Sevgili okurlarım, değerli takipçilerim!
Milletleri ayakta tutan, dosta güven, düşmana korku veren yanı; birlik ve beraberliktir.
Rahmetli Akif’in: “ Girmeden tefrika bir millete düşman giremez./Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” Sahipsiz vatanın batması haktır./ Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” mısraları bu birlikteliği yani İÇ CEPHEYİ ne güzel anlatıyor.
İç cephe, vatan sınırları içinde yaşayan yurttaşların iyi günde, kötü günde, kıvançta ve tasada bir ve beraber olması, tek bir blok halinde hareket etmesidir.
Buna biz eskiler yurttaşlık bilinci derdik.
Son günlerde Sn. Erdoğan ve AKP’lilerin sıkça dile getirdiği İÇ CEPHE vurgusu ne anlama geliyor?
İşte anahtar soru bu.
Bakıldığında ve uygulamaları görünce İç Cephe:
İktidar bloğuna kayıtsız şartsız MHP ve Bahçeli gibi destek vermektir,
İktidarın yaptığı her eylem ve uygulamayı sorgusuz sualsiz kabul etmektir,
Yönetenleri asla eleştirmemektir,
AKP’den başkasına oy vermemek ve seçmemektir.
Bunun adına İç cephe değil biat denir.
Demokrasilerde biat yoktur, İslam’da da biat yoktur, her ne kadar “Ulul emre itaat şarttır” diye bir şey uydurmuş olsalar da.
Sağ olsun, Sn. Erdoğan adına yönetimde bulunanlar, mantıksız ve hukuksuz uygulamaları ile adeta Erdoğan’ı halktan koparmaya ve yıpratmaya çalışmaktalar. İmamoğlu, Özdağ, Altaylı, Soyer vs uygulamaları gibi.
İç cephe akılla, bilimle, mantıkla olur.
İç cephe, yönetenlerin halka güvenmesiyle, yönetilenlerin de yönetenlere güveniyle olur, buna birlik ve beraberlik denir.
İktidar bloğuna oy vermeyenlere hakaret edip, “Be hey adi, be hey şerefsiz, be hey çapsız “gibi hoş olmayan hitaplarla, bir kısmı ötelemekle asla.
Benim partimden olan belediyeleri teğet geçip, muhalif belediyelere operasyon yapmakla, “kazandılar ama birer topal ördekler” demekle asla.
Muhalif ve zülfi yâre dokunan siyasi parti liderlerini tutuklatıp, iddianameleri bile olmadan günlerce içerde tutmakla, gözdağı vermekle asla.
Benden olmayanları siyaset dışı bırakırım, “Bakalım kaç CHP’li daha cumhurbaşkanlığı yolunda telef olacak” gözdağıyla asla.
İktidarı eleştiren aydınları, gazetecileri tutuklatıp onur itibarsızlığı yaparak asla.
Siz bunları yaparak, toplumu benden olanlar/olmayanlar diye ayrıştırarak nasıl bir İç Cephe birlikteliği oluşturmayı hesaplıyorsunuz?
Kurumlar yıpratılarak, her alan siyasallaştırılarak, güven ortamı zedelenerek İç Cephe birlikteliğinin oluşması olası mı?
Yaşı seksen olmuş bir eğitimci olarak acizane teklifim şudur:
İç cephe adaletle, adil hukukla, akıl ve bilimle, hoşgörü ile 86 milyon yurttaşı, içten sevip kucaklamakla, liyakatla, üretimle, yurttaşların refahıyla, hakaret değil sevgi diliyle oluşur ve acilen de oluşturulmalıdır.
Bizim milletin bazı tarifleri vardır; “gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemez, ayranlığı kabarmasın” gibi.
Akıl vermek, yol göstermek haddim değil. Ülkemin birliği ve geleceği adına sadece gördüklerimi yazmaktır.
Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.
Esen kalınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: