Sinan Oğan'ı eleştirmek


                                            14 Mayıs seçim sonuçları oldukça düşündürücü idi.

 Dünyada eşi benzeri olmayan: bu kaygılı durum, Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemidir.

 Ne üzücü ki bu sistem aslanı, fareye muhtaç eylemiştir. Eylemiştir ki, Sn. Erdoğan bile bu sistemin yeniden düzenleneceğini söylemektedir.

 Yıllarca, “Biz koalisyonlar dönemini kapattık” diye övünen Erdoğan, Türkiye genelinde 170 bin oyu olan Hüda-Par’a muhtaç oldu ve onca eleştirilere karşın listesine almak zorunda kaldı.

 Pek çok düşünür ve görevlinin, domuz bağı denen sistemle öldürüldüğü Hizbullah’ın siyasi devamı olduğu iddia edilen Hüda-Par’ın dört adayını, AKP listelerinden vekil olarak TBMM’ne soktu.

 Ayrıca her iki ittifakta yer alan ve Türkiye genelinde ancak % 1, 2 en fazla 5 oyu olan pek çok parti de bu listelerden TBMM’ne girmiş oldu.

 Bütün bunların gerekçesi 50+1 olan Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sonucudur.

 Ayrıca bu sistem, tarafsız olması ve ülkenin 85 milyon vatandaşını kucaklaması gereken Cumhurbaşkanının, bir partinin genel başkanı olması, çok tartışılan bir konudur.

 Sen, ben biz şimdi nasıl benim cumhurbaşkanım diyebileceğiz? Partisinin genel başkanı olan cumhurbaşkanı, muhalefeti haklı olarak suçlamak zorundadır; kazanabilmesi için.

 İki adaydan Sn. Erdoğan: 49.52 oy, Sn. Kılıçdaroğlu: 44.88 oy aldı.

 Her iki aday da kazanabilmek için gökte uçan sineğin oyuna bile muhtaçlar.

 Durum bu olunca; 5.2 oy alan Sn. S. Oğan’a oy veren seçmeni kazanma yarışına girildi.

              Sinan Oğan'ın pazarlık yapması her iki ittifak tarafından da eleştiriliyor.  

              Sizce bu eleştiriler haklı mıdır?

 Bence eleştirmemiz gereken S. Oğan değil, seçimi bu şekilde kilitleyen sistem olmalı.

 Görüldü ki bu sistem, demokrasiye, adaylara, laik sisteme zarar verecek konumda.

 Onun için 28 Mayıs’ta seçimi kim kazanırsa kazansın, derhal “DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEME” geçilmeli ya da geçmenin yolları hazırlanmalıdır.

İşe bu yönünden bakarsak; Sn. S. Oğan'ın yapmış olduğu teklifler, bugünkü sistemin getirmiş olduğu yasal çerçeve içinde yasal haktır. Kimi destekler, hangi şartlarda destekler onu bilemem. Ahlaki olup olmadığı tartışılır.

 Bu hakkı nasıl kullanıp kullanmaması, etik midir değil midir o da kendi hür iradesine bağlıdır.   

Pek çoğunuz Sn. Oğan’a kızabilir. Haklı da olabilirsiniz? Endişeleriniz de haklıdır, katılıyorum.

Ama Sn. Oğan, bize bir gerçeği gözler önüne serdi. Değerlendirmenizi isterim.   

İşe birde şu yönden bakmanızı isterim; Sinan Oğan'ın yerinde bir HDP'li ya da, bir Hüda-Par'lı olabilirdi.    

Olamaz mıydı?

Daha da vahimini söyleyeyim: Yurdumuza kaçak olarak gelen ve sayılarının 10 milyonun üzerinde olduğu söylenen ve ne kadarının vatandaşlık aldığı kesin bilinmeyenlerin, kurabileceği bir partinin adayı da olamaz mıydı?      

Bunların pazarlık yapabileceği, hatta Cumhurbaşkanı yardımcısı olabileceğini de bir düşünün!?

Düşünün ki ülkenizin, torunlarınızın geleceği için; bu ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı” sisteminden kurtulup bir an önce: “Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter” siteme geçmemiz gerekmektedir.                                                                Sn. Oğan’ın pazarlık işini bırakıp, bu anlattıklarımı düşünerek; Oyunuzu ona göre kullanın!.    

 Oy kullanmayacak olanlar, sandığa küsenler bu durumu, lütfen geleceğimiz için bir daha düşünsünler!.. Son pişmanlık, dizleri dövmek, ellerim kırılsaydı demek hiçbir şeyi düzeltmez.

 Esen kalınız. 

 NOT: Yazı 19.05 2023 de yazılmıştı. S. Oğan efsanesi de böylece bitmiş oldu. Demek ki O’nun da Rusya’da ya da Azerbaycan’da mal- ticaret ilişkisi olmalı. Demek ki siyasetçilerin geçmişi tertemiz olmalı diye düşünüyorum. Ülkücüler sürme akılı değildir. Göreceksiniz gereğini yapacaklar.