Eğitim-öğretim yılına başladığımız bu günlerde, öğrencilerin beslenmelerini doğrudan etkileyen okul kantini, kafeterya gibi işletmeler de tekrar gündeme geldi. Olumlu bir adım olan “Okul Gıdası Logosu” uygulamasına yönelik, 22.10.2020 tarih ve 31282 sayılı Resmi Gazete’de “Okul Gıdası Hakkında Tebliğ” yayınlanmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı özel ve resmi okul/kurumlarında faaliyet gösteren kantin, kafeterya, büfe, çay ocağı gibi işletmelerde doğrudan öğrenciye satışa/tüketime sunulacak olan hazır ambalajlı gıdaların okul gıdası onay şartlarını ve bu gıdalarda kullanılacak okul gıdası logosuna ilişkin hususları kapsayan tebliğin hayata geçirilmesi, Eylül 2026 dönemine beşinci defa ötelenmişti.
Okul Gıdası Uygulamasına bir yıldan az kalması üzerine, bakanlıkların çalışmalarına devam ettiğini, Mart 2025’de Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu “Okul Gıdası Kararları” 25 Haziran 2025 tarihinde 520 adet ürünün onaylandığı liste kamuoyu ile paylaşıldı.
Çok geç kalınmış, üretici firmaların talepleri doğrultusunda sürekli ötelenen uygulama, üzülerek belirtmek istiyorum ki, altı yıldır çocuklarımızın sağlıksız ve besin değeri düşük gıdaları tüketmelerine sebep olmuştur. 2026 yılında bu uygulamanın kesinlikle devreye alınması, elbette en büyük beklentimizdir.
Avrupa’nın en fazla çocuk nüfusuna sahip ülkemizde, üç milyonu aşkın okul öncesi ve 1.sınıf öğrencisi 1 Eylül 2025 Pazartesi günü “Uyum Haftası” için okullarına başladılar. Fakat yüksek gıda enflasyonu ve ücretli çalışanların satın alma gücünün erimesi, en kıymetlilerimiz olan çocuklarımızın beslenme çantalarını da olumsuz etkiledi gelir seviyesi düşük birçok ailenin çocukları boş beslenme çantaları ile sıralarına buruk şekilde oturdu. Gıda fiyatlarının önlen(e)meyen yükselişi, büyüme çağındaki 21 milyon çocuğumuzun et ve süt ürünlerini tüketmesini imkansız hale getirdi.
OECD ve Avrupa ülkelerinde ortalama 34 kg, dünya ortalaması 18 kg olan kırmızı et tüketimi, Türkiye’de sadece 16 kg. Fiziksel ve zihinsel gelişimde büyük öneme sahip en kıymetli protein kaynağı kırmızı et üretiminin yanı sıra süt ve süt ürünleri de üretimi dolayısı ile tüketimi de azalıyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmede anahtar role sahip birçok temel gıda ürünleri için benzer durumun olduğunu, konunun uzmanları endişelerini dile getirirken daha iyi anlıyoruz.
Okullarda bir öğün ücretsiz yemek ve içilebilir su verilmesinin sağlanması konusunda siyasi iktidara baskı oluşturmak amacıyla 2 Mart 2024 tarihinde kurulan “Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu” nun talebini de tekrar hatırlamakta yarar var.
Koalisyon, yaptığı çalıştay ve hazırladığı raporlar ile, halk sağlığını ve geleceğimizi doğrudan etkileyen konuya dikkat çekmeye devam edecektir.
Okul yemeği, sağlıklı beslenmenin, halk sağlığının, akademik başarının, çocukların ruh sağlığı ve genel iyilik durumunun ayrılmaz bir parçasıdır. Bütçe çalışmaları yapılırken, ücretsiz okul yemeği için kaynak ayrılması büyük devlet olma ve eğitim hakkının gereğidir.
Geleceğimiz olan çocukların sağlıklı beslenmesi sosyal devlet olmanın gereğidir. Bugünün eksik beslenen çocukları gelecekte fiziksel ve zihinsel yetersizliğe sahip olarak bir neslin ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere, gıda üreticileri, kantin işletmecisi ve okul idarecilerine kadar herkesin bu bilinçle sorumlu davranması gerekmektedir.
Milyonlarca çocuğumuzun okullara başlaması nedeni ile, sağlıklı ve dengeli beslenmenin temel hak olduğunu bir kez daha belirtmekte yarar var.
Yoksulluğun yaygınlaştırıldığı, ücretli çalışanların açlık sınırında hayatta kalmaya çalıştığı bu dönemde, idarecilerin veya bu konuda kimler yetkili ise gerekli tedbirlerin bir an önce alınması konusunda beklentilerimizi dille getirdik. Artık sıra onlarda ve geleceğimiz çocuklarımızın yaşam kalitesini artırmak için yapılması gerekenleri yapsınlar.
Yorumlar
Kalan Karakter: