Altının yükselişi milleti panikletti. Bir gram altın alacak olan kuyumcunun yolunu tutar oldu. Altın her zaman güvenli liman olarak küçük ya da büyük yatırımcının portföyünde yer bulmuştur. Altın uzun vadeli yatırım aracı olarak tanımlanır, yatırımcılara belli zaman aralıklarında yüzdelik dilimlerle getirisinden söz edilirdi.
Altın artık bildiğiniz-bilmediğiniz bir yatırım aracı olmaktan çıktı. Öyle bir yükseliş trendi yakaladı ki tüm dünya şaşkın şaşkın o yükselişi izliyor zannediyorsunuz. Aslında bu yükselişin en önemli sebeplerinden birisi tüm dünya merkez bankalarının piyasadan altını toplaması… Merkez Bankalarının altın rezervleri arttıkça piyasada altının değeri ve hareketi de bir o kadar hızla artmaya devam etti.
Bu kadar yükselişi beklemeyen küçük yatırımcı elindeki az miktardaki altını bozdurunca bile hayal kırıklığı yaşarken, altınla borçlanıp ev ya da araba alanların durumunu hiç düşünmek bile istemiyoruz.
Öte yandan paramız pul olmuş alım gücü düşmüş, insan ihtiyaçları karşılanamaz duruma gelmişken “ne yatırımından ne altınından söz ediyorsunuz?” diyenlerinizi duyar gibi oluyorum. Elbette çok haklısınız!.. barınma ve beslenme sorunu ayyuka çıkmışken yükselen altına veya dövize yatırım yapmak, yapabilmek bir hayal olmanın ötesine geçemiyor.
Siyasilerin ağzından çıkana bakan ekonomi bir türlü dengeye oturamıyor. Siyasi kargaşa iktidar muhalefet atışması durumunu çoktan geçmişken ekonominin de dengeye gelmesini beklemek çok ütopik bir durumdan söz ediyor olmamıza sebep olur.
Neredeyse bütün merkez bankaları, fiyatların yükselmesine rağmen altın alımlarını sürdürüyor. Dünyada merkez bankalarının rezervlerinde yaklaşık 37.000 ton altın var. Alımları artmaya devam ediyor. Keza kurumsal yatırımcıların portföylerindeki altının payını artırma çabalarının küresel bir eğilime dönüşmesi de, altın fiyatlarını destekliyor.
Ancak bunların ötesinde, altın fiyatlarındaki çılgın yükselişte bir eğilim öne çıkıyor. "Herkes altın alıyor. Bir bildikleri olsa gerek. Fiyatlar da yükseliyor. Aman ben de treni kaçırmayayım" telaşı bir nevi grafiği yükseltiyor. Milyonların düşüncesi eyleme dönüşünce, 'altın fiyatları yükselecek' kehanetleri de kendi kendini doğruluyor. Fiyatlar daha da yükseliyor. Sizi bilmem ama doğrusu benim çevremde, 'bundan sonra her ay altın alıp bir kenara koyacağım' diyenler arttı.
Unutmayalım, bir yatırım aracında herkesin birden kazanması ancak bir süre için mümkündür. Adına ister 'düzeltme' deyin ister başka bir şey, altın piyasasında da "silkelenmeler" er ya da geç gelir. Evet, altın fiyatlarının yukarı çıkışını destekleyen emareler var. Ama düşüşünü de öyle...
Görünen o ki, dünya ekonomisinde bir yeni evrenin doğum sancıları yaşanıyor. Kapitalizmin doğasında genişleme var. Ürettiğini; mal, sermaye, hizmet her neyse, yayma eğilimi var. Özellikle Batı kapitalizmi bugüne kadar, krizlerini hep yeniden bölüşüm ile atlattı. Çevre ülkelere mal ve sermaye ihraç etti. Onların ucuz işgücünden faydalandı.
Dünya ekonomisindeki bu şekillenme, jeopolitik gerginliklerin de etkisiyle giderek yeniden pozisyonlanmalara ve de yeni bir parasal sisteme ihtiyacı da beraberinde getiriyor. Dünya politikası ve ekonomisi daha önce görülmemiş güç dinamikleriyle yeniden şekillenirken, dolara dayalı dünya parasal sistemine ilişkin soru işaretleri artıyor. Bu yeni dinamiklerin yarattığı ve yaratacağı türbülansın gayet farkında olan, dünyanın önde gelen merkez bankaları ve gelişmeleri sezen büyük yatırımcılar 'güvenli liman' altına yöneliyor.
Bu durum nasıl ki bir dönem borsada hızlı yükselişin sonunu ani satışlarla getirdiyse, altında da bir silkelenme ve denge sağlanacaktır. Küresel piyasaların ve çatışmaların önüne geçilemezse elbette bu durum belirli bir süre daha devam edecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: