SDAT ve stratejik göç


Konya’mızın seçkin üniversitelerinden olan Selçuk Üniversitesi’nden bazı öğrenciler: SDAT diye bir topluluk oluşturmuşlar. Açılımı: Selçuk Üniversitesi Stratejik Düşünme ve Araştırma Topluluğu.

 Öncelikle bu gençleri kutluyorum. Kendilerine başarılar diliyor ve alınlarından öpüyorum.

 Bu gençler topluluğu, ülkenin bu Sessiz İstila ya da Stratejik Göç sorununu konuşmak üzere Sn. Hande Karacasu’yu davet etmişler.

 Gel gör ki, üniversite yönetimi bu konuşmaya sıcak bakmayarak üniversite de yapılmasına izin vermemiş. Bunun üzerine konuşma: 01.12.2022 günü Türk Ocakları salonunda yapıldı.

 Sevgili okurlarım! Ülkemiz ağır ekonomik koşullarla boğuşurken, demografik yapımız da sessiz ce değiştirilmektedir.

 Konuşmacı, yüreği Türklük diye atan genç bir Türk kızı Hande Karacasu Hanım Efendi idi.

 Konu stratejik göç, yani bize ümmet, ensar, muhacir diye yutturulmaya çalışılan, kimin nereden ne kadar ve niçin geldiği belli olmayan MÜLTECİLERDİ:

 Hande hanım, bunun bir ensar, muhacir meselesi değil; birilerinin tasarladığı ve stratejik sonuçlarının beklendiği bir planlı göç olduğuna vurgu yaptı.

 Madem bunlar sığınmacı, madem bunlar iç savaştan kaçtılar da İstanbul’da, İzmir’de, Bursa’da, Antep’te nasıl ev alıyorlar, iş yeri açabiliyorlar?

 Neden İstanbul’un en modern cafelerini, modern şekilde döşeyip işletebiliyorlar?

 Gaziantep ayakkabı sanayisi, Suriye’nin kuzeyinde bulunan bir örgütün elindedir. Eğer siz Gaziantep’te bir ayakkabı imalatı yapacak olsanız bu örgütten izin almak zorundasınız.

 Soruyorum bu insanlar bu parayı nereden, nasıl buluyorlar. Bu yetkiyi kimden, nasıl alıyorlar?

 Uyuşturucu ülkemizde neden yaygınlaştı?

 Bu sığınmacılar, bir yerde de uyuşturucu taşıyıcısı konumundalar.

 Şu an Türkiye’de kaç mültecinin olduğunu inanın devleti yönetenler de kesin bilmiyorlar.

 Türkiye’de bu insanlar, bazı olanaklardan yararlanmaktalar. Kim bilir belki de bu olanakların bir kısmını ilk kez burada görmekteler. Aşırı derece de çoğalmaktalar. Üreme hızları binde 5,1 seviyelerinde.

 Benim şehrimde aile hekimliğinde iki yabancı doktor çalışmakta. Bizim Türk doktorlar, “Aman kendi hastalarına kendileri baksınlar” noktasına gelmiş konumdalar.

 Okullarda eğitim çatallaştı. Suriyeli çocukların uyumu için yoğun bir gayretle eğitim yapılmak isteniyor. Öyle görünüyor ki, hükümetin bunları gönderme gibi bir derdi yok. Entegrasyon adı altında; siz Türkleri entegre etmekteler.

 İş yerinizde çalıştırdığınız mültecinin ister istemez, önce dilini sonra da kültürünü öğrenmek durumunda kalıyorsunuz.

 Yalan mı, yanlış mı?

 Önümüzde bir Dombas örneği var.

 Bu insanlara 250 bin dolar karşılığı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı veriyorsunuz. Bu insanlar yarın ya da öbür gün, “Biz referandum istiyoruz ve sizden ayrılmak istiyoruz” derlerse çözüm nedir?

 Soru-cevap kısmında da çok stratejik sorulara içtenlikle, stratejik cevaplar verdi.

 Daha pek çok önemli konuya dikkat çekti Hande Hanım. Kendilerini kutluyorum.

 Konuşmanın sonunda topluca Başkomutan G. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, “GENÇLİĞE HİTABESİ” nin okunması salonda tüyleri diken diken etti.

 Esen kalınız.