Kur’an-ı Kerim, insanlığın hem bireysel hem de toplumsal hayatını kuşatan ilahi bir rehberdir. Bu rehberlik, insanın Rabbine kul olmasını merkeze alırken; aile, toplum ve çevre karşısındaki sorumluluklarını da hikmetli ilkelerle düzenler. İnsanın dünya ve ahiret saadeti, bu ilkelere ne ölçüde uyduğuna bağlıdır. Vahyin gösterdiği istikamette yaşayanlar huzur ve kurtuluşa erer; ilahi ölçüleri yok sayan birey ve toplumlar ise kaçınılmaz olarak hüsrana sürüklenirler.
Kur’an, insanın sosyal hayatında dikkat etmesi gereken temel esasları İsra Suresi’nin 22–39. ayetlerinde son derece kapsamlı bir çerçeve hâlinde ortaya koymuştur. Bu ayetler, sadece bireysel ahlakı oluşturan ilkeler değil; aynı zamanda adaletli ve huzurlu bir toplum inşasının vazgeçilmez esaslarıdır.
1. Tevhid: Toplumsal Yapının Temeli
İlk ve en önemli ilke tevhiddir:
“Allah ile birlikte başka bir ilah edinme.”
Tevhid inancının yerleşmediği bir toplumda değerler dağılır, adalet zedelenir ve insanlar ortak bir ahlaki zeminde buluşamaz. Kur’an, toplumsal düzenin sağlam bir iman temeli üzerine bina edilmesini ister.
2. Ailede Merhamet ve Hürmet
Anne-babaya iyilik, Kur’an’ın en dikkatle üzerinde durduğu emirlerden biridir. Yaşlılık dönemlerinde onlara sert davranmayı bir yana bırakın, “öf” bile demek yasaklanmış; tatlı söz, tevazu ve merhamet öğütlenmiştir. Ailede sevgi ve saygının hâkim olduğu bir toplum, dış tehditlere karşı güçlü ve dayanıklı olur.
3. Sosyal Dayanışma ve Ekonomik Denge
Kur’an, akraba, yoksul ve yolcuya hakkının verilmesini emrederek toplumda adaletli bir paylaşımın tesis edilmesini ister. İsraf ve savurganlık, “şeytan kardeşliği” olarak nitelenmiş; aynı şekilde cimrilik de hoş görülmemiştir. “Eli sıkı da olma, büsbütün eli açık da olma” ilkesi ekonomik hayatta dengeli bir tutuma işaret eder.
4. Neslin ve Canın Korunması
Yoksulluk korkusuyla çocukların öldürülmesi kesin bir dille yasaklanmış, rızkı verenin Allah olduğu vurgulanmıştır.
Aynı şekilde haksız yere cana kıymak büyük bir günah olarak nitelenmiş; toplumda güvenliğin temelinin masum canın dokunulmazlığı olduğu hatırlatılmıştır.
5. Ahlaki Temizlik: Zinadan Uzak Durmak
Zinaya yaklaşmak dahi yasaklanarak, aile kurumunun ve neslin korunması hedeflenmiştir. Ahlaki çözülmelerin çoğunun aile yapısındaki zafiyetten kaynaklandığı düşünüldüğünde bu ilkenin önemi daha iyi anlaşılır.
6. Yetimin Hakkını Gözetmek
Yetim malına sadece en güzel niyetle ve en iyi yöntemle yaklaşılması emredilmiştir. Bu, toplumda en zayıfın dahi korunması gerektiğini gösterir. Yetimin hakkını koruyamayan bir toplumun adalet iddiası zayıf kalır.
7. Emanete Riayet ve Sözün Sorumluluğu
Verilen sözün mutlaka tutulması gerektiği bildirilmiştir. Kur’an’ın bu vurgusu, bireyler arasında güvenin tesis edilmesi ve toplumsal ilişkilerin sağlam bir zemine oturması için hayati öneme sahiptir.
8. Ticari Hayatta Dürüstlük
Ölçü ve tartıda adalet, ekonomik hayatın temel taşıdır. Eksik ölçmek ya da hile yapmak, sadece bir kişiyi değil, toplumun bütün güven yapısını zedeler.
9. Bilginin Sorumluluğu
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme.”
Bu ilke, iftira, dedikodu, zan ve bilgi kirliliğine karşı güçlü bir uyarıdır. Günümüzde doğru bilgiye ulaşmanın zorlaştığı bir çağda bu emrin önemi daha da artmıştır.
10. Kibir ve Gösterişten Uzak Durmak
Kur’an, yeryüzünde böbürlenerek yürümeyi yasaklayarak insanı alçakgönüllülüğe çağırır. Kibir, hem bireysel hem toplumsal huzuru bozan görünmez bir hastalıktır.
Sonuç: Kur’an Ahlakıyla İnşa Edilmiş Bir Toplum
İsra Suresi’nde sıralanan bu ilkeler, Rabbimizin vahyettiği hikmetlerdir. Bu hikmetlerle yoğrulmuş bireylerden oluşan bir toplumda huzur, adalet, merhamet ve güven hâkim olur. Buna karşılık bu prensiplerin göz ardı edildiği toplumlarda ise huzur hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleşmez.
Kur’an, müminlere hem bir ahlak öğretisi hem de toplum düzeninin esaslarını sunar. Müslüman, imanını amele dönüştürerek bu ilkeleri hayatının merkezine almakla sorumludur. İdeal toplum, ancak vahyin gösterdiği bu yüksek ahlaki çerçeveye sadakatle inşa edilebilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: