Türk seçmeni, ekonomik, sosyal olarak bunalmıştı. AKP ve Sn. Erdoğan’a alternatif arayışındaydı. Derken altılı masa oluştu. Altı ayrı programlı, altı ayrı parti bir amaç ve ideal için toplandıklarını söylemişti.
Türk insanı, bir umut olarak bu birlikteliğe sıcak bakmış, bunları demokrasinin ve özlemi çekilen birlikteliğin nedeni görerek görmüş ve ümitlenmişti.
Altılı masanın iki büyük paydaşı CHP ile İYİ PARTİ bu birlikteliğin lokomotifi idiler.
CHP’nin lideri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu, her konuşmasında “masadan bir lider bile benim adaylığıma karşı çıkarsa olmam” derken; İyi Parti lideri Sn. Meral Akşener’de:” kazanacak bir liderle gireceğiz ve kazanacağız” vurgusuyla gündemde idiler.
Geçmiş seçimlere baktığımızda, Sn. Erdoğan’ın seçimlerini “Bay Kemal” üzerinden yaptığını net olarak görürüz. Sn. Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğüne tek söz edilemez. AKP yıllardır bu konuda dişe dokunur bir belge ortaya koyamadı. Bulsalardı Kemal Beyi duman ederlerdi.
Okumayan ve irdelemeyen cemaat ve tarikatların sözüne inanan, azımsanamayacak bir seçmen kitlesi de ülkenin yadsınamaz gerçeği ki bu kitle rahmetli İnönü’nün asker kaçağı olduğuna inana bir ketledir. Sn. Akşener, bu endişe ile “Kazanacak bir aday” sözünde inatla durmaktaydı.
Sevgili okurlarım! Yaşım itibarıyla şunu kesinlikle söyleyebilirim ki seçim, anketlerle değil sahada kazanılıyor.
Sahanın durumu da belli!.
Sn. Kılıçdaroğlu, neden kendi adaylığında ısrar etti? Varsayalım kazanmadı, sonuçlarını kestirebiliyor musunuz?
Gelelim diğer partilere. Eğer bir ittifak yapmasalar hangisi TBMM’ne girebilir? Karamollaoğlu mu, Uysal mı, Davutoğlu mu, Babacan mı? Acaba bunlarda İyi Parti’den bilemediğimiz sayıda vekillik istemiş olabilirler mi? Meral hanım bunlara da hayır demiş olamaz mı?
Bu liderler, CHP listelerinden hangi bölgelerde hangi CHP’linin önünde aday listelerinde yer alacaklar ve kaçar adet?
Acaba Sn. Kılçdaroğlu, nasıl bir söz verdi ve CHP seçmeni bunu nasıl karşılayacak? Sn. Kılıçtaroğlu, seçimi kazanma adına umarım yanlış hamleler yapmaz.
50+1 sorunu ve engeli kimlerle nasıl aşılacak? Bu oran nasıl bulunacak?
Ben Sn. Akşener’in daha yumuşak bir üslup kullanmasını isterdim. Şunu da teslim etmek gerekir ki, altılı masanın en rahat olmayan lideri Sn. Akşener idi. Çünkü tabanda da büyük bir baskı altındaydı.
Siyasette köprüleri atmak pek hoş karşılanmıyor. İyi Partili pek çok seçmenin de benim gibi düşündüğü kanaatindeyim. Sn. Akşener’in bir B planı da yokmuş gibi. Ne Sn. M. Yavaş, ne E. İmamoğlu ateşten gömlek giymeye yanaşmadılar.
İyi biliyorum ki, İyi Parti’nin kurucu üyelerinden pek çok arkadaş ilk gün, moral çöküntüsü ile partiden istifa ettiler.
Sevgili okurlarım! Birlik ve beraberliğe zarar vermeyecek bir yazı yazmaya çalıştım. Vakit erken, siyasette 24 saat çok büyük bir zaman dilimi! Bu durum Sn. Erdoğan’ın işine yaramış olabilir de, olmayabilir de? Sn. Akşener’in partiyi, nereden nereye nasıl taşıdığını da hepimiz biliyoruz.
Sn. Kılıçdaroğlu yumuşar mı, Sn. Akşener masaya döner mi, ortak akılla bir çıkar yol bulunur mu? Sanırım 5-10 gün içinde göreceğiz. Seçim sonrası CHP ile İYİ PARTİ koalisyon yapmayacaklar mı? Onun için, her laf ve tavır ölçülüp biçilerek söylenmeli/konulmalı diye düşünüyorum. Cumhur İttifakında da cumhurbaşkanlığı net değil. Sn. Erdoğan’ın 3. Kez adaylığı tartışmada. YSK, ne diyecek muamma!
Özetle şunu diyebilirim siyasetçiler: verdikleri ya da söyledikleri sözün arkasında asla durmuyorlar. Onun için de siyasi partiler; “İYİ AHLAK DERNEKLEERİ” değiller.
Bizde solcular tam solcu. sağcılar tam sağcı, milliyetçiler tam milliyetçi, liberaller tam liberal, siyasal İslamcılarda tam Müslüman olamadıkları için bu badireleri milletçe yaşamaktayız. Bir türlü Türk olamadık gitti.
Görklü Tanrı’dan dileğim asil halkım ve demokrasimiz kazansın. Elbette son sözü asil Türk seçmeni söyleyecektir. Onun tercihine saygılı olmak bir yurttaş vazifesidir.04.03.2023
Esen kalınız.