"Darbeciler Sıdkı Bilgin’i, Köprü yapmakla suçladı”

Konya Aydınlar Ocağı’nın düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetlerinde bu hafta; 27 Mayıs Darbesinde gözaltına alınarak Başbakan Adnan Menderes’inde yargılandığı davada hakim karşısına çıkan dönemin Konya Belediye Başkanı Sıdkı Bilgin’in oğlu Atıcılık Türkiye Şampiyonu Ali Rıza Bilgin evlerinde yaşanan 27Mayıs travması ile spor hayatını anlattı.
İl Halk Kütüphanesi Salonunda yapılan programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, son iki yüz yılda halk ile aydın kesim arasında oluşan farkı kapanmasına katkıda bulunmak için otuz fıldır fasılasız programlar yaptıklarını belirerek, “Yerli kaynakları değerlendirerek düzenlediğimiz Salı Sohbetlerine önümüzdeki haftadan itibaren Konevi Derneği Salonda devam edeceğiz” dedi. 
Başkan yardımcısı Mustafa Sinan Ümit, Türkiye için 27 Mayıs’ın Milattan Önce ve Milattan Sonra tanımı kadar önemli olduğuna vurgu yaparak, “Hepimiz 27 Mayıs’ın acısını yaşadık. Bilgin ailesi de bu acıyı derinden yaşamıştır” diye konuştu. Ardından Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Altıntaş Bilgin ailesine dair bilgiler verirken, “Dede Ali Rıza Efendi İnliceli ve ulemadan Sıdkı Efendinin oğludur. Sarıhafız Medresesinde ve  Darûlmuallimin mekteplerinde okuyup, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde öğretmenlik yapmıştır. Onun bir oğlu da 1958-60 döneminde Konya Belediye Başkanı olan Mustafa Sıdkı Bilgin’dir” diye konuştu.
Daha sonra kürsüye gelen milli Atıcı Ali Rıza Bilgin, babasının dini eğitimini babası Ali Rıza Efendiden aldığını, hıfzını da Silleli Hoca da tamamladığını belirterek, “1923 yılında dünyaya gelen, İlk ve Ortaokulu Konya’da okuyan babam, amcamız mesabesindeki Rüştü Efendi’nin tavsiyesi ve yönlendirmesiyle İstanbul’da Kabataş Lisesine devam etmiş, yüksek tahsilini de aslında doktor olmak istemesine rağmen, imkâsızlıklar sebebiyle İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamlamıştır. Daha sonra hakim ve savcı olarak Manisa Gördes ve Uşak Simav’da görev yapmış. Annem ile evlenmek istediğinde, kayınpederi Ahmet Küçükarmağan, (Onu Konya’dan kızımı sana veririm) deyince, Konya’ya tayin edilmek üzere girişimde bulunsa da yasalar buna müsaade etmeyince serbest avukatlık yapmak üzere istifa ederek Konya’ya dönmüştür” dedi.
1955 yılında Demokrat Parti’den Belediye Meclis Üyesi seçilen babasının, 1958 yılında mevcut başkanın milletvekili olması üzerine Belediye Başkanlığına seçildiğini de anlatan Ali Rıza Bilgin, Göksu Hidroelektirk Santralinin ıslahını yaptığını kaydettikten sonra, “Şehir kulübünde oldukları bir gün 22. Ordu Komutanı Karayolları Bölge Müdürüne (Meram Yolunda çok kaza oluyor. Oraya bir hemzemin geçit yapmanız iyi olur) demesi üzerine müdür, imkânları olmadığını söylemiş. Bunun üzerine komutan, askerlerin inşaata çalışabileceklerini söylemesi üzerine babam (Biz yaparız) cevabını vermiş. Müdür de bir iş makinası tahsis etmiş. Böylece Meram Battı Çıktı yani altgeçidi inşa edilmiş” diyerek sözlerini sürdürdü.
Babasının Belediye Başkanlığı döneminde Konya’yı ziyarete gelen Amerika’nın Torrance Belediyesi ve Konya arasında kardeş belediye anlaşması yapıldığını hatırlatan Bilgin, “Bu anlaşma çerçevesinde Konya’da Torrance Salonu yapılmış, Amerika’da da Konya Caddesi açılmıştır. Cadde halen aynı isimle muhafaza edilmektedir. Babam, davet üzerine Torrance’ye de gitmiş ve ilgiyle karşılandıktan sonra orada bir TV programına katılmıştır” dedi.
27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbe gününde Başbakan Adnan Menderes’in bir dizi açılış ve program için Konya’da olacağını da kaydeden Bilgin, “Bir çok Demokrat Partili gibi babam da asker tarafından gözaltına alındı. O günlerde ben ik yaşındaydım ve evimize gelip teselli edenler oluyordu. Menderes ve babam bir gün cezaevinde yemekhaneye giderken komutan (Çabuk olun) diye bağırdıktan sonra refakatlerindeki askere (Gereğini yap) diye emir vermiş, o da Menderes’e dipçikle vurmuş. Menderes dönüp (Evladım ancak yürüyebiliyorum) cevabını verince asker (Vurmak istemezdim ama emir var, keşke size vuran elim kırılsaydı) diye karşılık vermiş. Bunu duyan komutan o askeri komalık edinceye kadar dövdürmüş” diyerek sözlerini sürdürdü.
