Günümüz kimi önde görünen Müslümanların ne denli sahtekâr olduklarını son 20 yıl da iyice öğrendik.
Dini de, laikliği de işlerine geldiği gibi kullanıyorlar.
Yani işlerine geldiğinde koyu bir şeriatçı, işlerine geldiğinde laikliğin şemsiyesine sığınmakta bir sakınca görmüyorlar.
Dinde bu türler, münafık olarak adlandırılır.: Günlük yaşantımızda ise “İKİ YÜZLÜ” olarak.
Yakın tarihimizden bir örnek verecek olursak.
Dinci ve şeriatçı rahmetli N. Erbakan’ın, şeriatçı bir kızı vardı: Zeynep Erbakan.
Bu hanım her ortamda şeriat der dururdu.
Babası ölünce, şeriat yolunda toplama malları bölüşmek için kardeşi Fatih Erbakan’a başvurur.
Fatih Erbakan haklı olarak ablasına, “Şeri İslam Hukukuna” göre mal paylaşımı teklifinde bulunarak, “Sevgili bacım şeri İslam hukukuna göre ben 2 pay alırken, sen 1 pay alacaksın” der.
Bu teklifi duyan Zeynep Erbakan’ın tepesinden kaynar sular dökülür, teklifi içine sindiremez ve birden LAİK oluverir.
Çok tenkit ettiği ve asla beğenmediği Atatürk’ün kurduğu ve O’na sağladığı laik sistemin imkanlarından yararlanmak için:
“Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin” mahkeme salonlarında alır soluğu.
Açar davasını laik siteme göre ve “Ben mirastan eşit hak istiyorum” der.
Dava Zeynep Hanımı haklı bulur ve eşit pay alır.
İş bununla da kalmaz.
Eşine dava açar, eşinden şiddet gördüğünü iddia ederek.
Tekrar laik cumhuriyetin mahkeme salonlarında görülür.
Bunda ne var, hakkını arıyor denebilir.
Oysa şeriatta kadın dövmek mübahtır. Şeriatçı N. Yıldız’a göre ise kadınlar, kocalarından dayak yedikleri için Tanrıya şükretmeli bile deniyor.
Şeriat isteyen ve laik sistemi tu kaka gören bu Hanım, şu an nerede?
ABD’ye yerleşti.
Tıpkı diğer şeriat isteyip, peygambere komşu olma edebiyatı yapan sahtekâr ve şarlatan şeriatçılar gibi. Onlarda Londra’dan, ABD’den ev alıyorlar ya!
Bunları neden mi yazıyorum?
Buradan çıkan sonuç şudur sevgili okurlarım, değerli takipçilerim.
Şeriat diye yırtınan tüm siyasal İslamcı, din tüccarları: SAHTEKÂRDIR, İKİ YÜZLÜDÜR.
Yaşadığı DİN’i işine geldiğinde kabul, işine ve çıkarına gelmediğinde de hiç utanmadan, sıkılmadan terk edip, çok tenkit ettiği Atatürk’ün getirdiği LAİK sistemin olanaklarından da yararlanacak kadar ŞERİATÇILARDIR.
Özetle Şeri sistemi savunacak kadar Müslüman, işlerine gelmediğinde de LAİK sistemi kabul edecek kadar İNSANDIRLAR.
Ahlakları bu kadar, çünkü savunduklarına gönülden inanmıyorlar.
Esen Kalınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: