Konya’da binlerce taraftarın yüreğiyle doldurduğu tribünler, 90 dakika boyunca ne yazık ki sadece bir resital izledi. Ancak bu resital bizim değil, İspanyolların ayaklarından dökülen bir futbol dersi gibiydi.
6-0'lık skor, sadece bir mağlubiyet değil, aynı zamanda bir zihniyetin, bir sistemin, bir hazırlıksızlığın faturasının ta kendisiydi.
İspanya elbette hafife alınacak bir takım değil. Avrupa şampiyonu unvanıyla sahaya çıkan, dünya futbolunun en yetenekli ayaklarını barındıran bir makine gibiler.
Ancak bu gerçeğin arkasına saklanmak, alınan ağır mağlubiyeti “ufak tefek
kazalar” kategorisine sokmaya yetmez. Sayın Montella'nın maç sonu açıklamasında söylediği gibi bu mağlubiyet “küçük” değil, tarihimize geçen en ağır yenilgilerden biri oldu.
İspanya’nın oyunu adeta bir antrenman havasındaydı. Top bizde kaldı mı, pas yapabildik mi, rakip ceza sahasında etkili olabildik mi? Bu sorulara verilecek cevaplar, sadece skordan bile daha acı. Milli takım sahada ne fiziksel olarak vardı ne de zihinsel olarak. Bu kadro, bu oyun anlayışıyla İspanya gibi bir devin karşısında bırakın galibiyeti, direnç bile gösteremedi.
Bu maç, Gürcistan karşısında ikinci yarıda zor da olsa alınan galibiyetin aslında ne kadar aldatıcı olduğunu da ortaya koydu. İlk yarıyı 3-0 önde kapattığımız maçta, ikinci yarıda 10 kişi kaldıktan sonra yaşadığımız panik ve oyun disiplini eksikliği, bu mağlubiyetin ayak sesleriydi belki de.
İspanya gibi rakiplerle başa çıkmak istiyorsak sadece “umut” yetmez. Sistemli futbol, oyunculara özgüven, teknik direktörün sahaya yansıttığı taktiksel fark gerekir. Ancak ne yazık ki şu anda elimizde olan, bunların hiçbiri değil.
Skordan Daha Kötüsü: "Oyun"
Türkiye, İspanya karşısında sadece 6 gol yemedi; aynı zamanda oyun planı, taktik disiplini ve psikolojik dirençten de sınıfta kaldı. Topla oynama oranlarında, pas sayılarında ve ikili mücadele kazanma istatistiklerinde açık ara fark var.
İspanya gibi yüksek pres yapan, topa sahip olmayı seven bir takıma karşı alan daraltmadan, bloklar arasında mesafe bırakıp sahaya çıkmak intihardı. Montella’nın bu maç için hazırladığı hiçbir stratejinin sahaya yansımadığını söylemek mümkün.
Oyun, sistemsizlikle cezalandırılır. Tıpkı dün gece olduğu gibi.
Bundan sonra ne yapılmalı?
Öncelikle bu mağlubiyetin üstü örtülmemeli. “Olsa da olur” havası, bizi daha da geriye götürür. Oyuncular da teknik ekip de bu skorun ciddiyetini kavramalı. Aksi hâlde, grup aşamasında bile Dünya Kupası hayalini yine rafa kaldırabiliriz.
Son sözüm ise Konya’daki o muhteşem taraftara…
Tüm umudunu millilere bağlayan, formasıyla, bayrağıyla stadyumu bayram yerine çeviren o güzel insanlara yazık oldu. Onlara bir teşekkür borcumuz var ama daha da önemlisi bir özür borcumuz var.
Umuyoruz ki bu hezimet, bir uyanışa vesile olur.
Çünkü artık bahane değil, çözüm zamanı...
Yorumlar
Kalan Karakter: