Yaraya merhem olsun!...
Nimet DÖNMEZ

Nimet DÖNMEZ

Yaraya merhem olsun!...

01 Şubat 2024 - 17:18

2024’ün ilk ayını geride bıraktık. Öyle bir geride bırakış ki, kimin ne yaptığı belli değil. Beklentiler yerini bulmamış, emekliler kahvaltı sofrasına zeytin ve peynir koyamamanın üzüntüsüyle “ekmeğimize salça sürüp yiyoruz” dediklerinde acaba tepedekiler hala “emeklilerimizi mutlu ettik. Emeklilerimiz bizim için önemli. Onları enflasyona ezdirmeyeceğiz.” Derken ağızlarından çıkanı kulakları duyuyor mu?

Hep enflasyondan dem vuruyoruz fakat bir türlü işin içinden çıkılamadığı için bizim açıklamamız “saçınız varken 50 liraya traş olurken, kel kaldığınızda 200 liraya traş oluyorsunuz.” Açıklamasıyla enflasyon açıklamamız denk geliyor. Tabii ki durum böyle olunca bizde bu canavarın ateşiyle yanıp kavrulmaya devam ediyoruz.

Öte yandan maaş farkları ile ilgili kararın da hala resmi gazete yayınlanamaması da ayrı bir sorun. Adamlar zaman kazanmanın derdinde. Hal böyle olunca emekliler de beklentilerini çöpe attılar artık. O farkları ödeseler ne olacak? Yaraya merhem olmayacağını onlar da biliyorlar.

Diğer tarafta dul ve yetim maaşı alanların durumları da bir hayli sıkıntılı. Hepinizin gözüne bir yerlerden mutlaka ilişmiştir. Ya fırınların bayat ekmeklerini alacaklar ya da marketlerin ucuzluk kasaları veya atıklarına gidecekler. 

Önceleri yazılarımızda yaşam standartlarından söz eder, yaşam alanlarının kalitesinin artırılması konusunu gündeme getirirdik. Fakat bugün bu duruma başımızı çevirip bakacak gibi değiliz. Çünkü durum gerçekten çok vahim. İçler acısı bu durumun çözüldüğü ya da çözüleceği de yok.

Turgut Özal döneminde bir orta direk terimi vardı ve bu kesimin ekonominin sıcak yanı olduğunu konuşurduk. O zaman orta direk aileyi ayakta tutan sütun, güç demekti. Yani ekonomide orta direği oluşturan halkın geliri alım gücünü yeterince ayakta tutuyorsa piyasalarda sımsıcak paralar dolanır anlamını çıkarırdık. Çünkü onlar alışveriş yapabilir, esnaflar alım-satımdan kaynaklanan canlılıkla piyasayı canlı tutarlardı.

Bugün geldiğimiz noktada, bankaların yüksek faizlerle para satmasının dışında, banka kartlarına mahkum olmuş halkın şaşkınlık içerisinde kendini o duvardan öbür duvara vurduğunu görüyorsunuz.

Konya bir KOBİ cenneti. Küçük ve orta ölçekli işletmeler çok sayıda ve bunların hemen hemen tümü öz sermayesiyle işletmelerini ayakta tutmuş aile şirketleridir. Fakat artık öz sermaye ile globalleşen dünyada ayakta kalmanın zorluklarını yaşayan işletmeler yararlandıkları banka kredilerini ödeyemez duruma geldiler ve konkordato ilan etmeye, iflaslarını duyurmaya başladılar. İşler içinden çıkılmaz bir hal alınca çıkış kapısını buradan buldular.

Öte yandan icra dosyalarının sayısı her geçen gün artarak devam ediyor. Yediemin parklarında icradan el koyulan otomobillerin sayısı artıyor. Sorun giderek büyürken bir de ucuna seçim ekonomisi eklenince, seçimden sonra halkın sırtına binecek vergilerin oranlarını düşünmek bile istemiyorum. Çünkü tüm bu yükü omuzlarına alacak kesim sabit ve dar gelirliler olacağından, enflasyonu da düşürmek mümkün olmayacak.

Seçim seçim diye ekranlarda dinazorların, ne söylediğini kendilerinin bile anlamadığı kişileri dinlemekten de yorulduk. Seçim bize, Konya’mıza sanki hiç uğramamış gibi. Bizde belediyeler yok sanki kimse bir uğraş, bir vaad derdinde değil. Mevcut belediye başkanlarımız da kendilerinden emin oldukları için halka birebir ulaşmakla da uğraşmıyorlar. Nasıl olsa sosyal medya var. Mutlaka herkesin elindeki telefondan gözlerine takılırız. Biz en iyisi yaptıklarımızı sosyal medyada anlatalım diyerek yola buradan devam ediyorlar.

Aslına bakarsanız biz Türk milleti birbirimize dokunmayı severiz. Birebir göz temasını severiz. Gönlümüze dokunanı severiz. Biz yaşam alanlarımızda bize hizmet edeceklerin bizim isteklerimizi sorgulayıp sorgulamadıklarına bakarız. Şehir plancılığı elbette çok önemli fakat öyle sokaklara giriyorsunuz ki” buraları kim planlamış? Sarhoş muydu ki?” diye sorgulamadan edemiyorsunuz. Elbette belediyelerimizin yaptıkları güzel çalışmalar yatırımlar var. Kendilerini seviyoruz. Ama sorun mahallelerde halka ulaşılmasıdır. 

Belediyecilikte uzunca zamandır yaptıkları çalışmalarda da büyük tecrübe edindiler. Onlar artık hizmet noktalarına başka gözle bakıyorlardır. Fakat bizim söylemimiz halkın sesidir. Umarım dikkate alırlar.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar