'Dört mevsim incelik!'
BİLGE YILMAZ

BİLGE YILMAZ

'Dört mevsim incelik!'

26 Ekim 2020 - 08:57 - Güncelleme: 26 Ekim 2020 - 09:10

Bu bir fiziksel incelik ve diyet yazısı değildir...

Bizim işimiz ruhla, tavırla, düşünce ve konuşmayla... Bu bağlamda günün konusu saygı...

Evrende yalnız mıyız bilemem ama dünyada yalnız değiliz. Aynı göğün altında aynı toprağın üstünde birlikte yaşadığımız insanlar ve diğer canlılar var. Hadi birbirimize dünyayı dar ediyoruz, sığamıyoruz bir türlü. Yetmiyor, yaşadığımız dünyaya da zulmediyoruz tabi içindekilerle beraber. 

Başlıkta dört mevsim dedim ama bu gidişle iki mevsim yaşayacak ülkemiz. Her mevsimi ayrı güzelken, havası bile insanına uydu güzel ülkemin. Soğusam mı soğumasam mı, azıcık ısınıyım da sevinsin garipler, yok yok pembeleşinceye kadar kavurayım... Şaka bir yana, mevsimler bu denli değişken olunca önce kendi adımıza endişeleniyoruz. Hastalanmaktan korkuyoruz. Hele ki pandemi sürecinde bir de grip olmayalım aman daha da kötü olmasın hâlimiz diyoruz.

Peki dünyamızı güzelleştiren diğer canlılar için de endişeli miyiz? Meyveyi, sebzeyi tarlada, bağda, bahçede don vurur mu? Ki bu durum üretici için de tüketici için de sorundur. Birinin emeği, diğerinin artan fiyattan bütçesi zarar görecektir. Ya da yangınların olması, hava şartlarının da durumu aleyhte etkilemesi... Yakın zamanda yaşandı malum, canımız acıdı...

Bir de hayvan adı verilen ve dünyayı güzelleştiren canlılar var. Onlar için endişeli miyiz? Canlarına, hayatta kalma, beslenme, barınma haklarına saygı duyuyor muyuz? Bizler gibi ifade edemiyor olmaları onların duyguları olmadığı anlamına gelmez. Kendilerine karşı tutumun farkındalar kuşkusuz. Yaradan, “ onlar benim dilsiz kullarımdır “ diyor. Denir ki, hesap günü boynuzsuz olan boynuzlusundan hakkını alacak. İlahî düzen bu kadar hassasken beşeri düzenin lafta olması korkutuyor insanı maalesef.

Zulme, işkence ve tecavüze uğrayan hayvanlar var. Bu anlaşılabilir, kabul edilebilir bir durum değil. Mide bulandırıcı, hatta insanı kendi türünden tiksindiriyor böyle haberler.

Yine de nefes aldığımız sürece umut hep var olacak. Bu yüzdendir ki can dostlarımız için güzellikler, incelikler yapmak insan olduğuna inanan herkesin bilinçli tercihi olacaktır. Görev bilinciyle iyilik yapılmaz çünkü. İçten gelmeli...

Binalarla dolu olan şehirlerimizde, balkonlarımızı süsleyen saksılarımızın birine yem ve su koymak çok zor olmasa gerek. Kuş cıvıltıları yaz, kış size iyi gelecek. Artan yemekleri, aşırı yağlı ve baharatlı olmadığı sürece, çöpe sıyırmak yerine sokakta dolaşan kedinin, köpeğin ulaşabileceği bir yere konulsa mesela... Hani hep deniliyor ya, kapınızın önüne bir kap su, bir kap yemek koyun diye. Masraflı şeyler değil bunlar. Çok güzel yürekli insanlarımız var, atıl malzemelerden yuva bile yapıyorlar. Belediyeler sokak hayvanları için evler koyuyor sokaklara. Çok mutlu ediyor böyle ince düşünceler...

Merhamet o kadar insani ve engin bir duygu ki. Ruhu sarıp sarmalayan ve zerafetiyle sizi incecik yapan, her daim huzurla dolduran bir duygu...

Dilerim insan olduğumuzu unutmadan, merhamet, zerafet, saygı ve sağduyu ile dolu bir ömrümüz olsun... Yarınlara umutlarımız olsun... Gelecek nesillere kaygı ve kaos yerine huzur bırakalım...

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar