Yazsan bir türlü, yazmazsan iki türlü…
Etliye sütlüye karışmazsan senden kralı olmaz…
Ortadan gittiğin müddetçe sıkıntı yok…
Ama, sorarsan, sorgularsan, eleştirirsen kötü…
Son zamanlarda gazetecilik mesleği iyice zorlaştı…
Yapacaksın ya da bırakacaksın!
Ortası yok…
O noktaya gelindi artık.
xxx
Gazetecilik nedir, gazeteci ne iş yapar?
Bu ve buna benzer sorulara herkes kendi penceresinden ve dilinin döndüğünce cevap verir…
“Her yiğidin bir yoğurt yiyişi” gibi bir şey…
Elbette benim de bu konuda bir fikrim var ve bunu da defalarca, hem de yutkunmadan yazmış ve söylemiş bir insanım…
Gazetecilik sokaktaki insanların gözü, kulağı ve dilidir…
Yani, yanisi şu; toplumu ilgilendiren, siyaset, spor, sanat ve günlük olayları insanlara aktaran kurumdur…
Benim gazeteci tanımım şöyle; adını soyadını yazabilen, soru soran, merak eden, ettiği merakı gideren, vicdanlı ve adaletli olan, dolayısıyla haberi en doğru şekilde verendir…
Daha da önemlisi, kişi ve kuruluşlara bağımlı olmadan, yaptığı bu işi onuru ile yapandır…
Sedat Simavi, “kalemini kır ama sakın satma” diyerek, yıllar önce genç gazetecilere söylemiş bu sözü…
“Bu mesleği bırak, ama karakterinden, kişiliğinden, onurundan vazgeçme” demeye getirmiş…
Maalesef günümüzde geçerliliğini yüzde 90 kaybeden bir söz!
xxx
Ülkemizin zor günlerden geçtiği gibi, gazetecilik de önemli bir sınavdan geçiyor…
Doğruları yazdığın zaman bir kesim, yazmadığın zaman da diğer bir kesim tarafından hedef tahtasına oturtuluyorsun!
Bu gerçek…
Çarşı pazar, manav bakkal dolaşan birisiyim…
Haftanın 2-3 günü mutlaka Bedesten, Kadınlar Pazarı, Türbeönü gibi mekanlarda gezer dolaşırım…
Genellikle yaşı kemale ermişlerin ve alış-veriş yapanların çokça olduğu bu mekanları da adımlarım…
Avare gibi değil, evin ihtiyaçlarını karşılamak için de sorar soruştururum, fiyatları incelerim vesaire…
Zaman zaman da sokaktan derleyip toparladıklarımı, yine sokaktaki insanlarla paylaşma adına bu sütunlara yansıtırım…
Benim gazetecilik anlayışımda gazete, kendimize, patronumuza veya 3-5 ensesi kalına ya da yatından katından yararlandıklarımıza değil, sokaktaki insana yapılır…
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, çarşı-pazar dolaşan, dolayısıyla alış-veriş yapan ve emekli maaşı ile geçinen bir insanım…
Gördüklerimi, yaşadıklarımı yazmayayım mı?
Çarşı-Pazar alev alev!
Bir manavdan sebze, meyve ya da kadınlar pazarı esnafından zeytin, peynir, yağ, yoğurt almak her babayiğidin harcı değil artık!
Her şey ateş pahası…
Bunları yazmayacak, insanların bu anlamdaki şikayetlerini görmezden gelip “üç maymun”u oynayacaksam, benim için yaşam biçimi olan bu mesleği bırakır, Aziziye Camisi, Kayalı Park ya da mahallelerdeki emekli konaklarında sinek avlar, dedikodu yaparım!
Allah da biliyor, asla ikiyüzlü gazetecilik yapmadım…
Bir hafta önce yedi sülalesine küfrettiğim bir insana, bir hafta sonra övgüler düzmedim!
Aramızda böyleleri var mı?
Var…
Fitnecilikten, fesatçılıktan, münafıklıktan beslenip evine ekmek götürenlerin sayısı hiçte az değil!
Ve maalesef itibar görüyorlar!
Bunlara itibar gösterenler, bunların nasıl iki yüzlü olduğunu, nasıl bir münafıklık içinde olduğunu bildikleri halde, bu tiplere prim veriyorlar!
Böyle de bir realite var…
Bütün bunları niye yazdım; günümüzde taraf olmadan, doğru dürüst yazan insanlar ile gerçek anlamda gazetecilik yapanların sayısı her geçen gün azalıyor…
Aynen gazetelerin azaldığı gibi…
Enteresandır gazete ve gazeteciler azalırken, bu liboşların ve bunlara prim verenlerin sayısı hızla artıyor…
Türkiye’de bu işte p.ç oldu maalesef...
Ne köşe yazarı adam gibi yazıyor, ne de spor yazarı…
Hele de spor yazarlığı…
Eski hakemlerin, eski topçuların cirit attığı bir alan olmuş…
Totocular, at yarışçıları, bahisçiler “ne idüğü belirsiz” bir sürü ipe sapa gelmezler, istila etmişler televizyonları, gazeteleri…
Özetlersem; herkes kendi hayatını yaşıyor, herkes kendisine hangi rol biçilmiş ise hangi rolü oynaması istenmiş ise onu oynuyor…
Sen, ben, şu, bu istediğimiz kadar yırtınırsak yırtınalım, oyunu kuralına göre oynama şansımız yok…
Çünkü, bu karakter meselesi…
Allah, sağlam karakteri herkese verip zayi etmek istemiyor belli ki.
Gazetecilik iyice zorlaştı!
Yayınlanma :
25.06.2025 12:53
Güncelleme
: 25.06.2025 13:00
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: