Reklam
  • Reklam
Değişen Kültür...!
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Değişen Kültür...!

14 Mayıs 2020 - 14:03

Bir sahur vakti ünlü yazarlardan Cemil MERİÇ' i düşünüyorum.

30 'lu yaşlardan sonra bakış açımı ve ruhumu derinden etkileyen eserleri ile sıkı bir dostluk kurduğum yazarımız , Diyor ki;

" Çok yorgunum... Asırlara değil sana seslenmek istiyorum..Şöhretten ve ebediyetten bana ne...! İstiyorum ki; bütün yazdıklarımı ve yazacaklarımı SEN OKU...!!!"

Hani derler ya, HER ŞEYİN SONU, BAŞLANGICA DÖNÜŞTÜR...!

 İnsan hafızası yaşadığı sürece sürekli bilgi ve gözlem biriktirir. Yeni bilgilere ulaştıkça eski bilgiyi unuttuğumuzu zannederiz..

Oysa ki, O bilinçaltımızın bir köşesinde hatırlanmayı ve yeniden vücud bulmayı beklemektedir... Bir obje, bir çiçek, yürünen yol, bir yıldızdan kopan meteor taşının geceye saçtığı ışık; sizi götürüverir yıllar öncesinin yaşanmışlıklarına ve bilgilerine... Ve bu günümüze daha bir anlam katar, ışık tutar... Değişerek ve gelişerek durmadan ileriye akan hayat bazan ansızın ters yüz olur... Bu gel-git li yolculuk, fırtınalı denizlerin azgın dalgaları ile boğuşurcasına yorar bizi... Yorgun ve  çaresizce sürükleniriz sığ bir limana... Bilmediklerimizi öğrenerek, gönül sızısı ile iz bırakarak anılara...

Günümüz insanına şöyle bir bakıyorum; beraber yürüdüğü yoldaşını ve çevresindekileri boş bir kase gibi görüp; sürekli onlara nasihat, eleştiri, emir ve dayatmalarla bilgi aktarımında bulunma ve kendi doğrularının üstünlüğünü savunmada... Oysa ki bizim amacımız zihinlere ışık tutmak, var olan cevheri alevlendirecek bir kıvılcım vermektir..

Dost, "Dost cemâlinde görür sinesinde taşıdığı Nur'un aydınlığını.."

Acaba sürekli öfke ve hakaretle insanları bunaltanlar sinelerinde ne taşır..?! Unutulmamalıdır ki, her insan bir kıymettir ve yaratılışı gereği kendisine verilen görevleri yapmaktadır.. Tabii ki insanlığın ve doğanın  katli için uğraşanları ayrı tutmamız gerekir...

Ben onlara insan diyemiyorum....

Kendisini yetiştiren insan; medeni toplum içerisinde verilen imkân ve doğru tercihleri ile her zaman bir üst konuma yükselişi hak  eder.. Zira emek ve alınteri vardır.. Yürünecek bir hedef vardır...

İnsanoğlu tarihinin başlangıcından beri sürekli "VAR OLANI" arayış çabası ile bir çok medeniyet kurmuş, toplumların ve milletlerin hafızasında büyük bir  kültür biriktirmiştir...

Tıpkı insan bilinçaltında saklanan bilgiler gibi toplum hafızasında da bir bilinçaltı vardır. İnanç sistemi, duyguları, adetleri, gelenekleri, ağıtları v.s. Bu birikimlerin oluşumunda; yaşanılan coğrafya, çevre faktörü, iklim, siyasi ve sosyal yapı, ekonomi ve üretim, kontrol edilebilir tüketim alışkanlıkları, sanayileşme ve teknoloji ürünlerinin kullanımının yönetilebilirliği büyük etki sağlayacaktır.. Böyle sistemli ve kontrollü bir kültür oluşturmak maalesef mümkün değil. Kültürler arası etkileşim ve sürekli değişen sosyo- ekonomik yapı bize koruma alanı içerisine alınmış bir kültürü sunmaz, aksine kültür yayılmacıdır,  nesilden nesile aktarılandır.

Bu durumda Milli Kültürümüzü nasıl oluşturacağız...?

Bilinmelidir ki; toplum hafızasına kaydedilen kültür yok olmaz..! Kullanılabilirliğini yitiren bazı unsurları unutulmuş gibi değerlendirilse de, o toplum bilinçaltında VAR olmaya devam edecektir.  Öyle bir an gelir ki; değişen kader çizgimiz gibi değişen ve erozyona uğrayan KÜLTÜR toplum bilinçaltındaki eskiyi gün yüzüne çıkarır... Ve deriz ki;  her şeyin sonu, başlangıca dönüştür.

Tıpkı dalları kesilen, gövdesi yaralanan bir ağacın, köklerinden aldığı kuvvetle yeniden filizlenip, dal verip boy atması gibi.

Bugün köklerimizden kuvvet alma günü. 2020 yılı öncesinde ve şimdi devam edip giden terör belası, doğal afetler ve COVİD-19 adlı tanımlanamayan Virüs belâsı; milletimizi derinden yaralamış ve yormuştur. Bu virüsün verdiği zarar, sarsıntı, ızdırap ve acıları birlikte yaşıyoruz.. Çilemiz ortak paydamız oldu. Sonucunun ne olacağı konusunda bir fikrimizin olmadığı bu 100 yılın salgınında birey olarak hepimize büyük sorumluluk ve görev düşüyor. Bildiğimiz tek şey dünya insanı durdu.. Çaresizliğin, çaresini arıyor. Çalışma hayatı durdu. Ancak tüketim durmadı artarak devam ediyor..! Hayata tutunabilmek ve ayakta kalabilmenin ortak amaç haline geldiği bugünlerde yapabileceğimiz en doğru davranış, önerilen tedbirleri uygulamaktır. 2- 3 aylık bir süre içerisinde asrın Virüsünün getirdiği yeni durum, yeni bir kültür oluşumuna da alan açmış oldu. Dünya Ülkeleri ile birlikte düşünme, tedbir alma, geleceği birlikte Plânlamak, beraber yürüme ve ortak karar alma gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. Dünya ne kadar küçük, mesafeler ne kadar kısa imiş.

Anladık...!!!

Hani dedim ya Milli Kültürümüz...!

İşte tutunacağımız tek dal.. Bir ve beraber olarak tüm değerlerimize sahip çıkarak yeniden dirilircesine Milli Kültürümüzü koruyup yaşatacak olan bizleriz. Tabandan başlayan bu gayret Milleti yöneten en üst konuma kadar yansıyacaktır...

Yeniden yapılanma sürecine girdiğimiz bu iklimde zaman zaman geçmişle bu günü buluşturarak; yarınların hayalini kurgularken sizlere selâm vermek istedim.

Selâm dedim ya; bu konuda bir kaç cümle ilâve etmek istiyorum. Her milletin kendine has bir selâmlâşma biçimi vardır. Yoğun iletişim ve kısalan mesafeler kültür etkileşimini de hızlandırdı. Yabancı kültürlerin etkisi ile değişip şekilden şekile giren selâmlâşma alışkanlıklarını UNUTUN gitsin...! Neleri unutmamız gerektiği araştırma konusu olabilir, biz neler yapmalıyız konusu üzerinde düşünelim. Bu konuda ben gücümü çok eskilerden alıyorum. Artık 2 ay öncesinde olduğu gibi hiç kimse ile tokalaşıp, kucaklaşamıyorum. Aramıza adına sosyal mesafe denen bir garip ayrılık girdi.

Karşılaştığımız dostlarımızla sağ elimizi kalbimizin üzerine koyarak, gönlümdesin demek; büyüklerimizin elini öpmek yerine iki elimizi göğsümüzün altında bağlayıp , öne doğru hafif eğilip zarif bir tavırla, - sizi seviyorum, saygı duyuyorum demeyi tercih edeceğiz.  Şu davranışlardaki zarafet ve asaleti düşünebiliyorsunuz şüphesiz...!!!

Orta-Asya 'nın çocukları ve Kayı Obası torunları bizlere de bu yakışmaz mı..?!

Kültürümüz zorunlu olarak değişiyor, yaşadığımız olağanüstü günler; bize eski alışkanlıklarımızı, geleneklerimizi ve inancımızı yaşamamız gerektiğini kafamıza vura vura öğretecek...

Yukarıda da dedi ya..

Sağ elimi kalbimin üzerine koydum.  Gönlümdesiniz, sevgi ve saygılar...

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Ali GÜNAYDIN
    3 yıl önce
    Harika bir değerlendirme olmuş. Tebrik eder, devamını bekleriz.

Son Yazılar