Türkiye’nin ahlak ümitleriydi.
Pırıl pırıl gençler olarak bilinirdiler.
Doğruluğun, dürüstlüğün, emanete ihanet etmemenin, kul hakkını gözetenlerin temsilcisi ve timsali idiler.
Ülkücü-Milliyetçi gençlik ile solcu-devrimci gençlik vatan için vuruşurken; bunlar bir köşede sessiz oturup ortamı seyrediyorlardı.
Güne değil geleceğe yatırım yapıyorlardı.
Ülkücü gençlik parasızdı.
. İslami gençlik de parasızdı, yoksullardı
Ve bu yoksulluk sınavını, başarı ile vermişlerdi:
Kul hakkına özen göstermişler, helal ve haram kavramına duyarlıydılar.
70’li, 80’li hatta 90’lı yıllarda hem kibar hem de kul hakkına aşırı duyarlıydılar.
Verdikleri bir randevuya bile geç gelseler, “Lütfen hakkınızı helal edin azizim, sizi beklettim” diye kibarca özür dilerler ve helallik isterlerdi.
Sayın Peker, bunları neden yazıyorsun dediğinizi duyar gibiyim.
Sevgili okurlarım!
Hani Anadolu’da güzel bir söz vardır, “Hayvanın alası dışına, insanın alası içine” diye.
İşte bizim İmam-Hatipli bu ahlak timsali gençler, meğer yerleri dar olduğu için oynayamıyorlarmış.
Dindar Cumhurbaşkanı, dindar bakanlar, dindar yöneticiler masalara oturup, köşeleri tutunca:
Son 25 yıla baktığımızda, bu gençlerin raydan çıktığını, eksen değiştirdiğini görmekteyiz. Hani o, “Huzur İslam’da ” diyen bu ağzı besmeleli, alnı secdeli gençlerin, deveyi hamudu ile yutmaya başladıklarını görmekteyiz.
Kurslarda çocuğa taciz, soru çalıp üniversiteye girme, KPSS sorularını araklayıp hâkim, polis, memur olma bunlarda.
Sahte diploma alıp-verme bunlarda. Sahte prof bile olmuşlar.
Her türlü sınav sorusunu aşırıp; makam, masa, kasa, nisa işini götürme bunlarda.
Üç-beş yerden “Huzur hakkı” adı altında maaş alma bunlarda.
Lüks, gösteriş, şatafatlı yaşam, rezidanslarda oturma bunlarda
Tarikat-cemaat kurup gariban Müslümanları Allah ile aldatıp, soymak bunlarda.
Geçenlerde Papa öldü kuruşu çıkmadı.
Menzil şeyhi öldü milyar Dolarları çıktı, varisleri bölüşmede birbirine düştü.
Yani bu arkadaşlar, Makam masa, kasa, nisa dörtgeninde inanın şeytana taş çıkartmaktalar.
Kimin aklına gelirdi, depremde rahmetli olan avukatların adını kullanarak sahte avukatlık diploması oluşturmak?
İyi de bütün bunlar ne adına yapılıyor, niye yapıyorlar?
Rahmetli dedem derdi ki, “Hayatta gerçek sınav paradır. Değerini bulunca satılmayacak çok az insan vardır.”
Bu arkadaşlar, ne yazık ki parayı görünce bozuldular.
Bu kuşak, bırakın milyon Dolarları 50-100 doları dahi bir arada görmemişlerdi.
Gece başını yastığa çay ocakçısı, fotokopici, sıradan bir şoför olarak koyup, sabah milyon Dolarlık ihalenin kendisine verildiği haberi ile uyandılar. Belediye başkanları olunca milyarlık bütçeleri ellerinde buldular.
İşte bozulma böyle başladı.
O haram-helal kavramına sıkı sıkıya uyan bu insanlar artık, “huzur Parada” demeye başladılar ve yeni sloganları da Konya Öğretmen evinde takıldığım kimi İlahiyatçı dostların dediğine göre. “Haram helal ver Allah’ım, kulun seçmez yer Allah’ım” oldu.
Sonuç:
Tanrı kimseleri para ile sınamasın. Çok zordur, yoldan çıkmayıp dürüst olmak, dürüst kalmak. Hele bir de bu para, Benjamin amca olursa.
Bir Osmanlı paşasına, “Paşa sen hiç rüşvet aldın mı” diye sorulunca ilginç bir yanıt vermiş, “55 altına kadar almıyorum” diye.
Evet. Bu ideali yüksek kuşağın, böyle bozulmasına çok ama çok üzülüyorum. Zararı da muazzez din İslam gördü. Gençler İslam’dan kaçarak DEİST olmaya başladılar.
Esen kalınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: