AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Erdoğan, Belediye Meydanı'ndaki mitingde halka hitap etti.
Battal Gazi, Konevi, Niyazi Mısri, İbni Arabi'nin şehri Malatya'nın Turgut Özal, Ahmet Kaya ve Hamido'yu bağrından çıkarmış bir şehir olduğunu belirten Erdoğan, Malatya'nın dik duruşunun Türkiye'ye heyecan verdiğini söyledi.
Malatya'nın meydandaki cesaretle mazlumun gözüne fer, meydandaki yiğitliği ile Şam, Halep, İdlib'in çocuklarının gözüne ışık olduğunu ifade eden Erdoğan, bugün Malatya'nın Battal Gazi destanını yeniden yazdığını, şehitlerin aziz ruhunu muazzez ettiğini, merhum Turgut Özal'ın ruhunu şad ettiğini belirtti.
"Allah'ına kurban Malatya, Rabb'im sizden razı olsun" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye, buraya baksın. Burada montaj yok. CHP buraya baksın, MHP buraya baksın. Burada montaj yok. O malum medya buraya baksın, Pensilvanya buraya baksın, burada montaj yok. Güzel bulmuşlar. Bugün Malatyatarafını belli ediyor. 30 Mart'ta zamanı durduruyor. Onun için 30 Mart çok önemli. Burada halk var, burada millet var, burada Malatya'nın aşkı var, sevdası var, coşkusu var. Fotoğraflara inanmayacaktır, varsın inanmasınlar. Malatya'daki bu tarihi kareye inanmayacaklar. Üç kafadarın albümü çıktı. Çamur attı tutmadı. Tabii Malatya'ya ananas sökmez, burası kayısı diyarı. Burada ne işi ananasın, burada kayısı var ama onların anladığı dilden kayısı değil, hakiki kayısı, gün kurusu da güneş kurusu da var, canlısı da var, hepsi var. Kardeşlerim, öyle bir haykırın ki sizi görmeyenler, sesinizi duysun. Öyle bir haykırın ki Türkiye düşmanlarının dizinin bağı çözülsün. Öyle bir haykırın ki dünya mazlumları ayağa kalksın. Başbakanına sahip çıkıyor musun Malatya? Partine, AK Parti'ye sahip çıkıyor musun Malatya? İktidarına sahip çıkıyor musun Malatya? Demokrasiye, sandığa, iradene sahip çıkıyor musun Malatya? İstiklaline, hürriyetine, bayrağına sahip çıkıyor musun Malatya? Beraber miyiz Malatya? Bir miyiz, iri miyiz, diri miyiz, kardeş miyiz, hep birlikte Türkiye miyiz? Hamdolsun ya Rab, bize bugünleri gösterdin. Maaşallah. Bu iş bitmiştir. Malatya, 30 Mart seçimlerine işte bugün noktayı koymuştur, mührü vurmuştur. Sadece Malatya'da değil, artık tüm Türkiye'de sandığın rengi belli olmuştur."
- "Tek derdimiz var, Hakk'ın ve halkın rızasını kazanmak"
Erdoğan, dik duracaklarını ama dikleşmeyeceklerini ifade ederek Malatyalı Mukaddes Yetiş'in kendisine yazdığı mektuptan bazı bölümler okudu. Yetiş'in mektubunu Malatya mitinginde okumasını istediğini belirten Erdoğan, 2,5 sayfa olan mektubun besmele ile başladığını söyledi. Yetiş'in mektubunda, "Başbakanım, sizi çok, çok ve çok seviyoruz. Rabbim, inşallah sizi ve vekillerini daima sevsin ve koruyucunuz olsun. Size sürekli dua ediyorum. İnşallah, bütün ülkelere sizin gibi bir başbakan nasip etsin. Biz Malatyalılar, AK Parti'nin aşıklarıyız" yazdığını aktaran Erdoğan, mektuptan şu satırları da okudu:
"Sizinle annemin bir anısını paylaşmak istiyorum: Bundan 35 yıl önce bulunduğumuz yerde elektrik yokmuş, bütün herkes gaz lambası ile idare ediyormuş. Günlerce gaz almak için kuyruğa giriyorlarmış. Parası olduğu halde gaz alamıyormuş. Beğendiklerine veriyor, köylü kısmına vermiyorlarmış. Biz o yıllarda öğrenciyken devlet yardım etmediği için kitap alamıyorduk. Ben, kardeşimle, ablam ve ağebeyimle aynı sınıfta okuyorduk, aynı kitapları paylaşıyorduk. O yüzden sadece ilkokulu okuyabildik. Sayın Başbakanım size ve AK Partililere kucak dolusu sevgiler. Allah'ın rahmeti, bereketi ve nuru sizin ve ailenizin üzerine olsun."
Türkiye'de bir dönem nüfus kağıdına basılan mühürle margarin, şeker, tuz, ekmek, gaz yağı satıldığını, bazılarının nüfus kağıtlarında hala bunların olduğunu anlatan Erdoğan, "O dönemlerden geliyoruz. Kimler vardı iktidarda? Bu CHP vardı. CHP'nin iktidarı yoksulluk demektir, yolsuzluk demektir, yasaklar demektir. Bunları yaşadık. Bunlar, o tek partili dönemlerinde demokrasiye yol vermediler. İşte biz, milletimizin desteği ile gümbür gümbür geldik. Tek derdimiz var, Hakk'ın ve halkın rızasını kazanmak. Bu aziz millet bize, 'Allah sizlerden razı olsun' desin, inanın bize bu yeter. Bundan daha büyüğüne gerek yok. 12 yıldır Türkiye'yi, 81 vilayeti, bu topraklar üzerindeki her bir haneyi şenlendirmek için çalışıyoruz."
Birilerinin mitinglerdeki kalabalıklar için "montaj, taşıma, bindirme kıta" dediğine işaret eden Erdoğan, şair Niyazi Mısri'nin bir şiirindeki "Nadanı terk etmedin, yaranı arzularsın" mısrasını hatırlatarak "Evet, biz, nadanı terk ettik, işte yaranı bulduk. Farkımız bu. Yaran burada ama bunlar bulamıyor. Sıkıntıları orada" dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Onlar gelip de size ne söyleyecek, ne anlatacak? Bunların yaptıkları bir şey var mı? Biz Malatya'da şunları yaptık diyebilirler mi? Ama biz deriz. Nereden başlayayım? Altyapısından mı, havalimanından mı, Beyler Deresi'nden mi, toplu konutlarından mı, hastanelerinden, nereden başlayayım. Onlar nadandan, yalandan, iftiradan vazgeçemediler. Milletle kucaklaşamadılar, milletle kucaklaşanları da hiç anlayamadılar. Olsun be. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bize Malatya yeter, bize Türkiye yeter, bize millet yeter, bize Allah yeter."
- "Siyasi bir örgüt"
Erdoğan, çocuklarının dördünün de imam hatip mezunu olduğunu belirterek, erkek evlatlarının katsayısı nedeniyle, kızının ise başörtüsü nedeniyle ABD’de de okumak zorunda kaldığını söyledi.
Kızlarının başörtülü olarak yurt dışında okuduklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
“Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' diyor ya şair, işte bunlar bizim kızlarımıza parya muamelesi yapmak istediler. Bu Kılıçdaroğlu, Bahçeli gibi adamlar, boğazından haram geçmemiş yavrularıma iftira etme yarışına girdiler, Pensilvanya ile birlikte. Montajladılar verdiler. Bunlar bu kadar adi, seviyesiz ve karakter yoksunu. Sustum, sustum, sustum, artık dayanılmaz hale geldi. Çünkü her meydanda yaptıkları bu. Bu kadar adilik, alçaklık olamaz. Sen önce git aynaya bak. Benim rahmetli anneme hakaret edecek kadar adisin, seviyesizsin. Terbiyesiz herif hem hakareti yapıyor, hakareti yaptıktan sonra da ‘a unuttum ya o rahmetli olmuş‘ diyor. Bu ahlaksızlık değil de nedir? Bir Başbakanın ölmüş annesine, yolsuzluk isnatında nasıl bulunursun? Bu kadar adilik, pespayelik olur mu?
Ey Bugün, Taraf, Zaman gazetesi, sizler hangi doğrunun yanındasın? Ey Hürriyet gazetesi sen neyin yanındasın? Sen bizimle istediğin kadar uğraş. Sen bu ülkede yolsuzluk yapıyorsan, ben bunları takip ederim. Adalet bakanıma da gereken talimatı veririm, ‘izle’ derim. Çünkü senin ne yaptığın malumdur, bunu halkım bilir. Tabii ki takip edeceğiz. Ama ne yazık ki güvenli hat denilen kriptolu telefonları bile bu zalimler dinledi. Başbakanın telefonunu, bakanları ile yaptığı konuşmayı dinleyemezsin. O çok satan gazeteler de bunun servisini yapıyor.”
“Bunlar, 3. Havalimanı ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yapan müteahhitlere saldırdılar. Buraya devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor” diyen Başbakan Erdoğan, müteahhitlerin bu işlere 46 milyar dolar harcayacağını kaydetti.
- "Avantalarını alamadılar herhalde"
Bu müteahhitlerden dün akşam brifing aldığını belirten Erdoğan, “Gayet güzel şekilde çalışıyorlar ama paralel yapı engellemeye çalışıyor. Bunların bu vatanı, milleti sevmek diye bir derdi yok. Paralel yapı bunları engellemeye çalışıyor. Beklediklerini bulamadılar herhalde, avantalarını alamadılar herhalde. Bunların karşısında pes etmek yok” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu kişilerin mayıs ayında açılışını yapacakları Başbakanlık binasını da durdurmaya çalıştıklarını söyledi.
“Bunlar MİT’e de saldırdılar, Marmaray'ı da durdurmak istediler” diyen Erdoğan, şimdi utanmadan, sıkılmadan Marmaray'dan geçtiklerini kaydetti. Şahsına, Halkbankasına, Ziraat Bankasına saldırdıklarını belirten Erdoğan, bu bankaların kendilerinden önce zararda olduğunu bildirdi. Çözüm sürecine saldırdıklarını, insanların yatak odalarına, mahrem telefon görüşmelerine, hatta başörtüsüne saldırdıklarını kaydeden Erdoğan, "Gezi Parkı'nda 12 tane ağaç sökülmüş, bunlar farklı bir yere taşınmış, onlar da gelip samimiyetle çevre gösterisi yapmışlar. Geçin o işi geçin. Bizim iktidarımız 12 yılda 3 milyar fidan ve ağaç dikti. Nerede 12 ağaç ya. Ama bunların çevrecilik diye bir derdi yok, bunlar terör örgütleri ile beraber çalışıyorlar, yaktılar, yıktılar, cam çerçeve esnafı mağdur ettiler. Kılıçdaroğlu, elinde molotofkokteyle dolaşanlara 'sevgili evlatlarım' diyor. Bizim sevgili evlatlarımız elinde bilgisayarı, tablet bilgisayarı ile kalemi ve kitabı ile olanlar olacak. Farkımız bu" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, CHP'nin, "AK Parti bayrağımıza saygısızdır" dediğini belirterek, "Niye saygısızmış? Kırkpınar'da bayrakla geçiş varmış, AK Partili bakanlar ayağa kalkmamış.' Kalkmamış olabilirler, doğrudur, yapmışlarsa orada protokol kuralını çiğnemiş olabilirler ama sen hiç bir zaman AK Parti ile bayrağa saygı yarışına girme. Hakkari'de BDP ile anlaşmak suretiyle, 'bana destek verir misin?' diyen adamsın. Onlar da sana 'parti bayrağını asabilirsin ama Türk Bayrağını görmeyeceğiz' dediler. 2011 yılındaki seçimlerde Hakkari mitinginin resmidir ve bir tane Türk Bayrağı yok" dedi.
AK Parti'nin her yerde teşkilatları olduğunu ama CHP'nin olmadığını belirten Erdoğan, hiç bir yeri bırakmadıklarını, her yere gittiklerini kaydetti.
"Ama bunlar yapamazlar, niye? Bunlar bizim gibi dertli değil, biz dertliyiz, bizim size sevdamız var" diyen Erdoğan, iktidara geldiklerindeki tünel sayısının parmak sayılarını geçmezken, şimdi tünel sayısının yüze ulaştığını bildirdi.
Başbakan Erdoğan, "Dağları Ferhat gibi deldik, Şirin'e ulaşmak için. Bizim Şirin'e ulaşmamız lazım Şirin kim? Şirin millet" dedi.
"Eğer gücünüz yetiyorsa, kurun partinizi karşımıza öyle gelin" diyen Erdoğan, "Genel başkanınız Pensilvanya'da, kainat imamı, onu da çağırırsınız, o da gelir partinizin başına geçer, beraberce Türkiye'de siyaset yaparsınız. Bunlar artık dini bir örgüt değil, siyasi bir örgüttür. 'Hazreti Cebrail gelse oy vermem' dediği zaman, 'bizim siyasetle işimiz yok' diyordu. Ama şimdi harıl harıl ablalarıyla abileriyle her yerde çalışıyorlar, koşturuyorlar. Niye? AK Parti kazanmasın. Orada kim güçlü ise o kazansın. Allah'ın izni ile her yerde biz kazanacağız" dedi.
- "Senden siyasetçi olmaz"
"Şimdi bakın, bunlar montaj işini iyice ilerlettiler" diyen Erdoğan, bir yandan meydan fotoğraflarına "Montaj" denildiğini, bir yandan da üretilen montajlarla milletin kandırılmaya çalışıldığını söyledi.
Erdoğan, Mecliste de anayasal ve yasal suç olmasına rağmen, yaptıkları montajları dinlettiklerini belirterek, "Geçenlerde bir şey söyledim; Ey Kılıçdaroğlu, senden siyasetçi olmaz. Senden olsa olsa İstanbul Tahtakale'de kasetçi olur. Orada yer kalmamışsa Unkapanı manifaturacılar çarşısına gidersin, orada da yer var" diye konuştu.
CHP'nin İstanbul'a, "Sicili bozuk, partiden hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle ihraç edilen bir ismi aday gösterdiğini" dile getiren Erdoğan, eski CHP Genel Başkanının onu istemediğini ve yolsuzlukları nedeniyle ihraç edildiğini anlattı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da o zaman yolsuzluk klasörü önünde fotoğraf çektirdiğini ifade eden Erdoğan, "Dün onun klasörleri önünde resim çektirirken bugün ne oldu da şimdi onu aday yapıyorsun? İşte eski genel başkanı gönderdiler, kasetle yenisini getirdiler. Pazarlıklar başladı. Bu pazarlıklarda tabi Pensilvanya da yer aldı. 'Siz İstanbul'a bu ismi aday yapın. Biz de onu destekleyeceğiz. Hükümeti de zaten devireceğiz' dediler. Ne zaman? 17 Aralık'ta. Tabii umduklarını bulamadılar. Hesaplar tutmadı. '25 Aralık' dediler yine tutmadı. İstanbul'a buldukları aday tam bir hayal kırıklığı oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı'nın yakın zamanda Trabzon günlerine katıldığını ve bir vatandaşı yumrukladığını, çıkarken de "O, AK Partiliydi" dediğini söyledi.
Trabzonlular gecesinde her partiye mensup kişinin olabileceğini dile getiren Erdoğan, "Demek ki bu insanlar seni kabullenmiyor. Niye rahatsız oldun da yumruğunu salladın. Sen böyle bir siyasetçi misin?" diye sordu.
CHP adayının Eyüp Sultan da bir toplantı yaptığını ve alkışlamayan birine, "Sen teneke gibi ne duruyorsun. Çek git" dediğini de anlatan Erdoğan, "Bunlardan siyasetçi olur mu? Hele İstanbul gibi bir yere" ifadesini kullandı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na da "Yolsuzlukların adamısın sen" diye seslendi.
"Taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini, zorla güzellik olmayacağını" ifade eden Erdoğan, "İmaj bozulunca bu Pensilvanya'nın medyası da buna çok bozuldu" diye konuştu.
Şimdi de kendilerine iftira atıldığını belirten Erdoğan, yapılan bir haberde, "Başbakan Niğde'de kendisine itiraz eden bir kadını tersledi" denildiğini dile getirdi.
- "Bunlar örgüt"
Partililerin, "Cemaat şaşırma, sabrımızı taşırma" sloganı atması üzerine Erdoğan, "Bunlara cemaat demeyin, cemaat demeyin. Bunlar örgüt. Ne cemaati. Diğer cemaatlere hakaret etmiş olursunuz. Bunlar örgüt, örgüt" dedi.
Niğde'de güya bir Anadolu kadınının itiraz ettiğini ve kendisinin de "Hangi yüzle buraya geldin" dediği yönünde bir haber verildiğini anlatan Erdoğan, "Orada bazı ablaların, abilerin, kapıları tek tek dolaşıp 'AK Parti'ye oy vermeyin' dediğini anlatmıştım. 'Eğer' demiştim, sizin kapınıza da gelirlerse 'Hanımefendi, sen hangi yüzle buraya geldin' diye sorun demiştim. Meğerse onu bunlar bu şekle dönüştürüyor" diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sen, bu ülkede AK Parti iktidarının yaptıklarını görmüyor musun? Bunlara bunu söylemek lazım. Sen bakar kör müsün, kulağın var duymuyor musun, ağzın var hakkı söylemiyor musun? Senin kalbin mühürlenmiş, kalbin. Hadi güle güle. Senin hocan bizim ülkemizde, benim kız yavrumun üniversiteye başörtülü gitmesini engelleyen insandır. Senin hocan, başörtüsü füruattandır diyerek kızlarımızın başörtülerini açmaları için zemin hazırlayan bir insandır. Onlarda bu tür fetvalar kolay. Alkol mü alacaksın, alabilirsin. Niye? Gaye için her şey meşrudur. Bunlardaki anlayış bu, mantık bu. Bir yere gelebilmek için her yol meşru. Bize omurgalı insan lazım omurgalı. Bize adam gibi adam lazım. Öyle sıradan eğilip bükülen değil, menfaati için her şeyi yapan değil. İşte bunu almışlar, 'Başbakan miting meydanında bir kadına hakaret etti' diye haber yapıyorlar. Bu nasıl Müslümanlık ya."
Erdoğan, bu yapılanların insanlığa, vicdana sığmadığını ve Hz. Peygamberin en nefret ettiği şeyin de yalan olduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlarda yalan var, bunlarda takiye var, bunlarda iftira var, bunlarda fitne var, bunlarda fesat var. Daha ne kaldı. Bunların hiçbirinin Müslümanlıkta yeri yok. Yalan söylemek ne zamandan beri mübah oldu. Ne zamandan beri meşru oldu? Hani bunlar rüya görüyorlar ya, rüya görüp ondan sonra Pensilvanya'ya soruyorlar, 'tweet atalım, ne diyor Peygamber Efendimiz.' Demiş ki, 'tweetleri iki katına çıkarın.' Soruyorlar, sorunca Pensilvanya diyor ki, 'doğrudur. İki katına çıkarın.' Aman Yarabbim, şu rezalete bakın. Yoksa yine rüyanızda mı gördünüz? Rüyanızda 'yalanları, iftiraları, montajları 10'a katlayın' diye talimat mı geldi? Biz, belli bir kısım medyanın bu oyunlarını iyi biliriz. Çok gördük bu tuzakları, çok yaşadık. Ama hem 'Müslümanım' diyeceksin, hem 'dindarım' diyeceksin, hem de çıkıp insanların gözünün içine baka baka ekranlarda yalan söyleyeceksin. Yazıklar olsun. Hiç şaşırmadık. Ya bunlar değil mi, sevgililer sevgilisi peygamberimizi Miraç'tan indirip kamyonete bindirenler. Ekrandan böyle yalan söyleyenler değil mi bunlar? Daha da ileri gidiyorlar, Hz. Cebrail'i son derece münasebetsiz şekilde istismar edenler, işte böyle de montaj yaparlar, iftira da atarlar, yalan da söylerler. Ne diyor, 'Hz. Cebrail parti kursa ona da oy vermem.' Ama Kılıçdaroğlu'na verir, Bahçeli'ye verir."
Bunlarda mübahın meşruluğun, sınırının, helal ve haramın olmadığını vurgulayan Erdoğan, "İşte onun için Malatya'daki, tüm Türkiye'deki, dünyadaki bu yapının içinde yer alan kardeşlerime sesleniyorum. Bu yapı sizin emeğinizi istismar ediyor. Bu yapı sizin ekmeğinizi istismar ediyor. Bu yapı sizin o halis duygularınızı, temiz duygularınızı istismar ediyor" dedi. Erdoğan, "Hanım kardeşlerim, siz bizim ablalarımızsınız. Gençler, siz bizim kardeşlerimiz, beyler, siz de bizim ağabeylerimsiniz" ifadesini kullandı.
Kendi ülkesine ihanet eden, ülkesinin aleyhinde çalışan bu yapıyla araya mesafe koyulması gerektiğine değinen Erdoğan, anne babalara seslenerek, çocukları bu dershane ve okullarında okuyorsa buralardan almalarını istedi.
Erdoğan, "Devletin okulları bize yeter. Bunlar sülük gibi emiyorlar. Ama sülük bunlardan faziletledir ha. Çünkü sülük zararlı kanı emer, bunlar faydalı olanı emiyor. Arada böyle bir fark var. Kardeşlerim artık biz devlet okullarında hafta sonlarında, cumartesi pazar eğer takviye kursu gerekiyorsa çocuklarımıza ücretsiz takviye kursu da vereceğiz. Bununla ilgili hazırlıklar ayrıca yapılıyor" dedi.
"Düşmanın bir ülkeyi işgal etmek isteyince önce nereye saldıracağını" soran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Otoyollara saldırır, havalimanlarına saldırır, köprülere saldırır, milli istihbarat teşkilatına saldırır, cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlarına, genelkurmay başkanına saldırır. Ekonomiyi çökertmek için bankalara saldırır. Terör örgütlerini teşvik eder. Huzura saldırır. Toplumu yıldırmak için, ümitsizliğe sevk etmek için değerlere saldırır, kutsallarınıza saldırır, geçmişte yapıldığı gibi işte başörtüsüne saldırır. Bunlar size tanıdık gelmedi mi?"
- "Paralel devlete müsaade asla olmayacaktır"
Başbakan Erdoğan, iktidara geldiklerinde Türkiye'nin milli gelirinin 230 milyar dolar olduğunu, bunun üzerine 570 milyar dolar ilave ettiklerini, ihracatı 36 milyar dolardan 152 milyar dolara çıkardıklarını belirtti.
Göreve geldiklerinde devletin 100 lirasının 73 lirasının borç olduğunu, bunu 35 liraya düşürdüklerini anlatan Erdoğan, borçlanırken yüzde 63 faiz verildiğini, faizi tek haneli rakamlara düşürdüklerini, reel faizi de yüzde 2'ye indirdiklerini kaydetti.
Enflasyonun yüzde 30 olduğunu, şimdi yüzde 8'e düştüğünü belirten Erdoğan, 2013'ün rakamlarına göre Türkiye'de işsizliğin 9,7 ile birçok Avrupa ülkesinden iyi durumda olduğunu söyledi.
İşçi ve memurdan 13,5 milyar görev zararı kesildiğini hatırlatan Erdoğan, devletin işçiye, memura olan borcunu kendilerinin ödediğini belirtti. 30 Mart'ta bunun hesabının sorulması gerektiğini ifade ederek "Çünkü CHP de kesti, MHP de kesti, diğerleri de kesti" diye konuştu.