Babasının Yassıada’da beş ay hakkında hiçbir hüküm olmadan tutulduğuna dikkat çeken Bilgin, “Beş ay sonra yapılan mahkemede Egesel, (Ortalıkta kan gövdeyi götürüyorken sen köprüyle meşgul oluyormuşsun) demiş. Oysa kanın gövdeyi götürdüğü filan yoktu. Sonra (sen bu köprüyü bu fiyata nasıl yaparsın?) diye suçlamaya kalkmışlar. Çünkü babam köprüyü fahiş bir fiyatla değil, çok minimal bir maliyetle yapmıştı. Tabi bu sırada Konya Belediyesine peş peşe müfettişler göndererek teftişler yaptırmışlar ama hiçbir açık bulamamışlar. Altı ay sonra, Egesel babamı gönderirken kulağına, (Bir meslektaş olarak, sana böyle saçma sorular sorduğum için beni affet” demiş. Oradaki komutan da “İçimizdeki anlaşmazlıklar yüzünden sizi bu kadar tuttuk, TSK’nın misafiri oldunuz) demiş. Altı ay özgürlüğünü kısıtladıkları insana (Sizi misafir ettik) demişler” diye konuştu.
27 Mayıs’ın şahsında oluşturduğu travmadan da bahseden Ali Rıza Bilgin, “Babamın suçsuz yere altı ay cezaevinde tutulup yargılandığı 27 Mayıs Bayram ilan edilmişti. O gün ben okulda yok yere bir huzursuzluk çıkarır, kavga eder ve okulu terk ederdim” dedi.
Babasının, 1961’den sonra siyasete dönme teklifi alsa da bunu reddedip, hizmete sivil toplum faaliyetleriyle devam etme kararı aldığını anlatan Bilgin, “Cemiyeti Hayriye Vakfı, Türk Anadolu Vakfı ve Huzurevi çalışmalarına büyük zaman ayırdı. Küçükarmağanlar’da Müdürlük yaptı. Karşılıksız öğrenci bursları verdi. Selçuk Üniversitesi’nin kuruluşu aşamasında Kurucu Başkan Yardımcısı oldu” dedi.
Konuşmasının ikinci bölümünde atıcılık sporuna nasıl başladığını ve ne gibi dereceler aldığını anlatan Ali Rıza Bilgin, “Ben Maarif Koleji mezunuyum. Sonra Arkeoloji de Sanat Tarihi okudum. Hentbol oynadığım yıllarda milli takıma da yükselmiştim. Şimdi doğru olmadığını düşünüyorum ama o zamanlar bir de av merakım vardı. Maarif Kolejinden bir hocamın Ankara’dan bir misafiri gelmişti, birlikte ava gitmemizi istedi. Benim, bıldırcını kaldırmadan vurduğuma dikkat eden misafir, (Siz trap mı skeet mi atıyorsunuz?) diye sordu. Ben de fişek markası soruyor zannedip (Bilmiyorum, bakayım) dedim. Sonra Ankara’ya gelmemi ve hemen atıcılık sporuna başlamamı söyledi. Bir buçuk yıl sonra da milli takımda yarışmaya başladım” diyerek konuşmasını sürdürdü.
Türkiye şampiyonu olup Balkan Şampiyonasında dereceler aldığını kaydeden Bilgin, “Olimpiyatlarda da yarıştım ama eş dosttan başka Konya’da tebrik eden olmadı, ilgi görmedik. Medya bize başarımızı yeterince duyurmadı. Sonra Milli Takımdaki bir haksızlığı konuşurken Başkan bana, (Sen işine bak, Milli Takımla dünyayı geziyorsun) dedi. Oysa benim amacım dünyayı gezmek değil, ülkemi temsil etmekti. O gün Milli Takımı bıraktım. Aradan yirmi yıl geçti ve atıcılık milli takımı benim yetiştirdiğim sporcularla ve tamamen Konya’dan teşekkül etti. Allah, takım halinde Dünya ikincisi olmamızı nasip etti.  2024 yılı sonuna kadar, yirmi yıldan fazla milli takım teknik direktörlüğü yaptım” dedi.
Federasyonda yapılan haksızlıkları da örneklendiren Bilgin, “Finlandiya’dan antrenör kursu için ismen davet aldım ve gittim. Hatta literatüre geçen bir de tez verdim. Fakat Türkiye Atıcılık Federasyonu diplomanın denklik işlemini beş yıl geciktirdi. En son telefon edip (Sizi mahkemeye vereceğim) deyince, beş yılda verilmeyen denklik belgem beş günde verildi. Şimdi Milletvekili olan Sayın Mehmet Baykan’ın genel Müdürlüğü döneminde, kuruluş tarihi 1923 olan Atıcılık Federasyonunun ilki olan beş Olimpik Poligonu Konya’da yaptık. Avrupa’daki yarışmalara giderken de hava alanlarında, Türk ve Müslüman olmaktan dolayı mağduriyetler yaşadık. Gümrükte altı saat bekletildiğimiz olurdu” diyerek sözlerini tamamladı.
Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ve Yardımcısı Mustafa Sinan Ümit, Milli Atıcı Ali rıza Bilgin’e kitap ve 27 Mayıs 1960 tarihinde Konya Belediye Başkanı Sıdkı Bilgin’in, Başvekil Adnan Menderes’in Konya’yı Teşrifi Şerefine vereceği yemek davetiyesi bulunan tabloyu armağan etti. Tablo davetlilere de hediye edildi.