkilenir. Kirli lafları hiç sevmez. Dengeler hemen şaşar. Bir aşağı bir yukarı olunca halkın kafası karışır ve ne yapacağını bilemez. Onun için siyasiler ağızlarından çıkanlara aman dikkat etsinler. Çünkü 2023 seçim propagandaları, vatandaşın beklentileriyle örtüşmüyor. Vatandaş tedirgin ve iyi bir şeylerler duymak istiyor. Seçim kampanyalarında, yaşadıkları sorunların çözümünde hangi adımların atılacağını, ne kadar sürede çözüleceğini öğrenmek istiyor. Partiler artık birbirlerine yüklenmek yerine, vatandaşın sesine kulak verip sorunların çözümüne açık ve net açıklamalar bekliyor.

Tüm halkın yani seçmenlerin en önemli beklentileri, enflasyon ve pahalılıkla ilgili mücadele yöntemlerinin ne olacağı konusunda yapılacak açıklamaların gerçeğe yakınlığı büyük önem arz ediyor. Vatandaşın alım gücünün nasıl artırılacağı, bunun ne kadar sürede sağlanacağı yönünde önemli beklentileri var. Çünkü ihtiyaçlar arttıkça sorunlarda katlanarak büyüyor ve bu sorunların çözümü çok önemli…

Vatandaşın bir diğer önemli beklentisi vergiler konusunda adil olunması ve az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması yönünde adımların atılması da önemli beklentilerinden sadece birisi. 

Toplum, siyasilerin çatışmacı, ayrıştırıcı söylemlerle değil, uzlaşmacı ve çözüm üreten söylemlerle karşılarına çıkmasını bekliyor. Öte yandan, gelecekte demokrasi vce adalet konusunda endişe duymak istemiyor. Güvende yaşamak için, bu yeni yüzyılda cumhuriyetin nimetlerinden faydalanarak, gelişmiş demokrasi ve hukuk anlayışı içinde yatırımları devam ettirecek, üretimi ve istihdamı artıracak uluslar arası arenada ülkemizin yer almasını sağlayacak projeler bekliyor. Siyasiler artık bu yeni dönemde, toplumu germeden karşılıklı suçlamaların dışına çıkarak, yarına dönük projelerle halkın karşısında olmalılar. Çatışmalar hem topluma hem ülke ekonomisine onarılmayacak yaralar açabilir.