Konut edindirme yardımı kapsamında da 3,5 milyar lira kesinti yapıldığını anımsatan Erdoğan, bunu da kendilerinin ödediğini hatırlattı.
İktidara geldiklerinde üniversite öğrencilerinin 45 lira burs aldığını, bu miktarı 500 liraya çıkardıklarını kaydeden Erdoğan, bütün öğrencilere ücretsiz kitap, tablet bilgisayar dağıttıklarını, 76 üniversitenin yanına 99 üniversite daha ilave ettiklerini dile getirerek bugün her ilde bir üniversite bulunduğuna dikkati çekti.
Malatya'nın modern bir şehir haline geldiğini, doğalgaz getirdiklerini, Beyler Deresi'nin bugünkü halini aldığını söyleyen Erdoğan, Malatya'nın büyükşehir olmasıyla nedeniyle daha farklı hizmet alacağını vurguladı.
CHP'nin, Malatya'nın büyükşehir olmasına karşı çıktığını ifade eden Erdoğan, "Şimdi bunlar hangi yüzle Malatya'ya gelecek de biz büyükşehir belediyeciliğini daha iyi yaparız diyecek? Ne anlarsın sen büyükşehir belediyeciliğinden? Bunların eline üç tane koyun ver, kaybedip gelirler. Kılıçdaroğlu da Bahçelisi de inanın anlamazlar bu işten" diye konuştu.
- "Sen kimsin Kılıçdaroğlu?"
İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı yaptığını hatırlatan Erdoğan, CHP'den aldıkları İstanbul'da su sıkıntısının yaşandığını, çöp dağları ve hava kirliliğinin bulunduğunu, bu sorunları bir senede çözdüğünü aktardı.
Malatya ile gurur duyduğunu belirten Erdoğan, "Malatya bizi hiçbir zaman yalnız koymadı. Her zaman bizimle beraber oldu. Evelallah şimdi de 30 Mart'ta çok daha güçlü bir şekilde yürüyeceğiz. Hiç şüphem yok. Daha iyi daha güzel olacak, hiç şüphe etmiyorum" değerlendirmesini yaptı.
"Rabia" işareti yapan Erdoğan, muhalefetin genel başkanlarının da aynı işareti yapmaya başladığını belirterek "tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet" vurgusu yaptı.
Çocuklarını bayrak sevgisiyle büyüttüğünü bildiren Erdoğan, "Sen kimsin Kılıçdaroğlu? Kimsin? Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Duydum ki Kılıçdaroğlu bunu da öğrenmiş. Gelişme var gelişme. İlginç" ifadesini kullandı.
- "Hedefi yakalıyoruz"
"Bizim için İzmir neyse Ağrı da odur, bizim için Sinop neyse Hatay'da odur" diyen Erdoğan, "Ayrım olmadan, ne vatandaşlarımızın arasında etnik milliyetçilik yapacağız ne de bölgeler arasında bölgesel milliyetçilik yapacağız... Yapmayacağız" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde paralel devlete müsaade asla olmayacaktır. Kimse böyle bir hayalin içinde olmasın, karşılarında bizi bulurlar ve gereken dersi alırlar" dedi.
Konuşmasının sonunda Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve AK Parti adayı Ahmet Çakır'ı yanına çağıran Erdoğan, Malatya'nın 750 bin nüfusun üzerine çıkarak büyükşehir olduğunu, Çakır'ın, şehrin tüm mülki sınırlarına hizmet götüreceğini dile getirdi.
Erdoğan, şunları belirtti:
"Bu can bu tende oldukça, biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Onun için daima millet daima hizmet. Büyük medeniyet yolunda üç hedefimiz var: İnsan, demokrasi, şehir. Önce insan diyoruz. Demokrasi mücadelesinde hedefi yakalıyoruz ve modern şehirleri inşa ediyoruz."
Mitinge, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit de katıldı.
YORUMLAR