Sevgili okurlarım, değerli takipçilerim! Yazıma şu sorularla girmek istiyorum. “Terörsüz Türkiye’ye” evet de:
1-ABD, BOP projesinden vaz geçti mi?
2-İsrail “Vadedilmiş topraklar” ütopyasından vaz geçti mi?
3- KCK, PYD, PEJAK ABD’nin, İsrail’in taşeronluğundan vazgeçtiler mi?
4-PKK neden silah bırakma gereksinimi duydu irdelendi mi?
5-ABD kendi verdiği ve PKK’lılarca çeşitli eylemlerde kullanılan bu silahların teslim olmasını ister mi, balistik incelemesine izin verir mi?
Bu sorulara yanıtınız nedir?
Bütün bu gerçekler ortada iken, teröristle nasıl ve ne koşullarda müzakere edeceksiniz?
Bu silah bırakma işinde, ABD’nin bir proje kokusu almıyor musunuz? Bu projeye destek veren dış emperyalist güçler, yıpranmasına karşın TSK’nın dimdik durduğunu gördü. Bu şekilde işin bitirilmesinin uzun süre alacağını görerek işi altın çanakta zehir sunma yoluna gittiler olamaz mı?
İmralı canisi, eli kanlı terör örgütünün nesi ile müzakere edilecek?
On binlerce şehidimizin kanı ne olacak, sönen ocaklar, dul kalan kadınlar, yetim kalan çocukların hakkı ne olacak ne denilecek?
Sunum çok güzel, paketin ambalajı cazip, “terörsüz Türkiye” istemine kim hangi gerekçe ile hayır diyebilir?
Bu, edindiğim bilgi, yılların verdiği tecrübe ve deneyimle buz gibi bir İsrail ve Sam Amca projesi. TERÖRSÜZ TÜRKİYE diye sunuluyor ama gerisinde “TÜRKSÜZ TÜRKİYE” amaçlanıyor. Son günlerde Sn. Erdoğan’ın, “Türk, Kürt, Arap kardeşliği” söylemi de bu tezimizi doğrulamıyor mu?
Kürt kabul de, Arap nereden çıktı?
Esad zulmü diye yurda sokulan milyonlarca Arap, Esad gitmesine rağmen Suriye’ye dönmediler. Gerekçe, daha istikrar sağlanmadı.
Bu projeye sevdası vatan olan her Türk, şüpheyle yaklaşmalı ve hukuk içinde karşı çıkmalıdır.
Bu konunun uzmanlarının da belirttiği gibi “Teröristle müzakere olmaz, mücadele olur.” Şanlı TSK ve Türk güvenlik güçleri de terörü bitirme Irak ve Suriye’den çıkamaz, eylem yapamaz hale getirmişlerdi. Hatta eski İç İşleri Bakanı S. Soylu’nun deyimiyle çok az kalmış ve ayakkabı numaralarını da biliyorduk.
Şart-şurt yok dedikleri projenin pek çok şart içerdiği de gün geçtikçe, gün yüzüne çıkmaya başladı.
Efendim TBMM’sinde komisyon kurulmalı, İmralı canisinin şartları görüşülmeli ve gerekli yasalar dahil istekler karşılanmalı imiş.
Bu tuzağa CHP’yi istiyorlar. Amaç bu şartların yerine getirilmesini daha çok kitleye yaymak, meşru hale getirmek.
Şunu soralım:
AKP+DEM+MHP oyları TBMM’sinde gerekli çoğunluğu sağladığı halde, her konuda muhalefetin istek ve önerilerini MHP+AKP oyları ile ret edip işleme almazken, şimdi hangi dağda kurt öldü de komisyona her partiyi gönül huzuru ile davet ediyorlar?
Bu konuda dik duran Sn. M. Dervişoğlu ve İYİ PARTİ gurubunu kutluyorum. Komisyona hayır dedikleri ve üye vermedikleri için. Zafer Partisi ve Sn. Ü. Özdağ’ı da kutluyorum dik durdukları için.
Israrla CHP’nin komisyonda olmasını istiyorlar. CHP’yi ve CHP’li seçmeni çok mu seviyorlar yoksa CHP yeni mi akıllarına geldi?
Biraz düşünmek gerekir.
Amaç ileride oluşabilecek büyük olumsuzlara CHP’yi de ortak etmek. Biz kararı tek başımıza almadık ki CHP’de komisyonda vardı demek isteyecekler.
Şimdi işin iç yüzünü anladınız mı? “Neden illa komisyon kurulsun, kararları komisyon versin/alsın” istemelerinin arkasındaki gerekçeyi?
Komisyon kurulursa Apo muhatap alınacak, bölücülerin önderi olacak, PKK meşrulaştırılacak, DEM Türkiye’deki bütün Kürt vatandaşların meşru temsilcisi kimliği kazanacak.
Oysa AKP+DEM+MHP+ HÜDAPAR oyları çoğunlukta. Neden kararları kendileri almıyor? Çünkü ilerisi karanlık bunu onlarda biliyor ki, ağırdan alıp daha çok kitleye yaymak istiyorlar.
CHP bu tuzağa düşmemeli, biraz oy uğruna Akdeniz, Ege, İç Anadolu, Karadeniz oylarını kaybetmemeli.
Kaldı ki AKP ve MHP, vatandaşlarımızdan altılı masanın altında DEM var, Kandil var, Pkk var; biz kandille PKK ile mücadele edeceğiz diyerek oy aldılar. Seçmen sormayacak mı, siz böyle diyerek oy istediniz de şimdi nasıl bir dönüş bu diye?
Sn. Dervişoğlu ve ekibini kutluyorum. Ülkenin sahipsiz olmadığını gösterdiler. Benim partilerin iç işlerine karışmak, yol göstermek haddim de yetkim de değil ama CHP’de oyunu görmeli, adımını iyi atmalı: Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamalı, komisyona katılmamalı.
Dünya terörle nasıl mücadele ediyorsa, uluslararası hukuk ve iç hukuk kuralları içinde öyle mücadele edilmeli.
Esen kalınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: