Nostaljiye Saplanmış , Siyaset !...
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Nostaljiye Saplanmış , Siyaset !...

05 Şubat 2021 - 15:52

" Kasırgalar, toprağın derinliklerine kök salan ağaçları daha da güçlendirir...

Ama tutkunluklarımız yapraklara  benzer ; en hafif rüzgar alt-üst edebilir, onları !..."

Cemil MERİÇ

 

Siyâset ve kültür , insan yaşamının vazgeçilmez unsurlarındandır.

Birbirlerini zincirleme itelerken , zaman zaman da baskı altında tutar.

Kültürel baskının üstün olması halinde :

Siyasi yapı ; akılcı, çağdaş ve bilimsel gelişim sürecinde duraklamaya girer.

Dünya ülkeleri ile rekâbet koşullarını yerine getirmekten de uzaklaşır.

Nedir kültürel baskı ?

Din, tarih, gelenek, sanat, edebiyat , üretim ve tüketim davranışları gibi bireyi ve toplumu ilgilendiren her türlü sosyal yaşam biçimi. Toplum hafızasında yer eden eski davranış modeli, yeni oluşumları kabullenmede zorlanır... Alışkanlık ve tutkuları ile siyasi yapıyı yönlendirme ve baskı altında tutmayı gerekli görür.

Bu baskı da ; iyi- kötü , doğru- yanlış , bireysel menfaat, kin- nefret veya

aşırı sevgi ve tabuları vardır... Tercih ve oy gücünü elinde tutan toplum , siyasi yapının geliştireceği yönetim politikalarının oluşumunda da etkilidir... Çoğu da duygusaldır, belirli bir zümreye hitâp ederken, toplum genelinin de zarar görmesine  sebep olur.

Böylesi durumlar da , tarihin derinlikleri seslenir, bugüne.

Avrupa da kilise ve papaz baskısı altında şekillenen siyasi yapı , orta çağ feodalizmini ( dere beylik) oluşturuyordu.

Dünya 'da kilise hakimiyetini üstün kılmak; yeni maddi kaynaklar elde etmek için, haçlı seferleri düzenliyordu.

Feodalizmin kıskacında kendisini tüketen siyasi yapı büyümenin yolunu gasp, talan ve sömürgecilikte bulmuştu. Aynı zamanda , yeni yönetim politikaları belirleyemeyen hantal bir bürokrâsiyi  de besliyordu.

Ta ki, Rönesans ve reform hareketlerine kadar...

Çağ kapatıp, yeni bir çağ açan Fatih Sultan Mehmet Han'ın Avrupa'ya ayağını basması ve üstün yönetim anlayışı  dönemin siyasi yapısının değişmesinde de etkili olacaktır...

Türk Milleti asırlardır üzerinde taşıdığı adaletli yönetim anlayışı ve İslâmî inancı ile kardeşliği ve barışı hep ön plânda tutmuştur.

Değişen Dünya siyaseti ve feodalizmden kapitalizme geçiş; ülke coğrafya sınırlarını değiştiriyor , Kapitalizm hakimiyetini en uzak ülkelerde bile hissettiriyordu.

Osmanlı İmparatorluğu topraklarının %21'inde kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin  lideri o tarihlerde halkına şöyle seslenecektir :

" Dünya da her şey için;

medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir."

Bir başka sözünde ise , siyasi yapıyı şöyle tanımlayacaktır :

Biz ne bolşevikiz, ne de komünist.

Ne biri, ne diğeri olamayız.

Türkler, milletperver ve dinlerine hürmetkâr bir millettir.

Bizim hükümet şeklimiz, tam bir demokrat hükümettir..."

M. Kemal ATATÜRK

Anlayabilseydik !... Demokrasinin oluşturduğu güvenli ve koruyucu dengeyi; bugün Millet olarak çok daha farklı gelişmiş bir konumda olurduk.

Anlayabilseydik, demokrasinin Milleti bütünleştiren saygı ve sevgiyle kucaklaştıran yapısını ; bugün değerleri ile yaşayan kardeşliğin, dostluğun ikliminde buluşan bireyler olurduk.

Anlayabilseydik, bilim ve fen de ilerlemenin , bir Milletin şaha kalkması demek olduğunu ; öğrenme ve bilimde birbirimizle yarışa girip, üretim gücünü artırarak, Dünya ülkeleriyle rekâbette en üst seviyelerde yerimizi alırdık.

Anlayamadık !...

Seçtiğimiz siyasi kadrolar la, geçmişin olumsuz ve aksayan yanları ile kavga etmeyi, ilerleme kaydeden bir ferdimizi aşağıya çekmeyi ve önüne engel koymayı tercih ettik...

Hani bir deyim vardır;

" El, elle uğraşır; biz de birbirimizle..."

İşte eski alışkanlıkları terk etmek zor dur...Tutku ve menfaatlerden vazgeçmek ise daha bir zor gelir insana.

Bu mânâda Cemil Meriç'in  "....tutkunluklarımız , yapraklara benzer..." sözünü yeniden düşünmekte fayda buluyorum...

(Devam edecek)

 

Saygılarımla...

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar