Sn. AKP genel Başkanı Erdoğan’ı takdir etmemek elde değil. 23 yıldır muhalefeti ve seçmeni ikna etmeyi ve oyları sandığa doldurmasını başardığı için.
Sık sık “eski Türkiye” söylemini dillendirir ve şu eski Türkiye’yi gençlere bir anlatın der. Anlatır ve karşılıkta bulur. Demek ki ülkede bir iktidar sorunu değil, muhalefet sorunundan bahsedilebilir. Muhalefet, muhalefete muhalefet yapmaya ve bölünmeye devam etsin. Bu arada Sn. Erdoğan, kendine muhalif olanları, AKP’ye transfer ederek susturmasını da çok iyi bilmiştir bugüne kadar.
Dün dündür, bugün de bu gündür politikasını da başarıyla icra etmektedir.
Sn. AKP Genel başkanı Erdoğan’ın tek tüfek 23 yıldır yönettiği Türkiye’si ile çok gerilere gitmeden rahmetli Demirel’in koalisyonlarla yönettiği parçalı Türkiye’sini araştırdım.
Sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Eski Türkiye’de “Asgari ücreti” sanayide çıraklar alırdı, şimdi asgari ücret, ortalama ücret oldu. Emekliler toktu, şimdiki gibi Kent Lokantaları, ucuz et kuyruklarında değillerdi.
Asgari ücretin % 20 'si kiraya giderdi. Şimdi asgari ücret ancak kiraya yetiyor
Asgari ücretli bile düğünlerde altın takardı. Şimdi mümkün değil, davetiye korkulu evrak oldu.
İşçilerin % 90'ı sendikalıydı şimdi % 10 sendikalı.
Emekli, emekli ikramiyesi ev, araba alırdı. Şimdi bunları hayal bile edemiyor.
Emekli maaş bağlama oranı % 70 ' di şimdi % 30 ' a indi.
Eski Türkiye’de Tavuk döner yoktu. Kırmızı et boldu, ucuzdu, ihraç ürünüydü. Şimdi kırmızı et çok pahalı ve ithal ediliyor.
Türkiye tarımda ve hayvancılıkta kendine yeten 7 ülkeden biriydik. Şimdi 100 den fazla ülkeden tarım ürünü alıyoruz.
Divan altları karpuz kavun dolu olurdu, şimdi dilimle satılıyor. Peynir tadına bakılarak teneke ile alınırdı. Şimdi fiyatına bakılarak gramla alınıyor.
Yumurta 25 kuruştu şimdi 6 lira oldu. Bardakta zeytinyağı satılmıyordu. Taşeron işçilik gibi bir garabet yoktu.
Çiftçinin yerli tohumu kullanması yasak değildi, yabancının tohumuna muhtaç değildik. Asgari ücretle 15 çeyrek altın alım gücü varken şimdi 3 çeyrek altın alım gücü var. Ortalama ücretler, asgari ücretin en az iki katıydı, şimdiki gibi asgari ücret ortalama ücrete eşit değildi.
Gerçek işsizlik % 30 değildi, Tank palet fabrikası bizimdi, yabancıya verilmemişti. Limanlar bizimdi şimdi yabancıların oldu
Sümerbank'ın muhteşem tesisleri vardı yok edildiler. Aşı tesisleri vardı, kendi aşımızı üretiyorduk, şimdi yok. İlaç üretiliyordu şimdiki gibi ilaçta % 95 dışa bağımlılık yoktu.
Seka vardı ülkenin kâğıt üretimini sağlıyordu. Şimdi SEKA yok. Kâğıt ithal ediyoruz. Tekel bizimdi Yerli sigara yerli tütün vardı, Şimdi Tekel İngiliz Amerikan şirketinin oldu. Telekom bizimdi, Lübnanlı Telekomu aldıktan sonra soyup kaçmamıştı. Petrol ofisi, Petkim, Tüpraş gibi devler yabancıya verilmemişti. TÜV araç muayene istasyonları Alman Fransız ortaklığına verilmemişti
Yaylaların yayla vasfı ortadan kaldırılmıyordu. Tarımda yerli ve milli ata tohumu vardı, yabancının GDO’lu tohumu yoktu. Şeker, buğday, pamuk, mercimek, ay çiçek, gibi önemli tarım ürünleri ithali yoktu. Ot, Saman ya da buğday kapçığı ithali yoktu
Peynir ithali yoktu, nişasta bazlı şeker yoktu. ABD'nin zehirli yapay şekerine izin verilmemişti, Devlet gübre üretiyordu dışa bağımlılık yoktu, Merkez bankasının kıtlık zamanı kullanılacak rezervi harcanmamıştı, Yerli üretim için gümrükler yüksek tutuluyordu, İhale yasası her ihaleyi alana göre her ay değişmiyordu, Devlet projeleri 1 defada maliyetini ödeyerek kendisi yaptırıyor, şirketlere proje maliyetinin 10 katını dolar üzerinden 30 yıl ödemeli garantili işler olmuyordu, Pırlantada KDV vardı, Atanmayan öğretmen yoktu, Çaykur zarar etmezdi, Politikacılar çok ağır eleştirilir, karikatüre mizah konusu olurdu, vatandaşa hakaretten dava açılmazdı, Hırsıza Hırsız denirdi.
Büyüyünce ne olacaksın dendiğinde kafana koyduğunu olabiliyordun. Umut ve özgürlük vardı. Halkına be sürtük, be adi, be ahlaksız, çamur, çukur, sürtük diyen bir başbakan, cumhurbaşkanı yoktu.
Asgari ücret düşüktü lakin asgari ücretli çok azdı asgari ücret maaş değil temsil tazminatıydı. Şimdi çalışanların yarısı asgari ücretli. İşsizlik azdı, torpil vardı ama bu kadar kurumsal değildi.
Dış borç vardı. 130 milyar Dolar, şimdiki gibi her şeyi yap-işlet-devret şeklinde yaptırıp, devletin kasasından kör kuruş çıkmayacak denilmesine, özelleştirme adı altında 80 milyar Dolarlık devletin kazanımları da satılmasına karşın 660 milyar Dolar değildi.
Evet eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki ufak fark budur. Takdir ise irfanı yüksek asil Türk insanınındır.
Esen Kalınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: