Ömer Atiker ve Konyaspor’a sabretmek lazım

Bambu ağacının hikayesini bilir misiniz?
Daha doğrusu, Çinlilerin bambu ağacı ile ilgili sabrını…
Kurumların ve insanların kulaklarına küpe olacak nefis bir motivasyon öyküsüdür, bambu ağacının öyküsü…
“Googl amcaya sorun, hemen karşınıza çıkar” diyeceğim, ama sizi zahmete sokmayacağım!
Bu kıyağımı da unutmayın.
xxx
BAMBU AĞACININ HİKAYESİ
Çinlilerin bambu ağacını şöyle yetiştirirlermiş.
Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır, gübrelenir.Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.
Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yıl da toprağın dışına filiz vermez.
Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.
Fakat inatçı tohum bu yıl da filiz vermez.
Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
Nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar.
Altı hafta gibi kısa bir sürede de yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur:
Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı haftada mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
Bu sorunun cevabı tabi ki beş yıldır.
xxx
ÖMER ATİKER DOĞRU YOLDA
“Ömer Atiker ve Konyaspor’a sabretmek lazım” derken, işlerin bir günde ya da bir ayda veya bir yılda rayına oturmayacağının altını çizmek istedim…
Konyaspor’umuz da bir yerlere gelecekse, sabırla ve ısrarla, bambu ağacı misali sulanacak ve bu işlemden vazgeçilmeyecek…
Önce çalışmak…
Sonra sabretmek…
Daha sonra tahammül etmek...
Ve başarmak…
Elbette ki, başaracağına da inanmak…
İnanmak başarmanın yarısı ise azim ve kararlılıkta diğer yarısıdır.
xxx
Göreve geldiği zaman zarfında, yaptığı ziyaretlerde, kulüple ilgili açıklamalarla, tüm şehrin el ele vererek Konyaspor’u daha ileriye götüreceğini vurgulayan Ömer Atiker’e, dolayısıyla da Konyaspor’a hem sabır hem de destek vermek, şehre duyduğumuz aidiyetin önemli bir parçasıdır…
Ömer Atiker’in Konyaspor’la ilgili söylemleri kulağa hoş geliyor, genel anlamda da doğru yolda olduğunu gösteriyor…
Bu anlamda sayın başkan ile hemfikirim…
Ama, güçlü genetik kodlar bir anda oluşmaz…
Yukarıdaki bambu ağacı misali, sabırdır, inanmadır, destektir bu işin sırrı…
Ömer Atiker’in isminden dolayı beklentiler yükselmiş olsa da, duygusal değil, daha mantıklı olmak lazım…
Kulüp yönetmek kolay bir iş değil…
Özellikle ekonomisi düzensiz olan kulüpleri yönetmek ve başarılı olmak hiç kolay değil…
Top dönmeye başladığı zaman, başkalarının günahını da sırtlanmak zorunda kalırsınız!
Örneğin Teknik Direktör Recep Uçar’ın…
Konyaspor’un kadrosu çok zengin değil…
Kadro derinliği ve kalite artırımı noktasında, Recep Uçar’ın dört bölgeye oyuncu talebi yeterli olacak mı?
Allah göstermesin, işler ters gittiği zaman, bunun faturası Recep Uçar’a değil, bizatihi Ömer Atiker’e kesilecek!
Bu hiçte hakkaniyetli olmaz…
Takımın teknik direktörü, “Bana istediğim 4 oyuncuyu alın, yeter” diyorsa, sadece Ömer Atiker’in değil, Anadolu’daki bütün kulüp başkanlarının işine gelir…
Bu transfer konusuna niye girdim; kamuoyunda bir burun kıvırma, kafalarda bir soru işareti hissettim…
Daha açık konuşmak gerekirse, kimi memnuniyetsizlikler var...
Bana göre aceleci bir yaklaşım…
Çünkü, Konyaspor’un kilosundaki rakiplerin de, aman aman transfer yaptıklarını söylemek pek mümkün değil…
Doğruyu da söylemek gerekirse, benim hiç kanaatim yok yeni oyunculara dair, çünkü seyretmedim…
Enıs Bardhi hariç…
Onu, hem Trabzonspor’dan hem de Bodrumspor’dan tanıyorum…
Şunu da ıskalamamak lazım; bazı takımlar ve bazı oyuncular geç form tutar…
Bazı teknik adamlar gibi!
Özetlersem; çokta karamsar olmanın bir anlamı yok…
Bu takımın başkanı Ömer Atiker, ne kendi, ne de Konyaspor’un sarığına leke düşürmez…
Nokta.