Kur'an'ı Tilavet Ediyor muyuz?


Kur’an-ı Kerim dünyanın en çok okunan kitabı olmasına rağmen maalesef okuyanları tarafından da en az anlaşılan bir kitabıdır.

Dünyanın hangi ülkesine hangi beldesine giderseniz gidin Kur’an hafızlarını görürsünüz. Kur’an okuyanlarını görürsünüz. Kur’an nazil olduğu andan itibaren hem sözlü olarak hıfz edilerek korunmuş hem de yazlı olarak kitap halinde günümüze kadar tahrif olmadan gelmiştir. Müslümanlar tarafından büyük bir arzu ile haftalık, aylık veya yıllık olarak dünyanın her tarafında Kur’an hatimlerinin yapıldığına şahit olursunuz. Hristiyanların ve Yahudilerin de kendilerince kutsal saydıkları bir kitapları var; Tevrat ve İncil. Bunlar orijinal hali ile muhafaza edilemediğinden tahrif edilmiş olarak günümüze gelmişlerdir. Tevrat ve İncil’in hafızları yoktur, okuyucuları vardır. 

Kur’an’ın ezberlenmesinde ve çokça okunmasında Allah Resul’ünün (sav) okuma ile ilgili teşvikleri ve Rabbimizin Kur’an okuma ile ilgili ayetleri etkili olmuştur.

Allah (cc) buyuruyor:

“Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.” (Müzemmil 73/4)

“Şüphesiz, Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.” (Fatır 35/29)

Kur’an ya kıraat şeklinde tarif edebileceğimiz şekilde manasını, emir ve yasaklarını düşünmeden teberrüken okunur. Veya dura dura düşüne düşüne Müzemmil suresinde belirtildiği gibi tertil üzere okunur.

Yüce kitabımız Kur’an’ı kıraat olarak mı yoksa tertil üzere mi okuyoruz. 

Bir kelâmı ve özellikle Kur’an’ı okumayı ifade eden tilâvet; “Kur’ân-ı Kerîm’i hem okumak hem de emir ve yasaklarını, teşvik ve uyarılarını hayata geçirmek suretiyle Allah’ın kitabına uymak” şeklinde tanımlandığı gibi “mânasını anlamak ve gereğince davranmak üzere onu tecvid ve tertîl üzere dikkatlice okumak” şeklinde de tarif edilir.

Tilâvet kıraatle eş anlamlı gibi görünse de bazan okumak, bazan da uyarılarına uymak suretiyle “Allah’ın indirdiği kitabı izlemek” mânasına geldiğinden her tür okuma için kullanılan kıraate göre daha özel anlam taşır; bu bakımdan her tilâvet kıraattir, fakat her kıraat tilâvet değildir.

“Kendilerine kitap verdiğimiz ve onu hakkını vererek okumakta olanlar var ya, işte kitaba iman edenler onlardır; ama her kim onu inkâr ederse işte asıl kaybedenler onlardır.” (Bakara 2/121) ayetini müfessirler; okunan ilâhî kitaba uymak, onunla hakkıyla amel etmek, helâlini helâl, haramını haram kabul etmek, muhkemiyle amel edip müteşâbihine iman etmek, inzâl edildiği gibi okumak, kastedilen mânanın dışında başka bir şekilde yorumlamamak, mânasını düşünerek tane tane, hakkını vererek, huşû içinde tefekkür ve tedebbürle okumak şeklinde yorumlamıştır.

Yüce kitabımızı okuyuş tarzımızı bu yorumlara göre yeniden değerlendirmeli okuyuşumuzu kıraatten tilavet seviyesine çıkarmaya gayret göstermeliyiz. Kur’an-ı Kerimi tilavet üzere okursak anlaşılmasını da sağlamış oluruz. Kur’an’ı anlamak, yaşamak ve hayatımızda etkili olmasını istiyorsak okuma alışkanlıklarımızı değiştirmeli ve tilavete uygun bir okuma disiplini geliştirmeliyiz.