Türkiye Spor Yazarları Derneği ile Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği uzun yıllardır ortaklaşa düzenlenen birçok etkinlikte birlikte hareket ederler…
Son olarak yaşanan deprem olayında da Kıbrıslı meslektaşlarımız ellerinden geldiğince, güçlerinin yettiğince bizimle, yani TSYD ile birlikte oldular…
Sağ olsunlar…
İyi ki de varlar.
xxx
Geçen haftayı yoğun geçirdim…
TSYD yönetimi olarak “Kıbrıs’a çıkarma yaptık” dersem, abartmış olmam…
Salı günü Türkiye’nin Kıbrıs Büyükelçisi Metin Feyzioğlu’nu ziyaret ettik…
Sayın Feyzioğlu bu ziyaretten çok memnun oldu…
Sohbet biraz ağır geçti, çünkü depremden oldukça etkilenmiş olduğunu, özellikle de Adıyaman’da hayatlarını kaybeden Kıbrıslı sporcu çocuklara ziyadesiyle üzüldüğünü gözlemledik…
Deyim yerindeyse kimyası bozulmuş Büyükelçi Feyzioğlu’nun…
Kolay değil, göreve yeni başlamış bir insan, sorumluluk almış bir insan, etkilenmemesi mümkün değil.
xxx
CUMHURBAŞKANI ERSİN TATAR
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, inanılmaz bir insan…
Bir kere sıfır ego, sıfır kibir…
Tam bir halk adamı…
Kendisi güzel, sohbeti daha da güzel…
TSYD Genel Başkanımız Oğuz Tongsir’le de mesai arkadaşları…
Ben de ilk duyduğumda sizin gibi, “doğrumu duydum” diye yanımdaki Show TV’nin daha doğrusu Şansal Büyüka’nın ekibinde yer alan usta televizyoncu Bahri Havadır’a sordum…
“Beraber çalıştık” deyince, şaşkınlığım bir kat daha arttı…
1992-2001 yılları arasında Show TV’nin Genel Koordinatörlük görevlerinde bulunmuş, dolayısıyla da Oğuz Başkanla tanışıklıkları oradan geliyormuş…
Makara yapmayı seven bir insan olduğu için, makama girerken cep telefonlarımıza el koydular!
“Ne olur ne olmaz” diyerek tedbir aldılar…
Şaka şaka…
Telefonsuz girdik Cumhurbaşkanı’nın makamına…
Sonra koyu bir sohbet başladı…
Ara-sıra kakara kikiri de yapılınca, sohbet yarım kalmasın diye Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la akşam yemeğinde de beraber olduk…
Çok dostça, çok can cana bir ortam oldu…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir numaralı ismi Show TV’de çalışırken, o dönemin ünlü yönetmeni, dahası televizyon dünyasının kara kutusu Musa Çözen’le ilgili bir anısını anlattı, deyim yerindeyse küçük dilimizi yuttuk…
Özel bir konu olduğu için, yazmamız mümkün değil…
Şunu söylemeye çalışıyorum; devlet adamı, ama önce insan…
Yalansız dolansız, kibirsiz egosuz.
xxx
Büyükelçi ve Cumhurbaşkanından sonra Başbakan Ünal Üstel’i Başbakanlık konutundaki makamında ziyaret ettik…
Kıbrıs’ta Sağlık, Turizm, Ulaştırma, Çevre ve İç İşleri Bakanlığı yapan Ünal Üstel tecrübeli bir devlet adamı…
Cumhurbaşkanı Tatar ile Büyükelçi Feyzioğlu gibi, Başbakan Ünal Üstel’in de deprem nedeniyle bir hayli üzgün olduğunu gözlemledik…
Adıyaman’da göçük altında kalan sporcu çocukların unutulmaması adına kalıcı eserler yapmayı planladıklarını, bu konuda istişareler yaptıklarını anlattı…
Tabii ki bunları anlatırken gözleri nemlendi, dudakları titredi…
Türkiye’de acı neyse, Kıbrıs’ta da aynı.
xxx
NOT: Kıbrıs ziyaretimizde Rauf Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük’ün mezarlarını ziyaret ettik, duamızı okuduk. Rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş’la ayak üstü de olsa babasını konuştuk. Başbakan yardımcılığı ve birçok bakanlık görevinde de bulunan Serdar Denktaş’ın babasıyla ilgili sözlerini sizlerin de ilgiyle okuyacağınıza inanıyorum.
xxx
HAYIRDIR KASTAMONULU BİLADER
Bakmayın başlıktaki "bilader!" dediğime, lafın gelişi işte...
Yoksa aynı anadan babadan değiliz...
Kastamonulu kalemşore, pardon kiralık kaleme, kısaca bir cevap verip meseleyi noktalayacağım.
xxx
Nüfus kağıtlarında Konya yazan ana babanın evladıyım…
Yaşasalardı 90’ı devirmiş olacaklardı…
Allah onlara rahmet eylesin…
Konya’da doğan, Konya’da doyan ve Konya’da yaşayan, sadece Konya’da yaşayan biri değil, Konya’yı da içinde yaşatan biriyim...
Ve Sedirlerliyim…
Atalarımız seferberlik zamanında Erzurum'dan göç etmişler...
Doğrudur, aslen Erzurumluyum…
Hem de sapına kadar…
Aslını inkar eden haramzadelerden değilim…
Bundan da gurur duyarım...
Hepsi bir tarafa, bu cennet vatanın ay yıldızlı bayrağı nerede dalgalanıyorsa, oralıyım…
Uzatmayacağım…
Çok daha fazlasını bildiğim bazı konuları bir kenara bıraktım, gün gelir de lazım olursa, o yazıyı yazdıran ile kulağına fısıldayanlara da bir iki kelamım olur…
Uzatıp ünlerine ün, unlarına un katamam!
En önemlisi de yüreğimdeki hatırı, elimdeki satıra dönüştürmem…
Benim ne demek istediğimi anlayan anlamıştır!
Şimdilik nokta.
YORUMLAR