Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!
Recep ÇINAR

Recep ÇINAR

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!

11 Eylül 2023 - 11:14

Konyaspor ve Başkanı Fatih Özgökcen’le ilgili yazılarım belli bir kesimin, yani azınlığın hoşuna gitmese de, gerçekleri ya da Konyaspor’un perde arkasındaki yaşananları yazdığım veya ortaya çıkardığım için çoğunluğun desteğini alıyorum…

Sağolsunlar…

Mesele şu:

Fatih Özgökçen eleştirel yazılar noktasında bana öyle paslar atıyor ki, gol atmamak mümkün değil…

Bilmediği konularda konuşmasa ya da yanındakilerle istişare etse, futbol konusundaki yetersizliği bu kadar açığa çıkmayacak…

Burada tek tek yazmam mümkün değil, çünkü o kadar çok ki, sayfalar yetmez…

Mesela en son olarak Ali Çamdalı konusunda “çam” devirdi, kimse farkına varmadı…

Ben sadece güldüm…

Niye mi güldüm?

Bir tarafta, “davet etmeselerdi ne işim vardı Konyaspor’da” diyen bir başkan, bir tarafta ise, “her ne kadar beni her hafta istifaya davet etseniz de memnunuz. Konyaspor’a karşı bir sevgimiz var” diyen Fatih Özgökçen…

Böyle olunca da hangi Fatih Özgökçen’e inanalım?

Çok iyi bir Konyaspor taraftarı olsaydı, en azından Ali Çamdalı konusunda “gaf” yapmazdı…

“Ben Ali Çamdalı’yı tanımam”gibi bir laf edince, ister istemez insanın kafası karışıyor…

Konyaspor taraftarı 10 yaşındaki bir çocuğa sorsanız Ali Çamdalı’nın kim olduğunu “şakkadan” söyler…

“Türkiye Kupasını ve büyük kupayı kazanan Konyaspor’un takım kaptanı Ali Çamdalı” diye…  

Ancak ve ne yazık ki, Konyaspor’u çok sevdiğini söyleyen Fatih Özgökçen ise “Ben Ali Çamdalı’yı tanımıyorum” diyebiliyor…

Örneğin, “Ben Ali Çamdalı’yı birebir tanımıyorum, kendisiyle hiç karşılaşmadım, selamlaşmadım, ama Konyaspor’un bir futbolcusu olarak uzaktan da olsa tanıyorum, bu kulübe hizmet etmiş bir arkadaş” diyebilirdi…

Ama, diyemediğine göre, belli ki, Konyaspor’a çok uzak…

Başka bir deyişle de, Konyaspor noktasında samimi değil…

Dolayısıyla da, Fatih Özgökçen, Konyaspor’un kendisi için “amaç” değil, “araç” olduğunun altını çiziyor!

Hem de bizatihi kendisi tarafından…

Bir kişi de çıkıp itiraz etmiyor ya da sormuyor bu konuyu…

Herkes “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” modunda.

x

KISSADAN HİSSE

"Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

“Her kula helâl, Müslüman’a haram!..”

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye…

Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama. Adam:

- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…”dedikçe kadı kızmış:

- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:

- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş. Adam:

- “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş… Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:

- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?..” Adam, başı önünde konuşur:

- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”

- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”

- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”

- “Eeee?!..”

-“Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…” 

Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…” 

Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… 

Bir hafta dolunca, adam:

- “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… 

Az zaman geçmiş ki, adam:

- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… 

Sultan:

- “Bitti mi?..” demiş adama.

- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.

- “Şimdi nedir isteğin?..”

- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…” 

Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler…

Ve ne olmuş bilin bakalım?.. 

Bir ALLAH’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… 

Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:

- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”

- “Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!..”

- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”

- “Sorma, sorma…”

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. 

Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- “Eee, ne olacak şimdi?.. 

Adam:

- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” 

“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:

- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..”

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

- “Hava bile haram, hava bile!..” demiş…

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyenlere.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar