Ne oldu ülkeme? Ne oldu da insan yaşamı bu kadar ucuzladı! Günlerdir tatile gelen bir ailenin yok oluşunun seyircisiyiz. Toplumdaki açlığı, yokluğu ve yoksulluğu tartışırken bir anda hiçe sayılan insan hikayelerini tartışmaya başladık. Elbette suçlular bulunacak ve cezalandırılacaktır diye düşünüyoruz. Fakat diğer bir tarafta adaletin terazisinin de dengede olmadığını her köşe başında duyuyorsunuzdur. Biz sadece ceza alacaklarını umut ediyoruz diye yorumlayalım ve bu konuyu muhataplarına bırakalım.
Gelelim esas konumuza! Borçla yaşamak nasıl bir şey? Diye sorsam eminim çoğunluğun ağzından “hepimiz borçla yaşıyoruz, yaşamayı öğrenmek zorunda bırakıldık” gibi sözler duyacağım. Ancak her zaman söylediğim bir şey var. Bunu anlatmaktan ben yoruldum fakat kullananlar yorulmadı. Lütfen kredi kartlarınızı değil! Banka kartlarınızı kullanmaya özen gösterin! Çünkü kredi kart faizlerini ödemekten borcunuzu ödeyemiyorsunuz ve borçlarınız katlanarak büyüyor.
Borcu borçla kapatıp yemek için de yaşamak için de borçlanan tüketici zorunda olmanın sıkıntılarını bir türlü aşamıyor. Öte yandan gelir gidere yetmeyince vatandaş mecburen borçlanıyor. Borcu borçla kapatan tüketici borç sarmalından çıkamıyor. Resmi verilerde bunu ortaya koyuyor.
Nüfusun yarısı bankalara borçlu. Hem de ne borç. Kişi başı ortalama borç tutarı 123 bin liraya fırladı. 22 bin 104 lişralık asgari ücretin beş buçuk katına çıktı. Asgari ücret alanların verdikleri net cevap ise şu:” asgari ücretle geçinmiyorum, geçinmeye çalışıyorum” her ay gelirde eksiye düşmek demek borç sarmalına yakalanmak demek.
Eskiden ev almak, araba almak için bankalardan kredi çekilirdi. Bugün geldiğimiz noktada artık ihtiyaçları gidermek ya da borçları kapatmak için çekilen kredileri görüyoruz.
Maaş zamları düşük, gıda barınma gibi en temel ihtiyaçlara gelen zamlar yüksek. Hal böyle olunca gelir gideri dengede tutamayınca borçlanmak zorundalığı da ortaya çıkmış oluyor.
“Nakit yok mecburen kredi kartını kullanıyoruz” diyenlerin sayısı hiç azımsanacak gibi değil.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi açıkladı. Kişi başına düşen ortalama borç tutarı son bir yılda %42,6 artışla 86 bin 324 liradan, 123 bin 124 liraya yükseldi. Bireysel kredi borçlu sayısı 43 milyona dayandı. Yani neredeyse her iki kişiden biri borçlu.
En büyük borç kredi kartı borcu. Ay sonunu getiremeyen dar gelirli, temel harcamalarını borçla yapabiliyor çünkü. Bireysel kredilerdeki en büyük payı 2,609 trilyonla kredi kartları oluşturuyor.
Türkiye’de 40,1 milyon kişi kredi kartı borçlusu. Kişi başına düşen kredi kartı borcu son bir yılda %50,7 arttı. 66 bin 92 liraya çıktı. Geri ödenemeyen ihtiyaç kredisinde de artış dikkat çekici. Tasfiye olunacak ihtiyaç kredisi oranı da bir yılda 3,9 dan %5,2 ye yükseldi.
Kiminle karşılaşsam “bu ekonomi ne olacak?” Sorusunu mutlaka duyuyorum. Söylenecek tek söz var. “Sabredeceğiz. Kemerleri sıkacağız.” Sonrasını göreceğiz. Çünkü büyüklerimiz “sabredin” diyorlar.
Tarımın tükenmek üzere olduğunu hep söyledik ve söylemeye devam edeceğiz. Bu kadar verimli topraklarda özellikle hayvancılığın giderek azalması gerçekten bizi üzüyor. Hayvancılık azalınca toplumun temel gıdası ete ulaşması da bir hayli zor oluyor. Durum böyle olunca ve üstelik gelir de bu artan fiyatlar nedeniyle eriyip yok olmuşsa nerde ucuz ürün var ona bakılıyor. Hayvanlarımıza ithal saman yedirdiğimiz günleri elbette unutmadık. Fakat bugün hayvancılık yok olmaya yüz tutunca saman pazarlarında samanı satacak müşteri bulamayan samancılar da sıkıntıda olduklarını dile getiriyorlar. Fiyatların da girdi maliyetleri nedeniyle yükselmesinden artık iyice saman satamaz olduklarını dile getiriyorlar.
Borcu borçla kapatan, borç girdabına kapılmış vatandaş bir çıkmazın peşinden giderken “ne olacak halimiz?” diyor da seslerini duyan yok.
Önümüzdeki aylar pazarlık masaları üç kuruş için kurulacak. Babalarından miras kalmış gibi sendika başkanlık koltuklarında oturanlar da koltuklarını kaybetmemek için çalışanın da emeklinin de hakkını savunamayacak. O koltuklarda semirmeye devam edecekler. Büyüklerimiz ne söylediyse yine o olacak. Yine söylüyorum beklentilerinizi aman ha aman yüksek tutmayın ki hayal kırıklığı yaşamayın.
Yorumlar
Kalan Karakter: