Değişim Kasırgaları Eserken...
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Değişim Kasırgaları Eserken...

12 Şubat 2021 - 12:21

" Herkes Dünya' yı değiştirmek istiyor, ama kimsenin kendini değiştirmeyi düşündüğü yok !..."

DOSTOYEVSKİ

Nostaljik bir takıntı olarak kültürel yapının,  siyasi yapıya  baskı  uygulandığından  ve  onu zorladığından söz etmiştik.

 

Değişen dünya da , siyasi yapının  da ülkeden ülkeye farklılıklar göstererek ,

kültürel yapıya direnç göstermesi ve onu kontrol altında tutması kaçınılmaz olacaktır.

Siyasî yapı, yönetim ve denetimi elinde tutarken elbette başarılı olmayı hedefleyecektir. 

Çağın kendisine sunduğu yeni değişim ve gelişim stratejileri eski geleneğe dayalı yönetim anlayışını değiştirmeyi zorunlu kılacaktır.

 

Her ne kadar süreklilik arzeden kültürel yapıyı kullanmayı ihmâl etmesede , küreselleşen dünyada rekâbet gücünü elinde tutabilmek için yeni argümanları kullanmak zorundadır.

Güçlenen kapitalizm ve siyasi yapı; kendisine görev veren halkı, günümüz de , bireyselliğe oturtur.

Bireyi geliştirmek, milli gelirden payını artırmak, onu verimli ve üretken hale getirmek, ana gayedir... 

Üretken ve yetişmiş bireylerin oluşturacağı yeni bir kitle kültürünü tanımak  da hedefleri arasındadır.

 

21.Yüz yıl da küreselleşen dünya ve güçlenen kapitalizmin , enformatik ve teknolojik çağâ uygun  göze çarpan en belirgin özelliği :

 

* Devletin rolünü , insan faaliyetlerinde azaltır. 

Denetleyen ve organizasyonlara  imkân tanıyan rolündedir.

Daha çok  ekonomiyi güçlü tutacak, kalkınma ve yatırım hamleleri  yapmak , üretimi artırmak, yeni kaynaklara ulaşmak,  hizmet sektörünü ön plânda tutarak yeni istihtâm alanları açmak,  egitim ve öğretimde bilimsel yöntemleri tercih etmek  ve hayatı daha yaşanabilir kılmak öncelikli görevlerindendir.

Uluslararası rekâbet ortamında; ülkesini en üst seviyelerde  tutabilmek ve milletinin refah payını artırabilmek için  sürekli büyümek ve gelişmek zorundadır.

 

Kapital önemlidir !...

 

* Bireyi güçlendirecek unsurlar da ise;

insan hakları, azınlık hakları, etnik ve dini özgürlüklerin güvence altına alınacağı bir siyasi yapıyı öngörür...

 

Bu durumda ; insanlar giderek özgürleşebilecek, teknolojik gelişme bilgiye ulaşmada kolaylık sağlayacak ve birey tek başına insiyatif kullanabilecektir. 

Böyle bir siyasi yapıya sahip toplumun gelişmesi de aşikârdır.

 

Eskiden olduğu gibi, 

emeği esas alan, işçi hakları savunuculuğu anlayışı yerine; bilinçli, bilgili, konusunda uzman , hizmet sektöründe istihtâm edilebilecek birey anlayışı , günümüz dünya siyasetine hakim olmuş durumdadır.

Bu durumda olmayan bireyler ise;

sivil toplum örgütleri, sosyal güvenlik kurumları ve küçük işletmelerin ilgi alanındadır.

 

Önemli olan ; ülke ekonomisine katkı sağlayabilecek  ve kârlılığı artıran yetişmiş insan gücüdür.

 

Aynı zamanda ülke sınırlarını korumak ve ekonomik büyümeyi sürekli kılmak için, savunma stratejileri , tedbirler ve ülkeler arası diplomasi en önemli unsurdur.

Bu siyasi yapıya da, orta çağ nostaljilerine takılmayan ABD öncüdür...

 

Ülkemizde , bilindiği gibi bu değişim rüzgârları 19.yüz yılda başlar. Günümüze gelindiğinde ise değişim kasırgalarının estiği bir dönemi yaşıyoruz, hep birlikte.

Dünya ölçeğinde siyasi rekabeti sürdürebilmek için, esen kasırgalardan güçlenerek çıkmak zorundayız.

Bunu gerçekleştirebilmek için;

bireysel tutkulardan arınmış , çağın gereklerine uygun , her türlü çalışma organı ile kendisini yenileyen bir siyasi yapıyı oluşturma zorunluluğu vardır.

Siyasi yapı içerisinde görev alan muhalefet ve iktidar ,  Milletimizi çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırmada , her zaman olduğundan daha büyük bir çaba ve uzlaşma ortamı tesis etme durumundadır.

 

Yaşadığımız son bir yıl ; pandemi ve dünya da ki büyük güçler arasında süren acımasız rekâbet koşulları, Milletimizi  ani bir baskın gibi bireysel yalnızlığın kucağına itmiştir. 

Her bireyin, faydacı bir değişimi ve gelişimi umut etmesi en doğal hakkıdır. 

 

Amaç , insanı yaşatmak ve ona huzurlu bir hayat sunmak için  çaba göstermek değil midir?

 

Elbette ki, her siyasi yapı insana ve milletine hizmet için vardır.

Ülkemizin bulunduğu coğrafik konumu,  zorunlu uluslar arası diplomatik ilişkiler ve yaşadığımız kasırgalı dönem; 

bizlere daha akılcı, daha bilimsel düşünmeyi  öngörmektedir.

 

Siyasî yapı ve kültürel yapı kendi alanlarında  sürdürülebilir görevlerini yapmalı ve hiç bir zaman biri diğerine baskı unsuru olmamalıdır...

 

Köklü demokrasi anlayışımız , hoşgörü ve kardeşliğin hakim olduğu kadim kültürümüz bu konuda aydınlatıcı yol taşımız olacaktır...

Saygılarımla...

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar