Herkese sertler, herkese ağzının payını verirler. Bir tek DEM ve APO hariç.
DEM ve APO’ya karşı çok yumuşak, kibar ve nazikler, sırrını bilene aşk olsun.
İlginç bir soru var beyinlerde; Apo başkan yardımcısı olur mu?
Dinleyeni olursa deve, gazel bile okur.
Bu yolu açanlar, ülkenin enerjisini ülkenin geleceğine harcamayanlar, içinizde hiç siyaset bilimci, sosyolog yok mu?
Ne oluyoruz ne yapıyorsunuz diyenlere sert olup, Dem ve Apo’ya yumuşak olanlar.
Sevgili okurlarım, değerli takipçilerim hatırlar mısınız şu sözü: “PKK eşittir KÜRT değildir” ya da “Önce HDP sonra DEM o andaki adı her ne ise PKK ile arasına mesafe koysun” kınamalarını ve önerilerini.
Bu denklem aslında doğru talepler de haklıydı.
PKK eşittir Kürt müdür?
PKK eşittir asla Kürt değildir.
DEM, terörle yani PKK ile arasına mesafe koymalıdır sözünü bir kenara koyunuz ve adı her ne ise şu an, içine düştüğümüz hali bir düşünün ve bu ikisini bir karşılaştırınız?
Evet bir zamanlar devlet politikamız; PKK eşittir Kürt değildi, APO eşittir Kürtlerin temsilcisi değildi.
Sorun bir Kürt sorunu değil, TERÖR sorunu idi.
Gelelim iktidarın ve şartsız şurtsuz destekçisinin bu günkü tutum ve politikalarına: PKK’nın Kürt’le eşitlendiğini, APO’nun önder olduğunu görmüyor musunuz?
Diyelim ki PKK kendini feshetti, kapattı, bitirdi (olası değil ya PYD olarak silahlı güç olarak duruyor).
APO’nun, Kürtlerin önderi hem de kurucu önderi kabul edildiğini görmüyor musunuz?
DEM, bu durumda kurucu önderle arasına mesafe nasıl koyacak?
Nerdeee sevgili okurlarım!
Tam aksine DEM-APO kankalığına şükreder hale geldik.
O yakınlık olmasaydı, “Terörsüz Türkiye”(!) olası olur muydu, birkaç PKK’lı mangalda silah yakabilir miydi?
Hafızamızı yoklayalım, geriye gidip hatırlayalım, hani birisi vardı; Öcalan’ı paşa yapacaktı. O zamandan bu yana çok yol aldık, köprülerin altından çok sular geçti.
APO’yu başkan yardımcısı mı yapsak acaba? Önder olduğuna göre.
Lütfedip kabul eder mi ki?
Şanlı TSK, gereğini fazlasıyla yapmış PKK’nın elini, kolunu, belini kırmıştı.
PKK tükendiği için mi, çaresizlikten mi yoksa ABD’nin BOP projesi gereğimi silah bırakacak?
Pişmanlıktan (!) olmasın sakın.
Öyle ya on binlerce çoluk-çocuk, Kürt-Türk kanı var ellerinde.
Kurucu önder ne diyor:” Silahlı mücadelemiz hedefine ulaştığı için artık silaha gerek kalmamıştır. Silahı bu yüzden bırakıyor, silahlı gücümüz olan PKK’ye onun için feshediyoruz.” Bunun Türkçe açıklaması: “Bir nevi, düşman yenildiği için askerlerimizi terhis ediyoruz “açıklaması. Hadi daha yumuşak ifade edeyim: “Silah kullanarak siyasi hedeflere vardık, bundan sonra siyasetle aynı hedef için mücadeleye devam edeceğiz. “Hiç pişmanlık, özür falan var mı bu sözlerde.
İnşallah biz özür dilemek durumunda kalmayız.
Strateji biliminin kurucusu Carl von Clausewitz’in Savaş Hakkında (On War) kitabının ana fikrini bilirsiniz: Savaş, siyasetin başka vasıtalarla devamıdır. Bunun tersi de doğrudur. Öyle barışlar vardır ki onlar da savaşın siyaset vasıtasıyla devamıdır. Olan bundan ibarettir. Bu tahmin veya gizli bir plan falan değil. Açık açık söylenen budur. “Artık demokrasi mücadelemizi siyaset yoluyla sürdüreceğiz.” Söylenmeyen de şu: Suriye’deki 85 000 mevcutlu, eğitimli, ağır silahlı grup hâriç. Suriye’deki PKK ne olacak? Cevap geldi. “Silah bırakmak gündemimizde yok.” Buna cevaben alçaklar, namussuzlar diye küfretmek problemi çözmüyor.
Dünyanın hiçbir yerinde devlet, vatandaşlarına dönüp, siz millet değilsiniz, siz bir ırklar karışımısınız diye nutuk atmaz. Mesela ABD Cumhurbaşkanı’nın, “Burada Amerikan var, İngiliz var, Alman var, Afrikalı var, Fransız var, Kızılderili var…” diye konuşacağını düşünebilir misiniz? Bunların hepsi vardır ama hepsi Amerikan’dır.
Siz Fransız başkanının halkına, “Burada Fransız var, Brötön var, Bask var, Oksitan var, Arap var…” diye konuştuğunu düşünebilir misiniz? Onlar vardır ama hepsi Fransızdır. Mitterand olmalı, bir başkanlarının dediği gibi, “Fransa’da sadece Fransızlar vardır.”
Peki, Bize Türk milletine ne oldu? Siyasi İslamcı şöyle cevap verir: “Millet mi? Ne o? Millet, ümmet demektir. Milliyetçilik de ırkçılık demektir. Büyüklerimiz bize böyle öğretti.” Kürt, Arap denebilir ama asla Türk denmez; ırkçılığa girer.
Onun için soruyorum: İçinizde hiç mi SİYASAL BİLİMCİ ya da SOSYOLOG yok mu? Bu kadar açığa düşülür mü eğer bu bir proje değilse. Kaygımız ülkemin ve torunlarımızın geleceği içindir. Keşke ben yanılayım, özür dilemesini bilirim; yeter ki ülkem kazansın
Gerisi sana kalmış asil milletim. Demokrasi çözümler sistemidir. Seçimler de bu çözümü gerçekleştirmek içindir.
Esen kalınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: