Borcu borçla kapatmak karanlık bir kuyu!...


Ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve işsizlik vatandaşı zora soktu. Ay sonunu güçlükle getiren toplumun büyük bir yüzdesini oluşturan dar gelirli bireyler, borç ödeme sıkıntısı da yaşamaya başladı. Vatandaşın artan borçları muhtarlıklara ulaşan icra bildirimlerine de yansıdı. Muhtarlıklar da icra evraklarıyla doldu taştı.

Alım gücü düşen vatandaş borca sarıldı ancak ödeyemeyince icralık oldu. İcra dosyası sayısı, son 1 yılda eklenen 1 milyon 466 bin yeni dosyayla 24 milyon 53 bine çıktı. Muhtarlıklarda biriken icra evraklarının çoğunluğu adresinde bulunamayanlara ait. Bir de bunun diğer yüzü var ki icra evraklarını teslim alan sayının çokluğunu siz düşünün. Üstelik bu ödenmeyen borçların mahkemelerde sürüncemede kalması da mahkemelerin iş yoğunluğunu artırırken, alacaklıların çoğu mahkeme masraflarından dolayı astarı yüzünü geçti deyip davalarından vazgeçenler bile var.

Ülkemizde son zamanlarda alacak verecek davaları sayısı gözle görülür biçimde artarken, mahkemelerin bu davaları kısa yoldan çözüme kavuşturmaları yapılacak en doğru çalışma olacaktır. Bu çalışmayla hem mahkemelerin yükü hafiflemiş olacak, hem de alacaklı ve borçlu arasında arabulucularla borçlunun borcunu daha kolay ödemesi için çözümler geliştirilebilecektir.

Bakınız hemen hemen birçok haberde alacak verecek meselesi nedeniyle kişilerin birbirlerinin canlarına kastedtiği, cinayetlerin işlendiğini görüyor ve duyuyorsunuz. Durum gerçekten çok can yakıcı bir hale geldi. Toplumun alım gücü düştükçe enflasyon yükselmeye, ihtiyaçlarını gideremeyen vatandaş da borcu borçla kapatma lüksünü yaşamaya başladı. Bankaların kara listelerinde ki sayılarda hiç yadsınamayacak kadar çoğaldı.

Öte yandan seçim atmosferinde vaadler havada uçuşurken, üstelik seçim çalışmalarının odağına HDP gibi hiç hazetmediğim ve melise girmelerine zamanında karşı çıktığım terör yandaşlarının oy uğruna kıymete binmesine de hiç katlanamıyorum. Her neyse biz siyasete bulaşmayalım başımız ağrımasın.

Asgari ücretin bu kadar düşük olduğu, en düşük emekli maaşının 3500 lira olduğu günümüzde geçim derdine düşen vatandaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından çıkacak sözlere kilitlenmiş durumda. Yılbaşını iple çeken millet, yapılacak zamların hatırı sayılır bir güzellikle kendilerine gelmesini bekliyor. Ne de olsa seçim yaklaştı ve iktidar kesenin ağzını açacak düşüncesi yoğunlukta… Cumhurbaşkanı Erdoğan,”halkımızı, insanımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz. Onları memnun edeceğimiz ve sevindireceğimiz haberleri kendilerine en kısa zamanda vereceğiz” dese de endişeli bekleyiş sürüyor.

Geçen hafta ki yazımızda belirttiğim yükselen emlak ve kira fiyatları, alım gücü düşen halkın yaşamsal ve temel ihtiyaçlarını gidermesini zorlaştırıyor. Bu duruma TOKİ binlerce konut yapmasına rağmen çözüm olamadı. Bir yıl öncesinde konutlarının kurası çekilenlere hala anahtarları teslim edilmedi. Üstelik bu konutlardan yararlanmak isteyen ve elindeki küçük birikimini de peşinata yatıranlar hayal kırıklığı yaşıyorlar. Amaçları hem ev sahibi olabilmek hem de kira öder gibi evin taksitlerini tamamlamanın yaşamlarını kolaylaştıracağını düşünmeleriydi. Sorun büyük ve borçlanmanın giderek arttığı günümüzde çıkmaz sokakta kalanların işin içinden çıkamayacaklarını düşünmeye başladım.

Değerli okurlarım borcu borçla kapatmanın ne kadar yanlış olduğunu yaşayarak öğrenmişsinizdir. Evet, insan ihtiyaçları sınırsız ve sonsuz. Ancak borçlanmayı artırmanın yerine ihtiyaçları ertelemeyi düşünmeniz sizin yararınıza olacaktır. Temel ihtiyaçları baz alarak, hane bütçenizi doğru planlamayı yaparak açıklarınızı büyütmeden sürdürebilirsiniz. Mutlaka her insanın o ay yapacağı harcamalara ekstra bir yük getirecek durumlarla karşılaşılabilir. Fakat bu durumlar bütçenizi karanlık bir kuyuya düşürecek büyük sıkıntılar olmayacaktır. 

Her zaman söylüyorum. Cebinizde olmayan parayı mümkün olduğunca harcamamaya dikkat edin. Küçük açıkları banka kartlarınızın borç hanelerini büyütmeden çözmenin yollarını arayın. Borcu borçla kapatarak, hacze düşmenin mahkemelerde dolaşmanın, borçların faizlerini ödemekle ömrü tüketmenin anlamı yok.